"Belki bu da oyunun bir parçasıdır. Belki de anahtarı bu karanlıkta bulmamız gerekiyordur, belki de bu yolu karanlıkta yürümemiz gerekiyordur." dediğim sırada Uraz'ın sesi duyuldu. "Belki de ayrılarak bir kural ihlali yapmışızdır..." "Yani?" dedi Bulut ve Uraz saniyesinde cevap verdi. "Belki de birbirimizi bulmamız gerekiyordur." "Nasıl?" diye sordum merakla. Uraz'ın cevabı umut verici değildi ama sesi umut vericiydi. "Bir şekilde..."
Baş­langıçta belirttiğimiz paradoksun ikinci sebebi de Marx'ın geçen yüzyılda tamamlamış olduğu eserini 20. yüzyılın ikinci yarısında Marksistlerin yeniden yaratacak güçte olmayışlarıdır. Bu yeteneksizlik, her şeyden önce, siyasi sebeplerden ileri gelmektedir. Sovyetler Birliği'nde ve Stalin dönemi boyunca komünist partilerde teoriye tali bir yer verilmesinin sonucudur. Nasıl ortaçağda felsefe teolojinin hizmetine girdiyse oralarda da teori günlük politikanın hizmetine girmiştir. Bundan dolayı, özellikle, ekonomi teorisinde kendini gösteren pragmatik ve savunmacı bir deformasyona uğramıştır. Üstelik, Stalin döneminde bağımsız teorik araştırmalar yasaklandığı için bu deformasyonun yanı sıra kesin bir dogmatizm ortaya çıkmış ve bütün bunlar hem Doğu'daki hem de Batı' daki genç nesilleri tiksindirmiştir.
Reklam
... ilaç şirketlerinin kanıtları öylece çiğneyip ilaçları piyasaya sürmesi şaşırtıcı değilmiş, zira bu her zaman olan bir şeymiş. Ioannidis bana bu antidepresanların geliştirilme safhasından ağzımıza uzanan yolculuğunu anlattı. Süreç şöyle işliyordu: "Şirketler kendi ürünleri üzerinde gerçekleştirilen deneyleri çoğu zaman kendileri
“Bir şeyler yapıyorum, yürüyorum, konuşuyorum, yemek yiyorum, yani her zaman yaptığım işleri sürdürüyorum ama nasıl anlatsam, bir boşluk duygusu içinde. Sanki içimde derin bir hiçlik var.”
Doğan KitapKitabı okuyor
Yani demek istediğim şu ki vapurlar,otobüsler, trenler nasıl yeryüzünün taşıtlarıysa, koleranın kumu hastalığının, veremin kanserin gök taşıtları olması pekala mümkündür. Rahat rahat ihtiyarlıktan ölmekse oraya yürüyerek gitmek olur
5.cilt
1222. Ebû Hureyre radıyallâhu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallalllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Kim, faziletine inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır." Buhârî, Îmân 28, Savm 6; Müslim, Sıyâm 203, Müsâfirîn 175. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Ramazan 1, Savm 57; Tirmizî, Savm 1, Cennet 4; Nesâî, Sıyâm 39; İbni Mâce, İkâmet 173, Sıyâm 2, 33. ... “İnsan, inanmadan nasıl ibadet eder?” diye bir soru akla gelebilir. Doğrudur. Ne var ki, gerçekten inanmadığı halde inanmış görünüp şu veya bu gerekçeyle birtakım güzel işler ve ibadetler yapanların varlığı da bir gerçektir. Öte yandan insan, bir şeyin hak ve doğru olduğuna inanır ve yapar. Fakat ihlâs ve samimiyetle değil, riya, gösteriş, korku, itibar vs. gibi birtakım geçici gerekçelerle yapar. Bu tür davranışlar her ne kadar ibadet ve iyilik gibi görünse de, onları işleyeni maksadına ulaştırıcı nitelik ve kıvama sahip değildir. Daha açık bir ifadeyle bu davranışlar makbul değildir. İşte hadisimiz işin çok önemli olan bu yönüne dikkat çekmekte, ramazan orucunu, onun farziyyetine, faziletine, faydasına yürekten inanarak ve karşılığını sadece Allah'tan bekleyerek yani tam bir ihlâs ve samimiyetle tutan kimselerin, geçmiş günahlarından arındırılacaklarını müjdelemektedir. Âlimler "geçmiş günahları" ifadesini küçük günahlar diye yorumlamışlardır. Müellifimiz Nevevî'nin belirttiğine göre bazı fakihler, küçük günah bulunmadığı takdirde ramazan orucunun büyük günahları hafifletebileceğini söylemişlerdir.
Reklam
Bu kadar sinirli bir köpeği buraya kadar getirmeyi nasıl başardınız, Filip Filipoviç? Sevecenlikle, efendim. Yani canlı varlıklara yaklaşırken mümkün olan tek yöntemle. Canlılar söz konusuyaa terörle bir yere varılmaz. Hangi gelişmişlik seviyyesinde olurlarsa olsun.... Terör sinir sistemini tamamıyla felç eder.
Sayfa 19 - Türkiye iş bankasıKitabı okudu
Başlangıç ne zaman doğdu?
Dünyanın, evrenin başlangıcı mı, hangi başlangıç? Sadece başlangıç mı? Başlangıcın nasıl doğduğu soru­ lursa, o zaman bu başlangıç değildir, çünkü o bir şey­den doğmuştur. Başlangıç fikri içinde olduğumuzda, bir açıklama talep ederek tam anlamıyla bu fikirde ola­mayacağımızı düşünmek gerekir hep. Çünkü başlangıç için bir açıklama talep edersek, o zaman başlangıcın başlamadığını, ondan önce bir şey olduğunu düşün­mek gerekecektir. Mutlak bir başlangıç varsa, hakiki bir başlangıç, e işte, o başlar ve bu konuda diyebile­ceğimizin hepsi budur. Onun nasıl başladığını açıklar­sak, o artık soru anlamında, yani başlangıcın geri ka­landan başka türlü başlayacağı anlamında bir başlangıç değildir.
Sayfa 54 - Monokl Yay. Birinci Basım: 2017 Haziran
Eğitim, kitlenin taleplerinin dinleneceği yer değildir; kasaba türü siyasetin, nabza göre şerbetin yeri değildir. Çünkü eğitim, dünyanın en önemli meselesidir; insan reprodüksiyonudur. Yani insanın bir nevi yeniden üretimidir.
.. çünkü aşkın yapılan bir şey olmadığını, başlangıçta bir melek konduğunu sonunda bir kelebek öldüğünü, yani kısacık sürdüğünü, oysa hayatın bir korkular ve alışkanlıklar bütünü olduğunu, bütün bunları sana nasıl anlatacağım?
Reklam
-Tıpkı bir kaplumbağayı kabuğundan çıkarmak gibi bir şey bu.. +Nasıl yani? -Bir kibrit çakıp altına tutman gerekir. +Bir kibritin onu incitmeyeceğini nereden biliyorsun? -Kaplumbağalar bir şey hissetmezler,şapşal. +Sen hiç kaplumbağa oldun mu ki?
Serfler ayaklandıklarında, o zamanki efendilerin ideologu Martin Luther: “Nasıl kuduz bir köpeği öldürmemiz gerekiyorsa, bunlar da (yani ayaklanan köylüler) her yerde böyle vurulmalı, parçalanmalı, gırtlaklanmalı ve bıçaklanmalıdırlar” İşte sahte sofu prensler; yasa, düzen, yargıç, cellat, polis ve askerlerin yardımıyla bunları gerçekleştirdi. Kiliseler bugün bile egemenlik tanrıdan gelir, diyorlar. Oysa kilisenin tanrısı ege­ menlikten gelir demek daha doğru olurdu.
Modern hukukun bir felsefesi varmış gibi gözükse de aslında fakülteler, mahkemeler, meclisler, savcı odalarında okunan, dönen, karara bağlanan, halktan bağımsız burjuvazi bir oluşumdur. Halbuki az önce dediğimiz gibi şer'i hukukta bütün Müslüman fertlerin teftiş hakkı vardır. Yani bütün siviller, İslam hukuk sisteminin direkt muhatabı ve müfettişidir. Hatta bir kadının hükmünü beğenmeyen Müslüman bunu başka bir kadıya taşıyabilir ve kendisi cami kütüphanesinde bulunan bir fıkıh kitabından öğrendiği bir müftünün fetvası ise kadıya itiraz edebilir. Ama Batı hukukunda hâkimler ve avukatların dışında hiç kimse hukuki bir itirazda bulunma hakkı yoktur. Zaten avukatlık kurumu bizatihi bunun göstergesidir. Müslümanlar zaten ilmihal okuyarak İslam hukukunda kendilerine nasıl avukatlık yapacaklarını öğrenmiş olurlar.
Hayvanlar Hakkındaki Hakikat
"... yüksek hızlı trafik akışı için yolları düzleştirmekle ağaçlar arasında yavaş yavaş gezinmek bambaşka şeylerdir. Şeyleri daha farklı görmeniz, duymanız, koklamanız ve hissetmeniz muhtemeldir. Burada David Abram'ın 'The Spell of the Sensous'ta yarattığı ve bir tür poetik Merleau-Pontycilik olarak da niteleyebileceğimiz o atmosferi tekrar ediyorum. Ancak mesele hayvanları romantikleştirmekten ziyade üst düzey bir dikkatle davranışlarının ayrıntılarına, özellikle de hayvanların ne olduğu ve neler yapabildiğine dair bütün varsayımlarımıza meydan okuyan ayrıntılara açık olmaktır. İşte ancak bu noktadan itibaren karınca yuvalarını havalandırma sistemini, örümceklerin kopmuş ağlarını onarırken esas örme motiflerini nasıl terk ettiğini, kum yengeçlerinin avcılar karşısında içine düştüğü ikilemleri vs. fark edebiliriz. Burada çeşitli hayvanları doğal yaşam koşullarında ( hayvanat bahçesinde değil) doğrudan veya dolaylı olarak çalışmayı ve onlarla ilişki kurmayı, yani ethologların saha çalışması dediği şeyi savunuyorum. Yakın dönemde özellikle çocuklar arasında gözlemlenen Doğa Eksikliği Bozukluğu adı verilen durum, bunları yapma, doğaya bu şekilde dikkat yöneltme kapasitesinin yitimini işaret eder." (Sayfa 128) Hayvanlar Hakkındaki Hakikat David Wood Cogito Dergi / Sayı 80, Felsefede Hayvan Sorusu Yapı Kredi Yayınları, Bahar 2015
Sayfa 128 - Yapı Kredi Yayınları
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.