Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir...
Minnet borçluyum. Durgun Don'u okumadan, bitirmeden ölmek vardı bir de. Korkunç. Hiç kitap okumamış gibi ölecektim. Gerçek bir kitap okudum. Gerçek bir sanatçıdan.
İki bin küsür sayfa ama inanın dostlar su gibi akıyor. Tek sorun bitmesi ahhhh keşke bitmese ömrümce okusam...
Rusya'nın Balzac' ı Rusya'nın
Aklımda olan bir kitap değildi benim için... Dört lira olduğunu görünce alayım zaten klasik eser seviyorum demiştim kendi kendime... Eh internet üzerinden alınca içini de görmüyorsunuz, diyeceksiniz açıklamayı da mı okumadın? Harbiden de okumadım, iyi ki de okumamışım. Kapağını açtığımda piyes olduğunu görünce nasıl mutlu oldum anlatamam.
Kimisi tiyatro oyunlarını okumayı sevmez. Kimisi de benim gibi bayılır. Karakterlerin konuşmaları içe bizi iç dünyalarına, yaşamlarına, hislerine yönlendiriyordu doğrudan. Sağ olsunlar evlerindeki bir odayı da bize ayırdılar orada okuduk kitabımızı...
İrena, maşa, olga... Üç kardeşimiz efendim... Bir de erkek kardeşleri Andrey var...
Konusuna pek giriş yapamayacağım zira kitap zaten çok kısa. Elime aldığımda ara vermeye fırsat kalmadan bitti. Devamı olsa kesinlikle seve seve okurdum.
Kısaca kitabın içinde de geçtiği gibi bu hayat kardeşlerimize hiç gülmemiş. Moskava'da doğan ama yıllar önce oradan taşınan kardeşlerin öyküsü bu. Moskava' ya olan özlemleri....
Ah, normalde dememem lazım ama (!) hayatınızda Natalya gibi olan insanlardan uzak durmalısınız. Yanakları sabunla cilanlanmasından kızaran kızımız, evlendikten sonra nasıl birine dönüşüyor öyle... Tam olarak bizim dizilerimizde yer alan zengin koca avlamak için cici olup evlenince evin dadısından, temizlikçisine laf eden sonradan görme kızlarımızı temsilen bulunuyor kitapta.
Bir sonuca bağlayamadım sanırım ama tiyatro eseri seviyorsanız alın okuyun. Hiç sıkılmaya fırsat olmadan bitecektir.
Keyifli okumalar dilerim...
Üç Kız KardeşAnton Çehov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20167.5k okunma
Elinizdeki kitabı bırakın, Don'un sularına ve bana kulak verin. Bırakın her şeyi ve bu kitabı okuyun. Okuyun kendinize dünyanın en güzel iyiliğini yapın.
Ben şimdi size insanın yüreğini bir ateş gibi ısıtan Durgun Don'u nasıl anlatayım? Hangi kelimeleri var edeyimde size onlar ile yepisyeni mis gibi cümleler kurayım? İçinde kaybolduğum, bir
https://1000kitap.com/incierdem Hanımın sitede başlatmış olduğu geniş katılımlı Tolstoy etkinliği, benim adıma da artık ustayla gerçek anlamda tanışmak için bir vesile oldu. İncelemeye başlarken kendisine emekleri ve desteği için çok teşekkür ederim.
Yazıma çevirmen Nihal Yalaza Taluy'u övmekle başlamak istiyorum. Kendisinden daha önceden de çeviriler okumuş olmama rağmen, dikkat etmemiştim, bu kez daha dikkatli okudum ve harikulade bir okuma süreci oldu. Yayınevinin benim için önemi olmasa da İş Bankası'nın böyle değerli çevirmenlerle iyi işler çıkardığını da es geçmemem gerekir.
Küçücük spoiler olabilir.
1910’lu yıllar… Don Nehri kenarında Kazak bir aile olan Melehovlar sıradan bir hayat sürer. Ta ki; oğulları Gregor, komşuları Stepan’ın karısı Aksinya’ya gözünü dikene dek. Buradan sonra iş bambaşka hal alır. Gregor’un yaptıklarını doğru bulmayız ama hissederiz onu. Onun insan olduğunu anlarız, hata yapabilen bir insan.
Puşkin Okuma Rehberi
YouTube kitap kanalımda kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz:
youtu.be/U6n2NcJ7rLc
(Cumaya özel)
Puşkin hayatına bakacak olursak dolu dolu, donanımlı bir hayat yaşadığını görürüz.Benim dikkatimi çeken Puşkin'in ölümüydü.
"Puşkin, kendisine yazılan birkaç imzasız mektup aracılığıyla,
Durgun Don serisinin ilk cildinde, Don Kazaklarının geleneklere bağlı yaşamlarına tanık olurken, bir yandan da yaklaşmakta olan 1. Dünya Savaşının adımlarını okuyoruz. İkinci ciltte Şubat ve Ekim devrimleri ile birlikte eski Rusya'nın çöküşüne tanık oluyoruz ve iç savaş da hemen kapıdadır. Üçüncü cildin arka planında, General Krasnov'un,