Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İbrâhim'e Nemrûd odun aşkdır gülistân eyleyen Aşkdan çün erdi bir nazar gülzâr oldu nâr olmadı
Dost aybum setredip düşmen beni agâh eder Yardan mergubdur indimde a'dalar benüm Keza Haşmet de aynı tema üzerinde durur: Tekmil-i kusur etmedir âyin-i mahabbet Noksana nazar eyleyen ahbab değildir
Sayfa 195
Reklam
Bunca yitirmekler bir bulmak içindir, "Bir"i bulmak içindir, "Birr"i bulmak içindir. Gizemini kendisinde taşıyan gül ve gizemini kendisinde taşımayan gül söylesin diye kendisi ne söylenileni. Gülün gizemi bunun içindir. Her şey halden hale giren gül içindir. Akleden ve nakleden gül içindir. Kuşku yok her şey tek bir gül içindir. Yere dökülen gül yapraklarını toplamak bunun içindir.
Timaş
R A MA Z A N»
On bir ayın sultanı yine şevk ile geldi, Muhammed bülbülleri ha.fızlar dile geldi, Melek yüzlü mü'minler dağıldı camilere, Hak in ayet eyledi, af fa vesile geldi .. Minareler donandı kandil kandil nur ile, Mü'minler hazırlandı neş'e ve sürur ile, Fakir - zengin her eve doldu rahmet, bereket; Ramazana kavuştuk
Sayfa 418Kitabı okudu
MÜNÂCÂT-4
İlâhî eyledin bir kabza topraktan beșer peydâ Beșerde oldu fermânınla idrâk ü nazar 'Avâlim-aferînsin "acz ü noksandan münezzehsin Edersin isteyince hâriku'I-'âde neler peydâ Dilersen 'âlemi bir zerrede icmâle kâdirsin Dilersen ger edersin zerreden șems ü kamer peyda Ger istersen ahıllâya kılarsın külhanı gülşen Ki hükmün nârdan âb, abdan nîrân eder peydâ Dil-i FENNÎ'yi yâ Rab pençe-i emmâreden kurtar Ki etsin sâye-i fazlında bir zevk-i diğer peydâ Dil-i FENNÎ'yi yâ Rab müsta'idd-i nûr-ı irfan et Olur sen emredince șîședen șîr ü șeker peydâ Dil-i FENN'yi Yâ Rab kabil-i feyz ü muhabbet kıl Edersin hârdan gül, nahl-i yâbisden semer peydâ Dil-i FENN'yi Yâ Rab pertev-i 'aşkınla tenvir et Eden sensin ilâhî seng-i hârâdan güher peydâ Seherde girye-nâk ol dilde feyz ister isen FENNÎ Olur cevf-i sadefte ebr-i nîsândan dürer peydâ
İlâhî eyledin bir kabza topraktan beșer peydâ Beșerde oldu fermânınla idrâk ü nazar peydâ
Reklam
Yoğiken var eyledin toprağ iken can verdin Kudret diliyle andın dilim söyler eyledi Bu söz Hakk'a hoş geldi kulun aziz eyledi Ne geçtiyse gönlünden verdi hâzır eyledi Bu söz Yunus'a kandan haber veresi candan Meğer ol sultan lûtfu ona nazar eyledi
Sayfa 255
3-Vahdet-i Vûcûd: Bilgide vahdet, yani Allahtan başka varlık olmadığını idrak ve bilgi edinme halidir. Evvelce görünen şey burada bilgi ve idrake dönüşür. Böylece gerçek varlığın bir tane olduğu, Allah'ın varlığından ve tecellilerinden gayrı bir şeyin olmadığı nazarî olarak değil yaşayarak ve manevi tecrübe ile imana dönüşmüş olur ve şuhudda geçici olan şey burada baki kılınır. Allah'ın dışında bir hakiki varlık olmaması vahdet-kesret düşüncesini gündeme getirir. Tıpkı deniz ve damlaları gibi. Her damla denizdendir, deniz özellikleri taşır, ama damlalar asla deniz değildir, ama denizde yok olmaya hazırdırlar. Çünkü nerede bir damla varsa , elbette denize koşmak ister ve her damla bir denizin verlığına işaret eder. Vahdeti vucud vahdetin en üst derecesidir ve daimidir. Sufinin bütün hedefi işte bu vahdete erişebilmektir. " Lâ mevcude illallah ( Allahtan başka hiçbir şey yoktur)!" İfadesi bunu dillendirir. Cemaleddin Uşşaki'nin, "Her yerde oldur görünen her gözden oldur görünen her şeye oldur bürünen her anda an içindedir" demesi işte bu yüzdendir. Kendi hüsnün hüblar şeklinde peyda eyledin Çeşm-i aşıktan dönüp sonra temaşa eyledin La edri ( Ey yüce Allah! kendi güzelliğini önce, güzeller suretinde görünür kıldın, sonra da dönüp aşıkların gözünden onu seyre koyuldun. Şimdi gören de sensin, görünen de...)
