Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Derin bir kuyuya düşmüş gibiydin. Öncelikle, düşmenin bedensel şoku, tüm bedeninde kemik kırılmaları, doku zedelenmeleri, iç kanamalar ve yarılmalar. Sonra, kuyunun dibinde olmak, dışarı çıkamayacağının bilincinde olmak. Buna yönelik tepki. Pişmanlık ve güçsüzlük. Bu korkunç derecede rutubetli, su birikintileriyle dolu, karanlık yere yönelik köklü nefret duygusu. Bu deliğe birlikte tıkıldığın onlarca herife duyduğun tiksinti. Mide bulandırıcı düşünceler. Heriflerin konuştukları dilin tınısına duyduğun tiksinti. Bir halt anlamıyorum bu dilden. Buna karşın zaman zaman hissettiğin dayanışma duygusu. Dış dünyaya yönelik, içeride olmanın yarattığı bilinç. Dış dünyaya, yani bu adaya, adanın ait olduğu ülkeye yönelik tiksinti."
Umutsuzluk, bir toprak kayması esnasında insanların üzerine yığılan büyük toprak kütleleri misali, üzerine yağarak yere yuvarlıyordu seni, yüzünü gözünü kaplıyor, ağzına burnuna giriyordu. Nefes alamıyordun.
Reklam
Doğanın olmadığı yerde, hisler körleşiyordu.
Sayfa 345Kitabı okudu
Bereket versin ki doğa henüz insanları yüz üstü bırakmıyor.
Sayfa 385Kitabı okudu
Tam olarak anlayamıyorum ama hissettiğim şey şu: Asyalılarla Avrupalıların temel tavırları farklı. Duruşları farklı.
Sayfa 336Kitabı okudu
Bir canlı, bir yaratık olarak yaşamak demek, ufacık bir zaman birimi dahilinde dış dünya ile karşılıklı iletişime geçmek karşılıklı birbirine tepki vermek demektir.
Sayfa 224Kitabı okudu
Reklam
Sadece iki saatlik bir ömrü olan çiçeğin arka planında 200 milyon yıl boyunca değişmemiş bir gökyüzünün renkleri vardır.
Sayfa 223Kitabı okudu
Ressamlar sadece bir ánı resmedermiş gibi yapsalar da övdükleri şey aslında sonsuzluktur.
Sayfa 223Kitabı okudu
Varoluştaki mucize insan hayatıdır. Şu evrende var olan yüz türden biraz fazla sayıdaki kimyevi öğenin kaynaşmasından oluşan en büyük en görkemli eserdir. Belki de insan evrenin var olmasını yegane nedenidir kim bilir?
Sayfa 222Kitabı okudu
Kitleler her zaman kurban ister. Heyecanlanmak ,coşmak ister. Birini öldürmeye çalışmak da, kurtarmaya çalışmakta aynı dürtüden ileri gelir. Bir kurbanı top yapıp oynamak isterler. Canın sıkılan gittiler hep böyledir yaygaranın kopmasını beklerler. Kitlelerin bu yöndeki beklentilerini doyuran araç da kendi ticari çıkarlarından başka bir şey düşünmeyen medyadır.
Sayfa 217Kitabı okudu
Reklam
İnsanların ruhlarının çevresinde, tehlikeli cisimlerin girmesini önlemek için kalın bir kabuk vardı. Fakat insanlar, bu kabuğun kısıtlayıcılığından ötürü, ancak kabuğun hacmi kadar gelişebiliyor, daha öteye geçemiyorlardı. Bu yüzden de o kabuğu kırıp zarar görmeye açık bir hassaslık içinde çırıl­çıplak tüm risklere direnmeleri, böylelikle yeni ve daha büyük bir kabuğun çevrelerine örülmesini beklemeleri gerekiyordu.
Yağmurlu bir havada yazı hatırlamak...
Açıklardan büyük bir dalga çağlayıp coşarak geliyor, kıyıya yaklaşınca baş kısmı biraz kırılıyor, bu kırılan beyaz kısım sağa sola doğru uzuyor, dalga kendi kendisini içine alıp daha da coşarak kıyıya yaklaşıyordu. Mavi renkli şu bembeyaz oluyor, binlerce küçük köpük göz alabildiğine etrafa yayılarak kıyıya kadar tüm su yüzeyini kaplıyor, dalga tüm kuvvetini toplayıp karaya çarpıyordu. Akabinde, beyazlık biraz bocaladıktan sonra usulca incelip genişliyor ve sessizce açıklara dönüyordu. Böylece beyaz siliniyor, deniz yeniden mavileşiyordu
Sayfa 316 - Ağabeyine Çiçek Taşıyan Kız, Natsuki İkezawa/ Ayrıntı Yayınları, Edebiyat 229/ 1. Basım/ Mart, 2017Kitabı okudu
Çocukken yirmi dört renkten oluşan pastel boya takımı içinde "ten rengi"nden nefret ederdin. Diğerlerinin tümü mantıklı ve renk sistemine tekabül eden şeylerken ten rengi zorlama bazı taleplerin dayatılması sonucu oluşturulmuştu.
Sayfa 243 - Ağabeyine Çiçek Taşıyan Kız, Natsuki İkezawa/ Ayrıntı Yayınları, Edebiyat 229/ 1. Basım/ Mart, 2017Kitabı okudu
"Kitleler her zaman kurban ister. Heyecanlanmak, coşmak ister. Birini öldürmeye çalışmak da, kurtarmaya çalışmak da aynı dürtüden meydana gelir. Bir kurbanı top yapıp futbol oynamak isterler. Canı sıkılan kitleler hep böyle bir yaygaranın kopmasını beklerler. Kitlelerin bu yöndeki beklentilerini doyuran araç da kendi ticari çıkarlarından başka bir şey düşünmeyen medyadır ve kimse de böyle bir oyunda tekmelenecek bir top olmayı istemez. Öyle bir aptal yoktur, değil mi?"
Sayfa 217 - Ağabeyine Çiçek Taşıyan Kız, Natsuki İkezawa/ Ayrıntı Yayınları, Edebiyat 229/ 1. Basım/ Mart, 2017Kitabı okudu
"Aslında mahkeme denen şey bir tiyatro gösterisidir. Doğrulukmuş, adaletmiş, hakikatmiş, böyle kelimeleri unut gitsin. Ben bu meseleyi mümkün olduğunca barışçıl bir şekilde halletmek niyetindeyim. İşte bu yüzden perde arkasındaki yetkili kişilere para vermek suretiyle mahkemesiz çözmeye yeltendim, ama karşı tarafta sorun çıktı. O emniyet müdürünün terfi etme arzusu bana mani oldu."
Sayfa 216 - Ağabeyine Çiçek Taşıyan Kız, Natsuki İkezawa/ Ayrıntı Yayınları, Edebiyat 229/ 1. Basım/ Mart, 2017Kitabı okudu
307 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.