Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
V.F.: Oyunculara sert davranıp bağırdığınız oldu mu? Alfred Hitchcock: Hiç bağırmam. İnsanlar beni yönetirken hiç görmediklerinden bahsederler. Çünkü her şeyi önceden kostüm odasında konuşurum. Kamera önüne geçtiklerinde yanlarına gidip de bir yönetmen gibi davranmanın anlamı yok. Kime faydası var ki bunun? Böyle bir yönetmene hiç rastlamadım. Asla. Sadece bir kez. 1938’de Paramount Pictures’da gezinirken oyuncularını hoparlörle yöneten bir yönetmene rastlamıştım ve kendi kendime, “Aman Tanrım, nasıl bir çalışma şekli bu... Ben böyle yapamam” dedim.
Sayfa 246Kitabı okudu
Alfred Hitchcock: Trendeki Yabancılar’da bir daha yapmayacağım bir şeyi yaptım. Atlıkarıncayı kapatmak için onun altında dolaşan yaşlı bir adam vardı. Atlıkarınca gerçekti ve eğer adamın kafası iki santimetre yukarı olsaydı ben kasıtsız adam öldürmeden hapishanedeydim. Aklıma geldiğinde bile ter basıyor. “ALFRED HITCHCOCK CİNAYETLE SUÇLANIYOR “
Sayfa 238Kitabı okudu
Reklam
Film çekmeyi eğlenceli kılan en önemli ânlarınızı hangi filminizde yaşadığınızı düşünüyorsunuz? Arka Pencere bunu yaşadığım en önemli filmimdi diyebilirim. Kız katilin odasındadır ve yan pencerede de katili görürüz. Katil koridordan geçerek kızın bulunduğu odaya gelir. Bu seyiriciyi sıkılmaktan kurtarıyor. Daha önceden edinilen bilgilere dayanan bir duygusal gerilim söz konusu. Sapık’taki duygusal gerilimse evin etrafından bıçaklı bir kadının olduğunu bilmemizdi. Bu eve giren birine belki saldırılabilinirdi. Tabii bu sadece bir evham ama ilk cinayet olmasaydı bu hissi yakalayamazdınız.
Sayfa 204Kitabı okudu
Hiçbir katil kendini ele vermez. Filmlerdeki katillerin sıklıkla çekici olmayan tipler olarak gösterildiğini fark etmişsinizdir. Bunun her zaman çok ciddi bir hata olduğunu söylemişimdir. Çekiciliği olmayan bir katil nasıl kurbanının yanına yaklaşabilir ki?
Sayfa 204Kitabı okudu
Seyircilerin birtakım açıklamalara ihtiyaçları oldukları kanısında mısınız? Kesinlikle. Her zaman dediğim gibi, bir filmin yapısını kurarken ilk yarıda belli boşluklar bırakılmalı ki film bitmeden önce o boşlukları kapatın. ‘Mantılı’ olmak için o kadar da planlı olmanıza gerek yok. Mantıklı olmak çok sıkıcıdır; o açık olan boşluğu beklenen ânda kapatır.
Sayfa 194Kitabı okudu
Hitchcock’un film çekme teorisi basit: Konuyu önemsemiyorum, oyunculuğu önemsemiyorum; fakat filmi ‘film’ yapan unsurları umursuyorum... İzleyiciye çığlık attıran bütün teknik kullanımları önemsiyorum.” Suçla özdeşim kurması konusundaysa, “Genellikle cinayet mahalinde en ilginç sonucun amatörlerden çıktığını düşünüyorum. İşini groteks bir anlayışla mayalayıp serinkanlılıkla ve zevke yapan insanlar var. Aydın insanların yarattığı nazik, iyi bir kargaşa hâli hâkim ve ben bunu seviyorum,” diyor.
Sayfa 191Kitabı okudu
Reklam
“Ses kullanmamızın daha iyi olacağını düşündüğümüzde çoktan çekimlere koyulmuştuk. Birden başrolü oynayan kadın oyuncunun kırık bir aksanla konuştuğunu fark ettim. O günlerde dublaj hakkında hiçbir şey bilmiyorduk. Dolayısıyla bu büyük bir problem oldu. Sonunda bir çözüm buldum: Anny Ondra konuşur gibi yaparken onun yerine kenara yerleştirdiğim kız konuşacaktı.”
Sayfa 189Kitabı okudu
“Sessiz sinemadaki tek hata, ağızların açılması fakat bir şey duymamamızdı,” diyor. “Sesli filmlerin problemiyse çoğunun sadece konuşan insan görüntülerinden meydana gelmesi. Şanzelize Bulvarı üzerindeki sinemalarda birçok Fransızca altyazılı film izledim ve seyircilerin neler çektiklerini düşündüm. Bütün akşamlarını okuyarak geçiriyorlar.” “Her zaman, kelimelerle anlatabileceğim gibi görüntülerle de anlayabileceğime inandım. İşte Almanlardan öğrendiğim bu.