Sayfa 7 - kapıKitabı okudu
........ AŞKIN BELÂSIDIR
1 Ne müddetdir şehâ gam çekdügüm 'aşkın belâsıdır Dilim şeydâ-yı gül-zâr ki goncan mübtelâsıdır 2 Ko çeksün şerha şerha tîg-ı 'aşkın sîneme ey meh Ne gam derdime kem-hummâsı güftârın devâsıdır 3 Serin ham kılmaz idi bilse hiç kimse mihrâba Nazar-gâh 'ârızın 'aşk ehlinin kıble-nümâsıdır 4 Cefâdan el çeküp zerre vefâyı kılma sultânım Firâvân ızhrâbın kalb-i mir'âtım cilâsıdır 5 Ne gam hicrân-ı gamlar bî-nihâyet eylesen cânâ Bu kemter Rûhî'nin vallâhi billâhi safâsıdır
Sayfa 208Kitabı okudu
Yakîn Neyle Elde Edilir?
Hz. Aişe'nin (r.a) Hz. Peygamber'den (sav) rivayet ettiği bir kudsi hadiste Allah (c.c.) şöyle demektedir: "Kulum bana farzları eda etmek gibi şeylerle yaklaşır. Kulum nafilelerle bana yaklaşmaya devam eder ve en sonunda ben onu severim. Kulum bana karşı samimi olmak gibi nafilelerle bana daha da yakınlaşır ve ben onu severim. Ben onu sevdiğimde ise duyan kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı, konuşan eli, akleden kalbi olurum.” Allah'la akleden, Allah’la konuşan, Allah'la duyan, Allah'la gören, Allah’la tutan ve Allah'la yürüyen bir kul hakkındaki zannımız nedir! O kulun çalışması, gayretleri nasıl dünyaya yönelik olsun! Birisi "Bu nasıl olur?” diye sordu. Şöyle cevap verdi: Bu, Allah’ın işlerini kolaylaştırdığı, onun yönetimini, korumasını, gözetimini üzerine alıp kullandığı bir kuldur. Allah bu kula yönelik tasarrufu altında ondaki şehvetleri öldürür, zorlukları kendisine kolaylaştırır. Kendisine nurundan bol bol verir. Ona sebepler noktasında yardım eder. Ona ilham eder ve onu anlayışlı kılar. Onu akıl sahiplerinden yapar. O da konuştuğu zaman bir hikmetle konuşur, sustuğu zaman bir düşünce ile susar hale gelir. Baktığında ibret nazarı ile bakar, yürüdüğünde heybetle yürür. Güç kullandığında galip gelir. Kalbi düşünceden kurtarılmış, işlerde tedbir elinden alınmıştır. Bunların hepsi Kitap ve sünnette gerçekliği kabul edilen şeylerdendir.
Sayfa 38 - hayykitapKitabı okudu
Reklam
Gazel 366
Ne kadar cevr u cefâ eylesen ey nûr-i basar Mihr de zerre gibi men seninem sen de menim Mihr-veş nûr-i ruhın gönlüme pertev salalı Kubbede zühre gibi men seninem sen de menim Âhû gözlüm o kara gözler ile bir bakışın Kamere gurre gibi men seninem sen de menim Bu gönül gül yüzüne bülbül-i nâlân olalı Sadefe dürre gibi men seninem sen de menim LUTFİYÂ kesme nazar rûy-i dilârâ görünür Bahrde katre gibi men seninem sen de menim
Gönül nice dolana, maşukun bulmayınca, Kimse aşık mı olur gönülsüz kalmayınca. Gönüldür seven onu, esir eyleyen seni, Kimi azat eylersin, sen azat olmayınca. Boynu zincirli geldik, key katı esir olduk, Er nazar eylemedi halimiz bilmeyince. Bir yanadan ararlar, ayrık nesne sanırlar, Pahasın ne bilesin, sen satın almayınca. Pahası canın onun, mal ile davar değil, Sevdik mi ele girer, sevdikler vermeyince. Cana nice aşıksın bu kayıttan geçmezsin, Deryadan ne alasın ırmakdan geçmeyince. Dostu nerde bulasın, sende durmak ile sen, O imaret eylemez, sen viran olmayınca. Sözü Yunus'tan işit, kibir kılma tut öğüt, İmaret olmayasın ta harap olmayınca. Yunus Emre
Sayfa 252 - Bilge Kültür SanatKitabı okudu
Eğer cân istesen benden ne âsân iş fedâ cânım Ne ihyâ eyledin cânım ne aldın cânı sultânım Ne yapsın âşık-i zârın nedir fermân-i cânânım Bu bâzâr-i muhabbettir nedir bilmem ki noksânım Dedim al gönlü yahut ver, ne haldir bu dedi yok yok Sana lutfeylemek olmaz nasîbin bu melâl olmuş
Kültürü etkileyen önemli parametrelerden biri de coğrafi koşullardır. Japonya volkanik kütlelerden oluşan dağlık yapıya sahip bir ada ülkesidir. Halen aktif olan 77 volkana sahiptir. Tokyo, dünyanın en önemli fay hatlarından birinin üzerinde kurulmuştur. Mevsim değişikliklerinin keskinliği, volkan patlamaları, depremler, tsunamiler ve benzeri
Sayfa 127Kitabı okudu
122 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.