Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.12
299 syf.
9/10 puan verdi
Sürgünlüğün Bin Yüzü
Her kuşak kendi sürgünlüğünün tarihini yazmıştır. Her dilin varoluşunda böylesi bir tarihin izleri kaçınılmaz biçimde yer etmiştir. İnsanlığın yeryüzündeki ütopyası silinmediği sürece, sürgünlüğün sarkacı da dinmeyecektir.
"Sürgün hakkında düşünmek tuhaf bir biçimde davetkâr hatta kışkırtıcı bir şeydir de, sürgünü yaşamak korkunçtur.
"Kavranması mümkün olan, uğrunda ölmeye bile değen tek zorluk gerçektir."
Sevgi Soysal
Orhan Tüleylioğlu son kitabı Gerçeği Söylemek'de tüm dünyadan dönemine damga vurmuş insanların ışığında "gerçeğin" peşine düşüyor bu kez. Tarih boyunca yaşadıkları toplumlarda liderlik etmiş, önemli eserler vermiş insanların, gerçek uğruna, bildiklerini ve inandıklarını söylemek adına yaşadıkları ve kader birliği yaptıkları zorlukları, onların hayatlarından kesitlerle sunuyor okuyucuya.
Kitabın her bölümünde okuyucuyu tarihin başka bir döneminde, başka bir hayatla ve başka bir gerçekle buluşturan yazar, keyifli bir yolculuğa çıkarıyor. Bu yolculukta kimler mi eşlik edecek size?
Jean-Paul Sartre'dan, Deniz Gezmiş'e, Oğuz Atay'dan Haruki Murakami'ye, James Dean'den Nazım Hikmet'e, Server Tanilli'den Rıfat Ilgaz'a, Newton'dan Feruğ Ferruhzad'a kadar pek çok tanıdık isimle karşılaşacaksınız.
Gerçeği Söylemek benim yazardan okuduğum ikinci kitap oldu. Bu kitabı da ilki gibi çok keyif alarak okudum.
Gerçek uğruna can verenler, hapislerde yatanlar, sürgün hayatı yaşayanlar ama yine de gerçeklerden vazgeçmeyenlerdir tarihi yazanlar.
"Gerçeği söylemek devrimciliktir."
Okuyucusunun bol olması dileğiyle, keyifli okumalar olsun.
112 syf.
·
Puan vermedi
BENDENİZ, KARTAL, MAZHAR LÜTFİ, MÜMTAZ: MAVİ GÖZLÜ DEV
Öncelikle herkeslere merhaba. Uzun zaman sonra tekrardan inceleme yazmak müthiş bir şey. Yazmaya açmışım meğer. Neyse bu incelemeyi bana yazdıracak olan en önemli sebebime gelelim: Öğretmenim. Kitap, edebiyat, sanat, müzik, felsefe, din ve daha neler neler konuşurdum onunla. Dergi rica etmiştim bir keresinde ödünç vermeyi kabul etmişti :) ama
158 syf.
·
Puan vermedi
Kalkın Nazım'a Gidelim
"Kurtuluş Savaşı Destanı'nda "Onlardan Bazıları" bölümünde, manganın yedinci eri dediği bir Mehmet oğlu Osman vardır. Çanakkale' de, İnönü'de, Sakarya'da artık nice kez yaralanan Osman. "Ve gözünü kırpmadan/daha bir hayli yara alabilir/ve dimdik ayakta kalabilir" dediği Osman.
İşte o Osman'ımızdır bizim Nazım.
Dimdik
Güne, güneşe, aya,
Gün yüzüne, gökyüzüne, hasret şairimiz
Nasıl da güzel değinmiş toplumun kabuk bağlayan yaralarına.
Toplumcu şairimiz yazmaya başladığında moda olan başka akımlar mevcuttu fakat
Moda olmak mı?
Toplumu yansıtmak mı?
Üstün olmak mı üstün gözleri üzerine çekmek mi?
Modaya ayak uydurmak kolaydı şairimiz için. Ama toplumun sesi
Nazım'ın Aynası
Yoksullukla, hapislikle, sürgünle, işsizlikle geçen koskoca 40. yıl.
Toplumcu 40 kuşağının ''fedailer mangası'nın'' neferidir o sırtında umut yüküyle ( Altıncan Saday)
Zorba ve alkolik bir baba ile yetişmiştir A.kadir. Beş yaşında mahalle mektebine gitmiştir. Zorba nemrut bir İmamın elinde eğitim görmüştür, o zamandan baskı ve zorbalığa karşı
