benim ruh halim
İkinci dünya savaşı sırasında hem Nazi Almanya'sı hem de SSCB tarafından işgal edilme korkusu yaşayan Polonya'nın yaşadığı bu bunalımlı duruma literatürde Polonya Sendromu denir.
368 syf.
9/10 puan verdi
·
55 günde okudu
Mutsuz bir ka­dın ne kadar güzel olabilirse o da o kadar olmuştu.
Bitti. Sanırım ben de bittim. Bazı bitişlerin ardından başlamak zordur ama bir yerden başlamalıyım sanırım yazmaya. O bir yer neresi onu da bilmiyorum. Bir kitap okudum hayatım değişti, der
Orhan Pamuk
Orhan Pamuk
, ekliyorum: "Bir kitap okudum, başıma gelmeyen kalmadı." Yolculuktan yolculuğa sürüklenirken, zamandan zamana savrulurken buldum kendimi. Bir
Saklı Bahçeler Haritası
Saklı Bahçeler HaritasıNermin Yıldırım · Doğan Kitap · 20132,205 okunma
Reklam
Kahramanlar
O sıralarda benimle Bill Miller adlı genç beyaz bir öğretmen ilgilenmeye başlamıştı, güzel bir kadın, benim için çok önemli. Bana okunacak kitaplar verir ve benimle konuşurdu kitaplar hakkında, ve dünya hakkında: Etiyopya hakkında, ve İtalya, ve Nazi Almanya'sı; ve beni başka kimsenin on yaşındaki bir oğlanı götürmeyi hayal bile etmeyeceği oyunlarla filmlere götürdü. Beyazlardan nefret etmeyi hiç tam olarak beceremeyişim, dehşetengiz hayatıma böyle erkenden giren Bill Miller sayesindedir, orası kesin. Yine de Tanrı biliyor ya, çoğu kez bir-iki taneden fazlasını öldürmek istemişimdir.
Sayfa 41 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
176 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
''Tanrı İnancı Dünyadan Neden Kayboluyor?''
Kitap konusu: Nazi Almanya'sı zamanında yasaklanan, halkı isyana sürükleyen bir kitap olarak görülen Şeytan Tozu'nda kitlenin manipülasyonu anlatılmakta. Girdiği komadan uyanan doktorun hatırladıklarını okuyoruz kitap boyunca. Görev için Vestfalya'nın kırsal kesimine giden Doktor Georg Friedrich Amberg, burada Baron von
Şeytan Tozu
Şeytan TozuLeo Perutz · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20191,486 okunma
Nazi Almanya'sı Hava Kuvvetleri Komutanı olan Göring, Hitler için şöyle demiştir: Vicdansızım ben.Benim vicdanım Adolf Hitlerdir.
Sayfa 136 - Erasmus yayınlarıKitabı okudu
Bu arada artık savaş 18.yüzyıl Avrupa'sında olduğu gibi "kralların sporu" değil, ister geniş ölçekte Nazi Almanya'sı isterse dar ölçekte el -Kaide örneği olsun, milliyetçi ve dini fanatizmin bir aracıdır.
Reklam
Totalitarizm
Totaliter rejimler sadece mutlak güce sahip olmakla kalmayıp her vatandaşının her eylemi ve düşüncesi ideolojisine uyum sağlasın diye devlet içindeki yaşamı her yönüyle kontrol etmeye çalışır. Totalitarizm özellikle Hitler'in Almanya'sı ve Stalin'in Sovyetler Birliği gibi yirminci yüzyılın faşist, Nazi ve komünist diktatörlükleriyle ilişkilidir. Totalitarizm, halkları sonsuz propaganda akımlarına maruz bırakmak için kullanılan gazete, radyo, sinema gibi kitle iletişim kanallarının geliştirilmesinden önce ortaya çıkamazdı. Okullar ve üniversiteler benzer amaçlara yönlendirilir ve bireyin sadece devlet veya iktidar ideolojisi bağlamında önem sahibi olma duygusu kitlesel mitinglerle güçlendirilir. Sadece devlet tarafından onaylanan kurumlara faaliyet izni verilir, sivil toplum diye bir şey olamaz. Totalitarizm, bir kefesinde liberal demokrasi bulunan politik yelpazenin diğer kefesindedir.
Sayfa 226 - Kronik Kitap
Hakikatin peşinde değiller, bir teolojileri yok ve işte bu yüzden de bir vicdan ve insafa sahip değiller. Yaşayan ölünün sadece daha fazla ölüm kusarak hayata tutunma arzusu. Bu yüzden dini ve ilmi konularda yazılmış altı bin kitabı yakıyor, bu yüzden bilgiye erişimi kısıtlıyor. Bağdat ve Şam'ın mürekkep kokan sokaklarından ilham almıyor, kopyaladığı şey Avrupa faşizmi, Nazi Almanya'sı.
120 syf.
