İyice bir öl de öyle gel
- Gelsene sen buraya bakayım. Ne arıyorsun burada? - Ölüyüm de ondan. - Kim söyledi sana bunu? Adın ne? - Calib. - Senin kaydın yok. Sen yaşarken de yaşaman bir şeye benzemeyordu ama. Şu duruşuna bak. Bu ne biçim ölülük. Salak salak geziniyorsun ortalıkta. - Nasıl öldün, niye öldün anlat bakalım. - Ben ölmedim. - Kim öldü sen ölmedin
Sayfa 470Kitabı okudu
Uzun yazı ama İLGİNÇ bir olay
“Eski ve kapanmış bir çocuk kaçırma dosyası yeniden açılmış ve önüme gelmişti” diye devam ediyor hâkim bey. “O davadan yaklaşık dokuz yıl önce, İzmir’de ticaretle uğraşan, otuzlu yaşlarında Serdar Yolaçan’la eşi yirmi dokuz yaşındaki Sibel Yolaçan’m iki çocuğundan biri olan Ebru kaçırılmıştı. Kaçırılma olayı da şöyle olmuş: Bir haziran günü Sibel,
Reklam
Hz. Süleyman (ya da kim söylemişse) şöyle söylemiş: “Evrene ait söylenecek yeni bir şey yok; her şey boş ve anlamsız. Peki, insanın yeryüzünde sarf ettiği çabadan eline geçen ne? Bir nesil gidiyor, öteki geliyor, ama dünya sonsuza dek kalıyor” diyor ve devam ediyor. “Olup biten şeyler ne oluyor? Peki daha sonra ne olacak? İnsanın yapmakta olduğu
Sayfa 46 - Metropol Yayınları
şu kaygı filan diyordum ya... bunlar uyduruk galiba. Ben mutluyum. Mutluluk demesek... huzurluyum ben. Kendimi hafif hissediyorum, insan kendisini hafif hissediyorsa huzurludur, herhalde öyledir, değil mi? Peki o dediğim kaygı filan hali... belki onlar yalandı, belki de şimdi böyle karnım tok sırtım pek denize bakarken değişti bir anda her şey. Huzurlu oldum. Nasıl oluyorsa artık... neyse, neticeye bakmak lazım.
Ve artık bir işe yaramayan 'nesne'lerin yeni mekanı nasıl çöp tenekesi oluyorsa, aynı şekilde 'nesne' olarak, 'işe yaradığı' ölçüde sevilenler işi bittiği anda soyutlama apartmanının proje dairesinden alınıp sevgi çöplüğüne bırakılır çarçabuk.
Ayrıca nasıl en kötü yazarın bile okurları oluyorsa, en büyük yalanların dahi inananları vardır: Bazen öyle durumlar olur ki, yalnızca bir saat için inanılsa bile yalan üstüne düşeni yapmış olur; böyle durumlarda artık o yalana gerek bile kalmaz. Yanlışlar hızla yayılır; gerçekse yanlışların ardından topallayarak gelir. Böylece insan aldatılmışlık çukurundan kurtulduğunda artık her şey için çok geçtir. Alaya alma sona ermiştir, ama işlevini yerine getirmiş, istediği etkiyi yaratmıştır: Bu, son derece hazırcevap birinin, konunun değişmesi ya da konuştuğu kişinin gitmesiyle, aklına geleni söyleyemeden kalakalmasına ya da bir hekimin tam da ilacını bulduğunda hastasının öldüğünü öğrenmesine benzer; hazırcevap kişinin sözü ve hastalığın ilacı artık değerini yitirmiştir.
174 öğeden 161 ile 170 arasındakiler gösteriliyor.