Ama mutlu muydu değil miydi, söylemesi zor. Galiba, tıpkı bitkiler gibi, ne mutluydu ne de mutsuz. Onu rahatsız eden kötü anıları vardı; bitkilerinse kötü anıları yoktur....
"Gönül Abla ve Temizinden Bir Milyon" ölmeden önce okunması gereken 1001kitap arasında olduğu için başladığım, yoğun dönemimde kafa dağıtmak için bana ilaç gibi gelen 1kitap oldu.
Kitap ismi tek 1romanmış gibi olsa da farklı 2 hikayeden oluşan bu kitap 1930'lu yılların Amerika'sında geçen traji komik olayların olduğu kara mizah
DİPÇE :
Gönül Abla diğer adıyla "Bayan Yalnızkalpler" New York’ta yayımlanan günlük bir gazetenin dertleşme sütununda yazan bir gazetecinin gözünden Buhran Dönemi Amerikasına geniş ve gerçekçi bir bakış sunar.
Gönül Abla, samimiyetle ve umutsuzca yazılmış mektuplara karşı başlangıçta duyarsızdır fakat zaman içerisinde önünde çarşaf
Rahme dönüş ne kadar da kusursuz bir kurtuluştu. Dinden, sanattan ya da güney denizindeki adalardan fersah fersah üstündü. Alabildiğine kuytu, alabildiğine sıcak bir yerdi orası, insan zahmetsizce karnını doyuruyordu. Her şey kusursuz o otelde. O rahatlığın anısının herkesin kanına, sinirlerine işlemiş olması olağandı. Rahim karanlıktı, evet, ama nasıl da ılık, zengin bir karanlıktı o. Mezar yoktu orada. Dokuz aylık kontrat dolduğunda insanın oradan çıkarılmamak için umutsuzca direnmesine şaşmamak gerekti.
"ABD' de yayımlanan haber dergisi Newsweek 'tüm zamanların en iyi 100 kitabı' listesini yayımladı.Liste, aralarında İngiliz Daily Telegraph ve The Guardian gazeteleri ile ABD'li talk show sunucusu Oprah Winfrey'nin Kitap Kulübü'nün de bulunduğu 10 farklı en iyi kitap listesinin tercihlerine dayanarak oluşturuldu
1.Savaş ve Barış / Lev
Kitap iki ayrı hikayeden oluşuyor.Birinci kısımda anlatılan hikaye Gönül Abla adıyla bir gazetede insanların sorunlarına cevap yazan bir adamın hikayesi.Aslında kendi sorunlarına çözüm getiremediği halde köşesinde insanlara tavsiyelerde bulunuyor ve bu tavsiyelerin esas amacı gazetenin tirajını arttırmak.Ancak bir müddet sonra insanların çaresizliğinden etkilenerek artık yaptığı iş onu rahatsız etmeye başlıyor.
İkinci hikayemiz ise annesi ile birlikte yaşayan ve evlerine gelen ipoteği çalışarak kaldırmak için New York'a giden Lemuel'in hikayesi.Lem'in başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi.Talihsiz bir şekilde karşılaştığı ve yardım etmeye çalıştığı Betty ile kesişen yolunu ve Amerikan rüyasının kabusa dönüşünü adım adım okuyoruz.Lem'in karşısına çıkan insanlar ,karşılaştığı abartılı olaylara , her şeye rağmen devam eden masumiyeti oldukça etkileyiciydi.Her iki hikayede de Amerikan toplumunun bozulmuşluğuna yakından tanık oluyoruz .Ancak ikinci hikayede bu iki yüzlülük daha açık ve net görülüyor.
Lem'in evini ipotekten kaldırmak için başlıca geçim kaynakları olan ineklerine iptek koyan Bay Wipple ,Lem'e Rocefeller ve Ford efsanesini örnek gösterir."Sen de onlar gibi bir çiftlikte ,yoksul olarak dünyaya geldin.Sen de onlar gibi ar ve kar gözetirsen başarıya ulaşman kesindir."Hikayenin devamında yine Bay Wipple ağzından şunları duyarız:"Amerika hala gepgenç bir ülkedir ve bütün genç ülkeler gibi yerleşmemiştir,barbardır.Burada insan bir günde milyoner olabilir,ertesi gün meteliksiz kalabilir,kimse onu kınamaz."