9/10 puan verdi
Kapıların Dışında
………..…………………………………………………………… 1921'de Hamburg'da doğan Wolfgang Borchert, 1941'de Rus Cephesi'ne gönderildi. Yaralı ve hasta olarak geri döndü ve kendini yaralama ve yıkıcı faaliyetler için hastane, cephe ve hapishane arasındaki savaşı geçirir. 1946 sonbaharında, bir haftada onu savaş sonrası Alman döneminin ilk ünlü yazarı
Kapıların Dışında
Kapıların DışındaWolfgang Borchert · Can Yayınları · 20216,3bin okunma
Yirminci yüzyılın başlarında, bazı küçük siyasi partiler kendilerine "nasyonal sosyalist" demeye başladılar. (Örneğin: Bohemya'daki Çek nasyonal sosyalistler kendilerini Alman benzerlerinden keskin bir biçimde ayırıyorlardı. 1920'den sonra, nasyonal sosyalizm ve etkisi özellikle de Orta Avrupa'da yayıldı. "Nasyonalist" sıfatını kullanmaktaki ısrarları açıktı. Almanya'da bu durum rakipleri tarafından hemen benimsendi ve "Nationalist-Sozialist"in kısaltması olan "Nazi-Sozi" ismini takarak onları küçük düşürmeyi umdular. Bu kısaltmadan "Sozi" kelimesinin çok geçmeden düştüğünü ve geriye yalnızca "Nazi" kelimesinin kaldığını hatırlayalım ki bu da ismin hangi bölümünün daha önemli olduğunu gösterir niteliktedir. Hitler bunu anlamıştı. Sosyalist olmayan diğer Alman milliyetçilerden destek görse de, sonuçta eski sosyalist kitlelerin de desteğini kazandı. Bu noktada Avusturya örneği açıklayıcıdır. Avusturya'nın Sosyal Demokrat Parti'si, Alman muadili gibi varlıklıydı ve hayli saygıdeğerdi; savaş sonrasında Avusturya halkının çoğunluğunun oylarına sahipti. Ama Avusturyalılar, tıpkı Almanlar gibi, Almanca konuşan birkaç milyon Avusturyalının Çekoslovakya, Yugoslavya ve İtalya'da kalmasına sebep olan barış anlaşmalarıyla adaletsizce cezalandırıldıklarını düşünüyor ve hissediyorlardı. Bunun sonucunda, 1920'de birçok Avusturyalı, Alman bir Avusturya taraftarıydı ve bu da milletlerin kendi kaderlerini belirlemeleri ilkesi temelinde Almanya'yla bir tür ittifak anlamına geliyordu.
Sayfa 46 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Daha önce, ziraatın zorla ortaklaştırılması sırasında Ukrayna ve öteki ziraatçı alanlarda olduğu gibi Kuzey Kafkasya da aynı trajediye katlandı: Açlık ve toplu baskı. Nüfusun %7 si bu dönemde eridi. II.Dünya Savaşı sırasında Kuzey Kafkasya'da olup bitenler Sovyet, propagandasıyla gerçek arasındaki büyük uçurumu en iyi bir biçimde gösterdi.
416 syf.
10/10 puan verdi
Serenad
Bu kitap yazarın diğer okuduğum kitapları kadar güzel fakat içlerinden benim en favori kitabım bu oldu . Kitap Nazi Almanya'sı döneminde Türkiye'ye gelen bilimadamları ve aralarından prof.Maximilian Wagner ve yahudi asıllı genç kız Nadia ile olan etkileyici aşkını konu almaktadır. Türkiye'ye yıllar sonra aşkına veda etmek için gelen bilimadamı ve üniversitenin davet etmiş olduğu konuğu ağırlamakla görevlendirilen çalışkan anne Maya Duran, profesörün aşk hikayesi ile birlikte kendi ile ilgili üstü kapatılan gerçeklere ulaşır. Eser tarih ile iç içe ve ışık tutuyor. her şeyin bağlantılı ve akıcı olması olayda geçen karakterlerin gerçek olması ile gereksiz betimleme ve abartılardan uzak olarak yazılmış bir kitap.beğenerek okudum ve okumanızı tavsiye ediyorum
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · İnkılap Kitabevi · 2021135,9bin okunma
Ortadoğu'da Tuhaflıklar
1930'larda Nazi Almanya'sı Yahudi cemaatini güçlendirerek , Filistin'e gönderme politikası takip ederken, Britanya buna kısıtlama getirdi. Ne var ki Arap liderler, Yahudileri Filistin'den uzak tutan İngilizleri değil Almanları desteklediler. Yine bir başka tuhaflık, 1948'de İsrail kurulduğunda ABD buna soğuk yakalamıştı. BM'de çoğunluk sağlayan Rusya İsrail'in tanınmasını sağladı, Moskova Çekler üzerinden İsrail'e silah tedarik ediyordu. ABD ise İsrail'i tanımadı de facto ilan etti ve silah ambargosu koydu. Buna rağmen Araplar Rusları destekledi.
Resim