Aleksandr Puşkin'in ilk kez bir eserini okudum. Daha önce beni instagramdan takip edenler bilir, okumamın sebebi şu sözdü;"Hepimiz Gogol'un Palto'sundan çıktık." İyi de ne alaka Gogol'un Paltosuyla Puşkin'in. Şöyle ki Rus Edebiyatı ile bu aralar içli dışlı olmuşken araştırmalarım neticesinde Gogol'a
Puşkin'i bu güne kadar nasıl okumam nasıl... Çok geç tanımış olsam da neticede tanımış olmam okumuş olmam beni çok mutlu etti. Rusça dan çevrilmesine karşın o kadar etkileyici ve derin anlamlı geldi ki şiirleri.. Ataol Behramoğlu'nunda çeviri konusundaki yeteneği gerçekten takdire şayan. Normalde okuduğum yazarların hayatı bende büyük
#yüzbaşınınkızı ile tanıştım Puşkin'in kalemi ile . Sonra #şiir leri olduğunu öğrenince mutlaka okumalıyım dedim ve #ruslanveludmila yı okudum . Çağdaşları arasında öne çıkan ve iz bırakan bir yazar, şair. Gogol , Turganyev, Gonçarov ve Tolstoy gibi yazarları etkilemiş olmasının dışında ölümü ile de unutamadığım isimlerden .
1837 kışında,
Rus edebiyatının en büyük şairi olarak kabul edilen Puşkin’in yapıtları arasında, şiirlerinin yanı sıra, epik şiir ya da anlatı şiir olarak adlandırılan poemaları önemli bir yer tutmaktadır. İlki Ruslan ve Ludmila olmak üzere 1820-1833 yılları arasında toplam 13 poema kaleme alan Puşkin'in bu kitapta, (yarım bıraktığı Ejerski hariç) 11 poema
Bu kitabı da okuyarak Puşkin maratonunu tamamlamış bulunmaktayım. Puşkin'i bu kitapla tanımıştım ve dönüp dolaşıp bu kitaba geri döndüm. Aslında ne kadar incelemeyi ve not tutmayı sevsem de kısa eserler daima ilgimi daha çok çekmiştir, çünkü dikkat dağınıklığı ile uğraşıyorum ve bir süre sonra 700-800 sayfalık eserlerdeki olayları karıştırır hale
3 kitabı aynı anda okumaktan ve birkaç şiir okuyup diğer kitaplara geçmekten dolayı bu kadar uzun sürdü. Kronolojik bir okuma sırası yapmıştım. Yine kitaptaki şiirleri çözümlemek için bir inceleme yazıyorum:
--
Kafkas Tutsağı, kentin boğucu ortamından kaçan, özgürlük ve bağımsızlık için yaşayan bir Rus'un Çerkesler tarafından yakalanıp esir
Puşkin Okuma Rehberi
YouTube kitap kanalımda kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz:
youtu.be/U6n2NcJ7rLc
(Cumaya özel)
Puşkin hayatına bakacak olursak dolu dolu, donanımlı bir hayat yaşadığını görürüz.Benim dikkatimi çeken Puşkin'in ölümüydü.
"Puşkin, kendisine yazılan birkaç imzasız mektup aracılığıyla,
Aleksandr Sergeyeviç Puşkin, 1817 yılında mezun olduktan sonra dış işlerine onuncu dereceden devlet memuru olarak atandı. 1820 yılında, Petersburg genel valisi Puşkin’den şiirlerinin bir devlet memuruna yakışmadığı düşüncesi nedeniyle açıklama yapmasını istedi. Ceza olarak Sibirya’ya sürgüne gönderilmesi düşünüldü. Dostlarının sayesinde Puşkin,
Puşkin'in bütün öykü ve romanlarını değerlendirmeden önce onun hakkında birkaç bilgi vermek istiyorum: Puşkin, Modern Rus Edebiyatının Kurucusu olarak bilinen çoğu Rus yazara ilham vermiş yapıtlarıyla tanınmış bir deha -bu yazarlar arasında Lermontov, Gogol, Dostoyevski, Tolstoy, Gorki gibi kişiler vardır. Bu saydığım yazarlara bir ön ayak olmuş
Maksim Gorki'nin sözleriyle Puşkin, Rus edebiyatında "Bütün başlangıçların başlangıcıdır.'' Ve yazar buna ekler ''Aleksandr Puşkin üzerine düşünmek Rus edebiyatının tümü üzerine düşünmekle eşanlamlıdır.''
19.yy Rus edebiyatının muazzam bir özgünlüğe kavuştuğu, dünya edebiyatında kendine hiç yadsıyamayacağımız bir yer edindiği dönemdir.
Bu evlilikten doğan kız çocuğu ileride anasını aratmayan güzelliği ve babasından aldığı esmerliği ile Lev Tolstoy'u etkiledi. Ünlü romanın kahramanı Anna Karenina gerçekte Puşkin'in kızının tasviridir.
Rus edebiyatının talihsiz bir dehâsı: Puşkin
Ey güzel ülke! Uzak ülke.
Ey bilmediğim ülke!
Ne kendi isteğimle geldim sana,
Ne de soylu bir atın sırtındl
Beni bu yiğit delikanlıyı,
Gençliğin ateşi sürükledi sana.
Bir de başımdaki şarap dumanları..
Ataol Behramoğlu'nun çevirdiği, Nadir Göktürk'ün bestelediği Tanju Duru'lu, Emin İgüs'lü ‘’Ezginin
Modern Rus Edebiyatının kurucusu kabul edilen Aleksndr Puşkin'i çok merak ettiğim için okuduğum Yüzbaşının Kızı çok sade ve akıcı bir dille yazılmış. Puşkin'in gerçek hayatıyla inanılmaz benzerlikler var, Romandaki aşkı Marya İvanova için dere kenarında yaptığı düelloda yaralanmış 5 gün sonra iyileşmiş ve sonunda evlenerek mutlu sona ulaşmıştı kahramanımız Pyotr. Gerçek hayatta ise eşi Natalya Gonçarova için Fransız asıllı Dantes ile kara dere kenarında yaptığı düelloda karnından yaralanmış, ancak kendisi Pyotr gibi şanslı olmayıp 2 gün sonra ölmüştür. Puşkinin hayatını okurken Tostoy'un Anna Karenina karakterinin Puşkinin kızının tasviri olduğunu da öğrenmiş oldum. Dünya klasikleri okumak isteyen ama ağır bir roman olmasın diyenlere tavsiye ederim.