Düşün bir kere, bir sabah uyandın, dünya ters dönmüş, yaşam dengen altüst olmuş. Şehir aynı şehir, insanlar aynı insanlar, ama senin içindeki düzen bozulmuş. Kendini bir türlü bulamıyorsun, aynaya baktığında tanıyamıyorsun o yüzü.
Belki Nazım Hikmet olsan, bir kahvehanede oturur, derin bir nefes alır, hayata meydan okurcasına bir şiir patlatırdın. Ama sen değilsin Nazım, belki onun gibi kelimeleri süslemezsin ama içinde bir yerlere sıkışmış bir hikaye var, bir çığlık var.
Bir gün, işte tam o gün, elini cebine atıyorsun ve bir kuruş bile çıkmıyor. Cebinde sadece geçmişin hatıraları, geleceğin belirsizliği var.