Ya Üstünde Peştamal Olmasaydı!
"Bir gün Hoca, Timur'la hamamda yıkanırken Timur, sonu: Pazar olsa, köle diye satılsam, Kaça akçe verirler, ederim nedir diye biten bir dörtlük okuyup, __Hoca demiş, sahi, ben kaç akçe ederim? Hoca, ilk defa görüyormuş gibi Hünkar'ı süzdükten sonra: __Elli akçeden fazla değil, demiş. __Ne diyorsun demiş, Timur, üstümdeki peştamal elli akça eder! Hoca ne cesaretle cevap verdiyse vermiş: __İyi ki üstünde o elli akçelik peştamal var, ya olmasaydı!"
Sayfa 100 - Elips kitapKitabı okudu
FİL HİKÂYESİ Timur, Akşehir'e, bakılsın diye, Bir fil verir. Bu fil bütün beldeye Gerçekten bir baş belası kesilir. Ne tek durmak bilir ne doymak bilir, Nihayet tak eder halkın canına. Bakmaktan usanırlar Timur'un hayvanına. Bir gün toplanır, meşveret ederler; "Ne yapsak da kurtulsak şu musibetten?" derler. Biri:
Sayfa 100Kitabı okudu
Reklam
TiMUR'UN FİYATI Timur bir gün Hoca ile hamama gider. Soyunur dökünür, içeriye girerler. Yıkanırlarken birdenbire Timur sorar: "Hoca," der, "ben kul olsam kaç akça ederim?" Hoca'nın da pervası mı var? Şöyle bir yalancıktan zihin yorar: "Bana sorarsan ben yüz akça derim." Timur kızar: "Amma da yaptın, Hoca! Yalnız şu peştemal eder yüz akça." Hoca bu söze bayılır gülmekten; Eğilir, Timur'a der ki yavaşça: "Ben de ona fiyat biçmiştim zaten."
Timur, Bayezid'i esir aldıktan sonra çadırında bir kafese koymuş. ibret olsun diye yanında dolaştırıyor, gittiği yerde terör estiriyor. Başıboş dolaşan bir de fili var çarşı pazarı darmadağın eden. Halk Nasreddin Hoca'ya gitmiş, hiç değilse filini bağlaması için Timur'la konuşsun diye. Heyet oluşturmuşlar, Hoca başta, gidiyorlar. Huzura vardıklarında Hoca arkasına bir bakmış ki kimsecikler kalmamış. Bunun üzerine kızan Hoca, Timur "Nedir şikayetin?" diye sorunca, "Filin hali," demiş, "Gariban çok yalnız, bir ikincisini istiyoruz."
Sayfa 48
Timur, Türk bekasının devamı için bazı kutsal şeyleri Nasreddin Hoca'ya emanet ederek Taşkent'e dönmüş.
Timur ve Nasreddin Hoca
Timur ile Nasreddin Hoca çağdaş değildir. Aralarında bir asırdan daha uzun bir süre var. Dolayısıyla aynı tarihi hadiselerin özne yada nesneleri olabilmeleri mümkün değildir.
Sayfa 135 - Kronik
Reklam
Nasreddin Hoca ve Timur
Hoca bir gün Timur’a kızarmış bir kaz götürürken yolda canı çekmiş, hemen kazın bir bacağını midesine indirmiş. Hoca’yı huzura kabul eden Timur, bakmış ki kendisine sunulan kızarmış kaz, tek ayaklı. Kendisi de malum topal. Hoca bunu bilerek, hakaret olsun diye yaptı sanarak, ona çok kızmış. Hoca durumu hemen sezerek: “Ulu hakanım, bizim Akşehir’in kazları hep tek bacaklıdır. Bakın çeşme başındaki kazlara,” demiş ve çeşme başında tek bacaklarını altlarına almış uyuklayan kazları göstermiş. Timur, Hoca’ya bakarak gülmüş: “Yoo, Hoca, kazın ayağı öyle değil” demiş. Adamlarına çeşme başındaki kazlara değnekle dokunmaları için emir vermiş. Kazlar, uykularından uyandırılınca iki ayakları üstünde kaçışmaya başlamışlar. Hoca’nın yüzüne alaylı alaylı bakan Timur: “Hani Akşehir’in kazları tek ayaklı idi,” diye sorunca Hoca: “Vallahi hakanım, eğer o değnekleri size vursalardı, tövbeler olsun, dört ayaklı olur kaçardınız,” diye cevap vermiş.
Kazın Ayağı Öyle Değil
"kazın ayağı öyle değil" deyiminin orijinal hâli "kaziye-i anha öyle değil". Arapça kökenli "kaziye" (hüküm, kesin yargı) ve "anha" (o, onun) sözcüklerinden oluşan bu deyim dilimizde ses değişimine uğramış. "Onun yargısı öyle değil" anlamını korumuş. Bu deyimin bir de Nasrettin Hoca ile o zamanın Anadolu Selçuklular hükümdarı Timur arasında geçen komik bir hikâyesi de var: Hoca bir gün Timur’a kızarmış bir kaz götürürken yolda canı çekmiş, hemen kazın bir bacağını midesine indirmiş. Hoca’yı huzura kabul eden Timur, bakmış ki kendisine sunulan kızarmış kaz, tek ayaklı. Kendisi de malum topal. Hoca bunu bilerek, hakaret olsun diye yaptı sanarak, ona çok kızmış. Hoca durumu hemen sezerek: “Ulu hakanım, bizim Akşehir’in kazları hep tek bacaklıdır. Bakın çeşme başındaki kazlara,” demiş ve çeşme başında tek bacaklarını altlarına almış uyuklayan kazları göstermiş. Timur, Hoca’ya bakarak gülmüş: “Yoo, Hoca, kazın ayağı öyle değil” demiş. Adamlarına çeşme başındaki kazlara değnekle dokunmaları için emir vermiş. Kazlar, uykularından uyandırılınca iki ayakları üstünde kaçışmaya başlamışlar. Hoca’nın yüzüne alaylı alaylı bakan Timur: “Hani Akşehir’in kazları tek ayaklı idi,” diye sorunca Hoca: “Vallahi hakanım, eğer o değnekleri size vursalardı, tövbeler olsun, dört ayaklı olur kaçardınız,” diye cevap vermiş. Kaynak: "Kalıp Yapıların Kullanımı: Nasreddin Hoca Fıkraları" -Doç. Dr. Selma Elyıldırım
Sayfa 23 - Gül ÇetinKitabı okudu
Mevlana Hazretleri Ve Nasreddin Hoca K.s
Neymiş efendim; “Mevlâna Celâleddin-i Rumi; hiç sevmediği ve oğlunu elinden alan Nasreddin Hoca’yı, Anadolu’yu işgal eden Moğol İmparatoru Timur’a şikâyet edip, onların işgaline de yardım edip, bunun karşılığında Moğollara, hem Nasreddin Hocayı ve hem de kendi öz oğlunu öldürttü” iddialarını yayınladı (ODA TV) … Aynı yayında, Nasrettin Hocanın 90
Timur ile Nasreddin Hoca çağdaş değildir. Aralarında bir asırdan daha uzun bir süre var. Dolayısıyla aynı tarihi hadiselerin özne ya da nesneleri olabilmeleri mümkün değildir.
Sayfa 135 - Kronik KitapKitabı okudu
60 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.