Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Plan çok basit: bırakıyoruz ve o yılan onu ısırıyor. Cenazede yalandan ağlamak için cebimde bir soğan bile var." Yok artık ama! "Cebinde bir soğan mı taşıyorsun?" Ben şoka girerken önlüğünün cebindeki soğanı çıkartıp bana gösterdi. "Yıllardır bir soğan ile yaşıyorum." "Sormaya korkuyorum ama neden?" "Siz üçünüz veya annenizin cenazesi için." "Mara!" "Ne? Umut fakirin ekmeği demişler." "Tanrı aşkına arada nasıl bir psikopat olduğunu gizlemeye çalış!"
..kişi, hem Allah'a tevbe ettiğini söylüyor, hem de farzları yapmamakta veya haramları işlemekte ısrar ediyorsa bu tevbesi makbul değildir. Hatta bu, Allah' la alay etmek gibidir. Allah'a asi olmakta ısrar ettiğin halde O'na nasıl tevbe etmiş olabilirsin ki
Reklam
Düşmanıma nasıl karşı koyabilirim acaba? O düşman hep kaburgalarımın arasındaysa?
Düşmanın her hilesine bir tedbir lâzım. O da cehd etmek, cihad etmektir. Cihad sadece hudutta bekleyip de kurşun sıkmak değil, düşman sana nereden, nasıl zarar vermek istiyorsa onun karşılığını vermektir. Seni İslâm'dan ayırmak isteyene karşı İslâm'ı öğreneceksin ve İslâm'a hizmet edeceksin. Kâfirin burnunu sürtmek için inadına iyi müslüman olacaksın.
Sayfa 19
İsrailiyyat'ta vardır: "Bir abid uzun bir zaman Allaha iba- det ederdi. Bir gün bir kavim kendisine gelip dediler ki: "Şu- racıkta bir kavim vardır. Allaha değil, orada bulunan bir ağaca tapıyorlar." Bunun üzerine abid öfkelenip baltasını omuzuna aldı. Ağacı kesmek içir yola koyuldu İblis ihtiyar bir şahıs sure- tinde önüne
Çocuğun ve yetişkinin iki farklı kişiliğe sahip olduğu gayet açıktır. Bu, minimum düzeydeki bir şeyin yavaş yavaş büyüyüp maksimuma erişmesi durumuna benzemez. En küçük detayları fark edebilen çocuklar, sahip olduğu zihinsel sentezi gördüğü şeylere yansıtan bizleri aşağı varlıklar, nasıl bakacağını bilemeyen beceriksiz insanlar olarak görüyor olmalı. Belki de onların gözünde bizim hiç dikkat duygumuz yok ve ilginç şeyleri ilgisiz veya bilinçsizce es geçiyoruzdur. Nasıl ki biz algılama biçimimize bütünüyle yabancı olan çocuğa güvenmiyorsak, o da kendini ifade edebilseydi zihinsel dünyasının derinliklerinde bize hiç güvenmediğini mutlaka dile getirirdi. Yetişkinin ve çocuğun birbirini anlamaması bu yüzdendir.
Sayfa 72 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
Reklam
Sohbet, dinleyenleri memnun etmek adına kendinden feragat etmeyi gerektiriyordu.”sohbet ederken konuşan o kişi artık biz değilizdir..kendimizi karşımızdaki insanlara benzetmeye çalışırız; artık onlardan farklı bir yanımız kalmamıştır “ …
Arafat Günü Günahların Temizlenmesi ve Allah’ın Hac Yapanları Övmesi
*Ubade b. Samit anlattı (r.a): Resûlullah (s.a.s) Arefe günü şöyle dedi: “Allah bugün size büyük bir lütufta bulunmuş ve aranızdaki haklar hariç günahlarınızı affetmiştir. Sizin iyileriniz sebebiyle kötülerinizi bağışlamış, iyilerinize de istediklerini vermiştir. Allah'ın ismiyle (Müzdelife'ye doğru) hareket ediniz!” Cem mahallinde (Müzdelife’de) toplandıklarında da şöyle dedi: “Allah salihlerinizi bağışladı. Kötülerinizi de salihleriniz (sebebiyle) affetti. Mağfiret (yeryüzüne) iniyor ve onları kuşatıyor. Mağfiret, yeryüzünün çeşitli bölgelerine yayılıyor, dilini ve elini koruyan her tövbekârı kuşatıyor. Şeytan ve askerleri Arafat dağında durup Allah'ın onlara karşı lütufkâr davranışını seyrediyorlar. Mağfiret indiği zaman şeytan ve askerleri üzüntülerini izhar eder ve o (şeytan) şöyle der: “Ben onları uzun zamandır saptırmak için uğraştım. Sonra bu mağfiret gelip onları kuşatıverdi.” Bundan sonra (şeytan ve askerleri) oradan üzüntü ve (helak) endişesi içinde ayrılırlar. İbn Ömer'den (r.a): Resûlullah (s.a.s) dedi ki: “Arafat'taki vakfene onun (sevabına) gelince yüce Allah dünya semasında tecelli eder, meleklerine karşı Arafat'ta bulunanlarla iftihar eder ve şöyle der: “Kullarıma bakın! Saçları dağınık, üstleri başları tozlu bir şekilde (fedakârca) uzak diyarlardan rahmetimi umarak ve azabımdan korkarak bana geliyorlar. Halbuki beni görmediler. Bir de görseler nasıl olurdu?”
