Melih Cevdet içkiye düşkünlüğünden söz eder , bir yandan da dayanıksız bir içkici olduğunu söyler. Bu yüzden içkici olmak için çok çalıştım, diye ekler. Sanırım içkili lokantaların keyifli söyleşilerinin yazılarında büyük yer bulması bundandır. Doğrusu bende çok yakıştırırım meyhaneleri, içkiyi şiire ve şaire… Böyle günlerin birinde,Köy Enstitüleri’ni kurma çabasının yoğun günlerinin birinde, Hasan Ali Yücel meyhanede rastlar Orhan Veli ve Melih Cevdet’e. Melih Cevdet hayli zayıflamıştır… Hasan Ali Yücel sorar:
‘’ ‘Çok zayıfladın,’dedi bana.
‘’Beslenemiyorum’ diyemezdim. Bunu anladı. Gerçek bir incelikle.
Gülümsemekle yetindim.
O günlerde Orhan Veli’nin ‘Oktay’a mektuplar’ adlı şiiri yayınlanmıştı. (Oktay Rıfat Paris’te idi); Hasan Ali Yücel o şiirdeki:
Ve bugünlerde Melih’le ben
Aynı kızı seviyoruz
…dizelerini mırıldandı kendi kendine, sonra bize dönerek:
‘Sahi mi bu? diye sordu
Bizim evet dememiz üzerine de:
‘Yahu niye birbirinizi öldürmüyorsunuz? Dedi
Oysa bizim birer sevgilimiz vardı, ortaklık üçüncü bir hanım içindi;ama sadece romantik bir sevda.Bir birimizi öldürmenin gereği yoktu bu yüzden.Rakı içerken sözünü ederdik.’’