Piyer Loti
<Tevekkül! Kısmet! Kafes, han, kervan şadırvan! Gümüş tepsilerde rakseten sultan! Mihrace, padişah, bin bir yaşında bir şah. Minarelerde sallanıyor sedef nalınlar,
Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim.
Reklam
Hoş geldin, kadınım benim, hoş geldin Yorulmuşundur, nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını, ne gül suyum, ne gümüş leğenim var. Susamışındır, buzlu şerbetim yok ki, ikram edeyim Acıkmışındır, sana beyaz keten örtülü sofralar kuramam memleket gibi esir ve yoksuldur odam. Hoş geldin, kadınım benim, hoş geldin! Ayağını bastın odama kırk yıllık beton çayır çimen şimdi. Güldün, güller açıldı penceremin demirlerinde. Ağladın, avuçlarıma döküldü inciler; gönlüm gibi zengin hürriyet gibi aydınlık oldu odam. Hoş geldin kadınım benim, hoş geldin.
Memleket mi, yıldızlar mı, gençliğim mi daha uzak? Kayınların arasında bir pencere, sarı, sıcak.
Yapı Kredi Yayınları
Şairler Akşamı
Var olsunlar. yine bu akşam Şereflendirdi şairler masamızı, Kurduk mehtaba karşı çilingir soframızı, Akşam yine akşam... Ve başta Ahmet Haşim bey, Yorgun gözlerinde melalü gam. Bir yanda Cahit Sıtkı, İlk sevgiliyi almış Beşiktaştan Sesleniyor Abbasa: - Haydi Abbas vakit tamam! Karşısında Velinin oğlu garip Orhan Veli, Yine tarifsiz kederler içinde besbelli. İstanbulu dinliyor, gözleri kapalı... Yanında birisi var; Nazım Hikmet olmalı. Şiirler söylüyor memleket üstüne, Sevda üstüne, hasret üstüne...
Memleket mi, yıldızlar mı, Gençliğim mi daha uzak? Kayınların arasında Bir pencere, sarı, sıcak.
Sayfa 76
Reklam
Fotoğraf 1962 yılında Paris'te çekildi. Nazım'ın ölümüne aylar kala... Nazım Hikmet, hastalığın ve memleket hasretinin etkisiyle oldukça bitkin. Fakat sevdalandığı Vera'sı ve dostları yanında olduğu için gözlerinin içi gülüyor. "Veda" şiirinde dostlarına şöyle sesleniyor şair: "Hoşça kalın dostlarım
D A V E T
Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket, bizim. Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benziyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu dâvet bizim.... Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim...
Memleket mi, yıldızlar mı, Gençliğim mi daha uzak?
Sayfa 76 - Yapı Kredi
Şark üstünde çıplak esirlerin aç geberdiği toprak! Şarklıdan başka herkesin orta malı olan memleket! Açlığın kıtlıktan öldüğü diyar! Ağzına kadar buğdayla dolu ambar! Avrupanın ambarı Asya! Amerikan dretnotlarının tel direklerine senin Çinlilerin uzun saçlarından sarı mumlar gibi asıyorlar kendilerini! Himalayanın en yüksek en dik en karlı tepesinde Britanya zabitleri cazbant çaldırıyorlar, kara tımaklı ayaklarını daldırıyorlar, Paryaların beyaz dişli ölülerini attığı Ganja! Anadolu baştan başa Armistrongun talim meydanı oldu!
Reklam
İki arkadaş tuttuk dağlara giden yolu. Öyle yükselmişiz ki sahilde İnebolu İnce sokaklarıyla ufaldıkça ufaldı, Minareler bir çizgi, camiler nokta kaldı. Evleri birbirine giren şehrin içinde, Ufuklar genişledi önümüzde git gide; Denizi kucaklayan iki açık kol oldu. Rüzgar esti, denizin suları yol yol oldu. Dökülmüştü yerlere yığınla kuru yaprak, Yaprakların üstünden sendeleyip kayarak Dağın son kayasının dibine varabildik. Bu tepede bu kaya mağrur bir baş gibi dik ! Çıkıp onun üstünden bakabilirsek eğer, Çocukken masallarda dinlediğimiz bir yer Güzel İçanadolu görünecekti bize. Onu nakşetmek için bir anda kalbimize, Son adımı atmadan gözümüzü kapadık. Gözümüzü açınca karşımızdaydı artık Sisli vadileriyle rüyalı Anadolu. Görüyorduk uzaktan dereye inen yolu: Sağ yanında bir çayır, solda çam ağaçları. O kadar yakındı ki dağların yamaçları Dereye düşen bahar bir daha çıkamamış Bu ne güzel memleket: Yüksek dağlarında kış, Yollarında sonbahar, deresinde ilkbahar, Altın güneşinde de yazın sıcaklığı var.
Davet
Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan Bu memleket bizim! Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak Ve ipek bir halıya benziyen toprak Bu cehennem, bu cennet bizim! Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın Yok edin insanın insana kulluğunu Bu dâvet bizim! Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür Ve bir orman gibi kardeşçesine Bu hasret bizim!
Sayfa 77 - Bilgi Yayınevi
Şairler Akşamı
Var olsunlar yine bu akşam Şereflendirdi şairler masamızı Kurduk mehtaba karşı çilingir soframızı Akşam yine akşam Ve başta Ahmet Haşim Bey Yorgun gözlerinde melâl ü gam Bir yanda Cahit Sıtkı İlk sevgiliyi almış Beşiktaş'tan Sesleniyor Abbas'a -Haydi Abbas vakit tamam Karşısında Veli'nin oğlu Garip Orhan Veli Yine tarifsiz kederler
Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket, bizim. Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benziyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu dâvet bizim.... Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim... Nazım Hikmet
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.