"Hayat böyle dalında kızaran zerdali gibi kıpırtsız, tatlı bir mayhoşluk içinde geçiyordu. Taşra böyledir işte. Kimi bu tekdüze hayat benimsemez, hareket ister, "taşra sıkıntısı"ndan bahseder; kimi de duttan sonra kiraz, kirazdan sonra kayısı,kayısıdan sonra sebzeler diyerek, fasulye, kabak, patlıcan kurutarak günün nasıl geçtiğinden haberi olmaz."