"Bir silgi gibi tükendim ben. Başkalarının yaptıklarını silmeye çalıştım, mürekkeple yazmışlar oysa. Ben, kurşunkalem silgisiydim. Azaldığımla kaldım."
"Bir de vatan denen bir şey vardı ki, çok iyi korunması gerekiyordu. Bizler, her sabah hep bir ağızdan onu özümüzden çok sevdiğimizi, ant denilen bir şey içerek haykırıyorduk."
"Ben, sadece namuslu olmakla övünen kişiyi adamdan saymıyorum; toplumu iyiye, güzele götürmek için kendi gibi namuslu insanlarla birlikte bir çaba harcamamışsa, çevresindeki uygunsuz gidişe başkaldırmamışsa o kişi namussuzdur benim için."
"O zaman kaç senesi, tıp bildiğiniz gibi
Bütün umut Allahtan; hep bildiğiniz gibi."
"Yürümeye devam etti. Binalar, binalar... Yetmiyormuş gibi bir de yenilerini yapıyorlar. Türk'ün parası olunca binaya gidermiş. Başka neye gider?"
"Bu tabiat kanunları ne kadar insafsız, diye düşündü. Kime zararı dokunur bunun? Hepsinin eli, ayağı, başı var. Ne olur bu kadar el, ayak, baş bir araya gelse de sadece bir tanecik Selim çıkarsalar aralarından."
"Korkuyoruz. Düşünmekten ve sevmekten korkuyoruz. İnsan olmaktan korkuyoruz. İnsana benzetirsek onlara acımaktan korkuyoruz."
"Şarkısı yarıda kaldı, aklı da karıda kaldı. Sebep olanların gözü kör olsun."
"Yatağımın karşısında bir pencere var. Odanın duvarları bomboş. Nasıl yaşadım on yıl bu evde? Bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? Ben ne yaptım? Kimse de uyarmadı beni. İşte sonunda anlamsız biri oldum. Kötü bir resim korkusuyla hiç resim asmadım, kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım."