📝BİLİYORUM SANA GİDEN YOLLAR KAPALI
Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni
Ne kadar yakından ve arada uçurum;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi
Biliyorum Sana Giden...
Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni
Ne kadar yakından ve arada uçurum;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi
Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
“ Sorun aşkta değil, nasıl seveceğini bilmeyen insanda.”
Aşk, insanın ayaklarını yerden kesen bir duygu. Çok güçlü, çok dominant. Aklın bittiği, duyguların konuştuğu bir yer. Farklı boyutları var öyle değil mi? Mesela şöyle: “Senin için her şeyi yaparım.”, “Senin için ölürüm.” Ha bi de şu boyutu var, “ Ya benimsin ya kara toprağın!”… Şimdi şöyle ki “aşk” kavramı kulağa güzel gelse de farklı aşamalarda farklı sonuçlara sebep olabiliyor. Mutluluk getirdiği aşikar, peki sonu hep mutlu mu bitiyor?
Üç öyküden oluşan bu Başkomiser Nevzat kitabında öykülerin ortak özelliği aşk uğruna işlenen cinayetler olması. Birbirinden güzel olan bu öyküleri okurken bir saniye bile sıkılmadım. Her öyküye bir roman bile yazılabilirdi. Gayet sevdim, oldukça keyifli, kaliteli zaman geçirdim okurken. Kitaba ismini veren “ Aşkımız Eski Bir Roman” öyküsü içlerinde en beğendiğim oldu. Diğerlerinin de bundan aşağı kalır yanı yoktu elbette. Ama edebiyatla ilgili olduğu için daha çok hoşuma gitti diyebilirim. 9/10 verdiğim bu kitabı herkese gönülden tavsiye ederim. Şimdiden keyifli okumalarınız olsun
#alıntılar
“Bu kargaşanın, bu acımasızlığın, bu hoyratlığın içinde biz, birbirine sığınan iki çaresiz insanız.”
“İnsandır Nevzatakimu, noksandır, çiğ süt emmiştir.”
- … Öncelikle, İngiltere’de uzmanların işi müptezel pedofillere “çocuk görünümlü seks oyuncakları” tavsiye etmeye kadar vardırdığını söyleyeyim. Korkunç bir gerçeklik yani pedofili modern dünya için. Ardından, müptezel pedofillerin “biz sapık değiliz, sadece tercihlerimiz farklı” kampanyası yürüttüğünü ve bu kampanyada da oldukça başarılı
bu kaltakla aynı mahallede büyüdük. mevlanakapı'da. babası zabıtaydı. alkolik hasta bi adamdı rahmetli, erkenden de gitti zaten. bu anasıyla yoksul, perişan... bizim tuzumuz kuruydu, hacı babam yapmış bi şeyler. bi de zagor vardı. bizim eski evin kiracısının oğlu. babası filimciydi yeşilçamda. cepçilik, arpacılık, her yol vardı itte. ama
Rusya'da yaşanılan sosyal sınıf baskısının alt sınıf insanların üzerinde bıraktığı etkiyi anlattığı #palto sıradan bir memur olan Akakiy Akakiyeviç Petersburg'un soğuğunda artık iyice incelmiş memurlar arasında alay konusu olup palto gibi soylu bir adı esirgeyip sabahlık diye at taktıkları paltosunu tamir ettirmek için terzi Petroviç'e götürür. Terzi artık paltonun iflah olmayacak kadar inceldigini ve yama tutmayacağını söyler yenisini 150 ruble ye yaparım der tabii Akakiy yalvarsa yakarsada eskiyi yamanamayacagina kanaat getirir ama parayı nasıl denklestirecektir. Isyeri beklediğinden biraz fazla ikramiye verince kalanını iki,üç ay yarı aç, yarı tok gezerek tamamlar ve kendine nihayet yeni bir palto diktirir.
Akakiy Akakiyevic'in bir gece davet dönüşü yolu kesilir ve paltosunu üzerinden alıp kaçarlar...
Paltosunun bulunması için bir bakandan bile yardım isteyen
Sonrası fantastik kurguya dönüşen Akakiy hikayesini okuyun diyorum..
PaltoNikolay Gogol · Can Yayınları · 202037bin okunma
Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni
Ne kadar yakından ve arada uçurum;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi
Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yalnız seni, yalnız senin gözlerini
Resme de, nesnelere yaklaştığım gibi yaklaşırım; pencereden dışarıya nasıl bakarsam, pencerenin resmini de öyle yaparım. Resimde açık bir pencere kötü duruyorsa, perdesini çeker kapatırım onu, tıpkı odamda yapacağım gibi.
Biliyorum Sana Giden Yollar Kapalı-Cemal SÜREYA
Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni
Ne kadar yakından ve arada uçurum;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi
Ben zengin ve fakir aile ortamlarının tanımlarını şöyle yaparım: Bana göre, anne ve babanın ilişkisinde bilinçli tanıklık yaptığı aile zengindir; tanıklık bilincinin gelişmediği anne ve babanın ailesi ise fakirdir. Anne-babanın sahip olduğu okul diploması, mesleklerinin türü, oturdukları semt, evlerinin büyüklüğü ve içinin nasıl döşendiği, arabalarının fiyatı ne olursa olsun, tanıklık bilinci gelişmemiş bir aile gerçek anlamda fakirdir. Ve böyle bir ailede ruhen zengin insan yetişmesi zordur.