Ah Werther'im!Ah!
Hamlet'ten sonra yeni okuyacağım başka bir karakterin ölümünün beni bu denli üzebileceğini düşünmezdim. Ama onun tüm o neşeli içten mutlu hallerine tezat,özellikle,son 30 sayfa okuması en zor olan kısımdı.Dünya hassas kalpler için gerçekten de cehennem. Shakespeare'dan sonra altını çizdiğim ikinci yazar oldu Goethe.Werther'in her cümlesi bir şiir gibi çok içten,yapmacıklıktan uzak masum bir çocukcasına dokunuyor insana.Eğer kitabın başındaki hallerini,düşüncelerini,tepkilerini bilmesem ölümü kesinlikle bu kadar üzmezdi ama böyle bir karakterin depresif bir karaktere dönüşmesi,ölümü kabullenişi..O kadar acı vericiydi ki.Kitabı okurken bir çok zaman ne kadar zevk aldığımı fark edip" Sanırım bu bir metafor acı olarak sadece 'Dünya hassas kalpler için cehennemdir.' muhabbetine gidiyor." diyordum.Ama işlerin sarpa saracağını hissettiğiniz bir an var.Olaylar hâlâ tatlı ve mutluluk verici dahi olsa o korku ve endişe içinde okuyorsunuz kitabın geri kalan yarısını ve bu da okurken acı veren başka bir şeydi.Okumak bir yandan,empati duygusunun da etkisiyle,çok rahat hissettirirken bir yandan diken üstünde hissettirdi.
Ve nihayetinde o dikenler bize battı...
Her şeye rağmen all time favourite listemde en başa geçmeyi başardı.
Açıkçası bende bir Ölü Ozanlar Derneği etkisi bıraktı diyebilirim.Hem çok acı verdi hem de tonla mutluluk zevk ve umut...Nasıl bu kadar tezatlık bir arada bulunabiliyor hâlâ anlayamıyorum.
Yeni yaşımda bitirdiğim ilk kitap da bu oldu.Ne ironik ama değil mi!
Genç Werther'in AcılarıJohann Wolfgang Von Goethe · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021121,1bin okunma
Merhaba arkadaşlar! Bugün size #yalnızlığındominörkonçertosu adlı bir eser ile geldim.
Yalnızlık ile başa nasıl çıkılmaz sorusunun yanıt bulduğu bir kitap ile geldim. Sürükleyiciliği konusunda oldukça iyi olan bu kitap yazarın diğer kitaplarında da bahsetmesi sonucunda en son okumaya karar verdiğim kitap.
Sakin bir kafa ile başladığım kitabın
Bu kitabı ikinci okuyuşum ama hala anlatmaya nereden başlayacağım hakkında en ufak fikrim yok. Ne desem, ne anlatsam bu kitabın bana hissettirdiklerini açıklamaya yetmeyeceğini düşünüyorum fakat sanırım kitabı tamamen anlamanız için önce Sylvia'nın hayatını anlatmalıyım. 27 Ekim 1932 Boston doğumlu olan Sylvia; Alman bir baba ile Avusturya
⊰ aday ⊱
“Önce söyle bakalım, bizden biri misin?
Cam gözlü, takma dişli ya da koltuk değnekli misin,
Bir pantolon askısı ya da bir kanca,
Plastik memeler.
Plastik apış arası, ya da dikişler,