Tahir olmak da ayıp değil,
Zühre olmak da..
Hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
bütün iş,Tahirle Zühre olabilmekte,
yani yürekte..
Meselâ,bir barikatta dövüşerek
meselâ,kuzey kutbunu keşfe giderken,
meselâ denerken damarlarında bir serumu,
ölmek ayıp olur mu?
Tahir olmak da ayıp değil,Zühre olmak da..
Hattâ sevda yüzünden,ölmek de ayıp değil.
Seversin dünyayı doludizgin,
ama o bunun farkında değildir.
Ayrılmak istemezsin dünyadan,
ama o senden ayrılacak.
Yani sen elmayı seviyorsun diye,
elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahir'i Zühre sevmeseydi,artık
yahut hiç sevmeseydi,
Tahir ne kaybederdi Tahir'liğinden?
Tahir olmak da ayıp değil,Zühre olmak da..
Hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil..
"Paran varsa eğer
Bana bir fanile bir don al,
Tuttu bacağımın siyatik ağrısı."
Param var diyorum Nazım baba alayım ama sen yoksun. Sana dünyalar alayım desem nafile. Çaresizlik kokan şiirlerini bize bırakıp çekip gitmişsin işte.
"Ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında 10 kere döndü dünya" demişsin. Peki sen öldüğünden beri güneşin etrafında 55 kere dönmüş bu dünya bunu bilir misin? Bütün polisler fark etti artık Gülhane parkındaki en güzel ceviz ağacı olduğunu.
En güzel şeydir şimdi hatırlamak seni. Tarih 23 Eylül 1945 olmasa bile. Türk köylüsü hala kitap yerine topraktan öğreniyor her şeyi. Değişen hiçbir şey olmadı senden sonra.
Ve senin gibi öylesine ciddiye alıyorum ki yaşamayı,
yetmişimi görürsem eğer zeytin dikeceğim. Buralarda yetişmez ama olsun.
Haydarpaşa garında değilim.
Ne sene 1941'in baharı ne saat on beş.
Ama yine de merdivenlerin üstünde güneş yorgunluk ve telaş var.
Ama vakit yok Nazım Baba. Paris yansın yıkılsın artık kimin umurunda.
"Bir de kim bilir
sevdiğin kadın seni sevmez olur
ufak iş deme
yemyeşil bir dal kırılmış gibi gelir
içerdeki adama."