Sayfa 188Kitabı okudu
Hiç daha önce kullandığınız bir yöntemi tekrar kullandığınız oldu mu? Bir örnek verebilir misiniz? Rebecca’da Joan Fontaine’in patronu sigarasını krem kutusunun içinde söndürüyor. Kelepçeli Âşık’taysa Jessie Royce Landis yumurtada. Tekrarın farkındayım. İkinci örnek yumurtaya karşı olan mutlak nefretimi gösteriyor.
Sayfa 171Kitabı okudu
Tekrar yazmaya başladım ama tahmin edeceğiniz gibi her şeyi ben yapamam. Karakter yazmanın dışında diyalog yazmak başlı başına bir iştir. Ben zaten işin görsel kısmıyla yeterince meşgulüm. Daha önce de belirttiğim gibi yazarla bire bir çalışıyorum. Yazdığımız ilk tretman yüz sayfayı bulabiliyor.
Sayfa 169Kitabı okudu
Reklam
Kiracının merdivenlerden aşağı inerken trabzana tutunan elini çekme fikri nereden aklınıza geldi? Bütün bu tarz incelikler sesin yerini tutuyor. Bu planla, aşağıdaki kadının o ânda büyük ihtimalle merdiven gıcırtısını duyduğunu belli etmek istedim. Böylesi planları Yabancı Muhabir ve o çok meşhur Ölüm Korkusu’nda sıkça tekrarlıyorsunuz. Merdivenler çok fotojenik.
Sayfa 167Kitabı okudu
Sıradan seyirci açısından dramatik etki başka nerede? Unutmamalısınız ki, Bisiklet Hırsızları İtalyan seyircisinin ilgisini çekmeyi başaramamıştı. Bu filmi örnek vermeniz komik oldu. Bisiklet Hırsızları’nın çekildiği dönemde Kaliforniya’nın kuzeyinde bir evimiz vardı ve yanımızda bir kelime bile İngilizce konuşamayan İtalyan bir anne ve kız çalışıyordu. Bir gün eşim ve ben ikisini San Francisco’ya götürdük. Eşim kıza bir şeyler almak istiyordu. Ben de Bayan Chiesa’yla tek başıma kalınca onu sinemaya, Bisiklet Hırsızları’nı seyretmeye götürdüm. Bir İtalyan filmi olduğundan ilgisini çeker diye düşünmüştüm. Salonda sadece yirmi kişi vardı. Film boyunca sadece bir kere, baba oğlunu tokatlayınca iç çekti. Film bitip dışarı çıktığımızda filmi beğenip beğenmediğini sordum. “Güzel, ama neden bir bisiklet ödünç almadı ki? dedi. Tabii bendeki her şeyi yıktı. Ben de, “Bayan Chiesa, nasıl filmlerden hoşlanırsınız?” diye sordum. “Ahh, Betty Grable müziklerini severim,” diye cevap verdi.
Sayfa 160Kitabı okudu
Ölüm Korkusu’nda Kim Novak’la başka problemler de yaşadınız değil mi? Evet, Kim’in kafası kendi fikirleriyle dolu olduğundan ondan istediğimi almam çok zordu. Fakat sonuçtan memnun olduğum sürece... Rol aslında Lekeli Adam’da çalıştığım Vera Miles’ındı. Kostümleri hazırlanmış, değişik saç renkleri denenmiş ve birinde karar kılınmıştı. Çekimlere hazırdık; ancak Vera ele geçirdiği hayatının fırsatının tadını çıkarmak yerine hamile kaldı! Bu filmle bir star olacaktı ama o, Tarzan’ı oynayan kocası Gordon Scott’a karşı koyamadı.
Sayfa 146Kitabı okudu
Ben çektiğim filmleri hiçbir zaman kendim için çekmedim. O kadar kibirli ve bencil değilim. Eğer kendim için film çekmiş olsaydım seyrettikleriniz kesinlikle daha farklı olurdu. Daha dramatik ve daha gerçekçi olurlardı. Büyük ihtimalle de mizah içermezdiler. Gerilimle özellikle ilgilenmemin sebebiyse tamamen ticari. Seyirci kitlesi belirli bir tarzda hikâye beklentisi içinde ve ben onları hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum.
Sayfa 141Kitabı okudu
Chaplin’le oturduğum bir akşamı hatırlıyorum. Ona da bu hayali casttan bahsettim. Yüzü bembeyaz kesildi ve akşamın ilerleyen saatlerine kadar o da birkaç tane bulmaya çalıştı; fakat bulamadı.
Sayfa 101Kitabı okudu
24 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.