Su başında durmuşuz
çınarla ben, bir de kedi.
Suda suretimiz çıkıyor
çınarla benim, bir de kedinin.
Suyun şavkı vuruyor bize
çınara, bana, bir de kediye.
Nâzim Hikmet
Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
Biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına,
Hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
Yahut da yine sabırsızlıkla bekleyeceğiz
En son ajans haberlerini.
Bir Türk gazetecisiyle konuşmasında Nazım Hikmet, « . . . ben sanayiin yarattığı içtimai hayattaki muayyen bir sınıfın şairiyim . . . O zümrenin dertlerini, acılarını, ihtiyaçlarını anlatırım.» demişti.
Ateş hattında rüzgâr taşıyan şiirlerle karşılıyor bizi şair Erol Çankaya. Her dizesinde kavganın, cehennem sıcağının yaşamakla örülmüş duvarlarında emekçiden yana, halktan yana şiirlerle.
Biraz Ahmed Arif, biraz Hasan Hüseyin havası var Çankaya'nın şiirlerinde. Ayrıca kitabın Nâzım Hikmet'le başlayıp Nâzım Hikmet'le bitmesi çok güzel bir detay olmuş.
"Kanın Göründüğü Yerden" isimli şiiri okurken, Ahmet Kaya'nın "Ağladıkça" şarkısının sözlerinde bu şiirden esintiler görmek değişik bir his veriyor. Sözgelimi "nasipsiz bir kıştan mı yoksa yağmurdan mı" ve "güvercinlere karışsa da öfkeli başım" dizelerini okurken direkt bu şarkı geliyor akla. Okurken "Ağladıkça"yı dinlemenin verdiği hazzın ise tarifi imkânsız.
Kısacası, "Cehennem Biziz" sıcak, atak ve duyarlı dizelerle dolu şiirlerden oluşan okunası bir şiir kitabı olarak her edebiyat âşığının okuması gereken bir eser diyebilirim.