Sayfa 111 - DİB yayınları
"...karanlığa doğru gitme nice güneşler var." "Nerede bulacağım o güneşi?" "Yokluğunu hissettiğin şeyi önce kendinde ara kızım." "Nasıl yani?" "Önce içine bak." "İçimi göremiyorum." "Göreceksin. Sabret ve görmeyi bekle." "Sabredersem geçecek mi?" "Geçecek elbet ne, geçmemiş ki?" "..."
Sayfa 145 - Doğan KitapKitabı okuyor
Demiri nasıl tavında dövmek gerekiyorsa, çekiç darbelerini nasıl soğutmadan indirmek gerekiyorsa, her kelimeyi de öyle tam zamanında söylemek gerekiyordu. O anı geçirince söz soğuyor, katılaşıyor, insanın yüreğine taş gibi oturuyor ve bu ağırlığı kaldırıp atmak hiç de kolay olmuyordu.
Reklam
"Barut, elbet yeniden keşfedilecek. Bunu hiçbir şey durduramaz; o bildik, eski hikâye defalarca tekrarlanacak. İnsan ırkı çoğalacak, erkekler savaşacak. Barut yüzünden milyonlarca insan ölecek ve ancak bu sayede, uzun zaman sonra, Ateş ve kanla yazılmış yeni bir uygarlık gelişecek. Ama bunun ne yararı var? Eski uygarlık nasıl çöküp gittiyse, yenisi de gidecek. Yeni inşa etmek belki elli bin yıl alacak fakat o da yok olacak. Her şey yok olur. Geriye sadece daima akış halindeki kozmik güç ve öz kalır ve onlar da devinip tepkimeye girerek, rahip, asker ve kraldan oluşan ve hiçbir zaman son bulmayan karakterleri meydana getirir. Geçmişteki tüm o çağların bilgeliği şu yumurcakların ağzından nasıl da dökülüveriyor. Kimisi savaşacak, kimisi yönetecek, kimisi dua edecek, geri kalanlarsa, uygar devletin emsalsiz mucizelerinin ve muhteşem güzelliğinin gövdesi üzerinde durmak bilmeden tekrar tekrar yükselirken çalışıp didinerek fena halde acı çekecek. O mağaraya sakladığım kitapların hepsini yok etsem de aynısı olacak, ister korunsun ister yok edilsin, orada yazan eski hakikatler yeniden keşfedilecek, eski yalanlar da yeniden hayat bulacak ve kuşaktan kuşağa aktarılacak. Ama ne yararı var..."
Sayfa 76 - Can YayınlarıKitabı okudu
İletişim nasıl gerçekleşir? 1. İnsülin, etkisini gösterebilmek için hücreye sesini duyurabilmeli, emirlerini içeri iletebilmelidir. 2. Hücrenin zarında insüline ait reseptörler bulunur. Bu reseptörler insülinle birleşerek birbirine lego gibi bağlanır. Bu şekilde hormonun istediklerini hücre duyar. 3. Eğer hücre zarında hasar varsa, hormon ve reseptörün birbirine kilitlenmesi bozulur. Bu durum hormonların seslerini hücreye iletmelerine engel olur. 4. Bu durumda kanda hormon miktarı yüksek olsa da hormonun vücutta istenen etkisi az olur. 5. Hücre zarındaki reseptörlerin kendi hormonlarına karşı duyarsızlığı klinikte karşımıza o hormonun etkisinin yetersizliği veya o hormona karşı duyarsızlık olarak çıkabilir. Yani hormonlar ve reseptörleri arasında iletişim sorunu oluşur. İşte insülin ve reseptörü arasındaki iletişim sorunu insülin duyarsızlığı olarak adlandırılır.
Zamanla nasıl değişiyor insan! Hangi resmime baksam ben değilim. Nerde o günler, o şevk, o heyecan? Bu güler yüzlü adam ben değilim; Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Sayfa 262Kitabı okudu
Akıl, beden, ruh, kalp ve zihin birdir. Ve o darbeleri hepsi birlikte alır. Kalbimiz kırıldığında sadece hissettiğimizi biliriz ama bedenimizi nasıl etkilediğini düşünmeyiz.
Sayfa 223
Dimaşk'ta Arapların (müslümanlar) Dimaşk Camii (Şam Ümeyye Camii) dedikleri bir mescitleri vardır. Dünyada bucaminin bir benzerinin daha olduğunu zannetmiyorum. Halk bu caminin Ben-hadad sarayı olduğu söyler. Burada (cami)sihirli bir işçilikten çıkmış, senenin günlerine göre açılan delikleri olan kristal camdan mamul bir duvar bulunmaktadır.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.