Keşke anıları da parfüm gibi şişeleyebilen bir şey icat edebilselerdi. Hem kaybolmaz hem de bayatlamazlardı. Ne zaman istersem, şişenin kapağını açıp anıları baştan yaşayabilirdim o zaman.
Hitchcock’un film çekme teorisi basit: Konuyu önemsemiyorum, oyunculuğu önemsemiyorum; fakat filmi ‘film’ yapan unsurları umursuyorum... İzleyiciye çığlık attıran bütün teknik kullanımları önemsiyorum.” Suçla özdeşim kurması konusundaysa, “Genellikle cinayet mahalinde en ilginç sonucun amatörlerden çıktığını düşünüyorum. İşini groteks bir anlayışla mayalayıp serinkanlılıkla ve zevke yapan insanlar var. Aydın insanların yarattığı nazik, iyi bir kargaşa hâli hâkim ve ben bunu seviyorum,” diyor.
Sayfa 191Kitabı okudu
Reklam
208 syf.
·
Puan vermedi
Haneke sineması severlerin mutlaka okuması gereken bir söyleşi derlemesi . Filmlerini takip etmekle birlikte hayatına ve kişiliğine dair bilgim yoktu. Çalışkan, işi konusunda titiz ve herkesin hayranlık duyduğu bazı filmlerini bile samimiyetle eleştirebilen, şu kısmı başarısızdı diyebilen, harika bir insanı tanımış oldum. "Eğer canınız yanmadıysa sanatla ilgilenemezsiniz. O zaman çimlere uzanıp keyfimize bakmamız lazım. Üreten biri, bir şeyleri telafi etmek amacıyla bunu yapar. Bu bir sıradanlıktır. İdeal toplumun sanata ihtiyacı olmazdı. Hepimiz mutlu olsaydık sanat yok olabilirdi. Müzik dinlemek, kitap okumak, bir resme, bir heykele bakmak ve bunların, kaosa kendi acımasızlıklarından bir şeyler dayattıklarını görmek mutlu edici."
Yakın Plan Haneke
Yakın Plan HanekeThomas Assheuer · Agora Kitaplığı · 201337 okunma
“Neden sinemaya gidip başkalarının filmlerini seyretmiyorsun? diye sordum. “Birçok sebepten... Öncelikle benim kendi yöntemlerim var. Ne zaman başka birinin filmini seyretsem kendi yöntemimin yerine onun yöntemini denemek gibi bir yanılsamaya düşebileceğimi düşünüyorum. Onların çok mantıklı görünüyor; ancak uyguladığımda başarısız oluyorum. Belki iyi yöntemler ama bana göre değiller. İkinci sebep ise farkında olmadan onların fikirlerini kopyalama ihtimalim. Bir fikir, bir ışık efekti, diğer bazı yönetmenlerin bir şeyi yapma konusundaki yöntemlerinin beni cezbetme ihtimali ve bunları benim şuursuzca bir sonraki filmimde kullanabilme ihtimalim. Bunlar benim filmimde çok saçma dururlar, çünkü benim özelliklerim değiller. Bunu başka insanların filmlerine bırakıyorum.
Ölüm Korkusu’nda Kim Novak’la başka problemler de yaşadınız değil mi? Evet, Kim’in kafası kendi fikirleriyle dolu olduğundan ondan istediğimi almam çok zordu. Fakat sonuçtan memnun olduğum sürece... Rol aslında Lekeli Adam’da çalıştığım Vera Miles’ındı. Kostümleri hazırlanmış, değişik saç renkleri denenmiş ve birinde karar kılınmıştı. Çekimlere hazırdık; ancak Vera ele geçirdiği hayatının fırsatının tadını çıkarmak yerine hamile kaldı! Bu filmle bir star olacaktı ama o, Tarzan’ı oynayan kocası Gordon Scott’a karşı koyamadı.
Sayfa 146Kitabı okudu
Hiçbir katil kendini ele vermez. Filmlerdeki katillerin sıklıkla çekici olmayan tipler olarak gösterildiğini fark etmişsinizdir. Bunun her zaman çok ciddi bir hata olduğunu söylemişimdir. Çekiciliği olmayan bir katil nasıl kurbanının yanına yaklaşabilir ki?
Sayfa 204Kitabı okudu
Reklam
Bir film için yıllar önce kafamda hayali bir cast oluşturmuştum. Bütün isimler teknik terimlerden oluşuyordu. Bunu hiç duydunuz mu? Başrol oynayan kadının adı Dolly Plan’dı. Başrol erkeğinse Ward Robe (Kostüm). Kötü adam Mike Shadow (Mikrofon Gölge), Alman casus Herr Dresser (Bay Giydiren), kadın karakter Mae Kopp, kameraman Otto Fokus, küçük bayan oyuncumuz Faye Doubt (Faye Şüphe), balerinimiz Pan Over. Yönetmenin adı Manny Takes (Birçok Tekrar), kurgucumuzun adı Edi Tör. Sanat yönetmenimizin adı Sanat Yönetmeni, ışık şefimizin adı da Xavier Ares,dı (Xavier Ark).
Sayfa 100Kitabı okudu
Gizli Teşkilat’ta Grant, Eva Marie Saint’in ölümünü ister gibi görünüyor: Uygun bir eş adayı ya da bir sevgili gibi görünmesindense, bir düşman ya da tehlikede olan bir kadın gibi olması onu daha mutlu eder. Neydi şu eski Oscar Wilde mısrası? “Oysa herkes öldürür sevdiğini...” Bu bence en doğal şey; gerçekten. Bunu biraz sapkınca bulmuyor musunuz? Neticede her şey bir açıdan sapkınca, öyle değil mi?
Hiç daha önce kullandığınız bir yöntemi tekrar kullandığınız oldu mu? Bir örnek verebilir misiniz? Rebecca’da Joan Fontaine’in patronu sigarasını krem kutusunun içinde söndürüyor. Kelepçeli Âşık’taysa Jessie Royce Landis yumurtada. Tekrarın farkındayım. İkinci örnek yumurtaya karşı olan mutlak nefretimi gösteriyor.
Sayfa 171Kitabı okudu
304 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
Alfred Hitchcock'un anlatıldığından çok farklı olduğunu anlamamızı sağlayan, Hitchcock'un röportajlarından oluşan bir kitap. Sinemaya katkıları, kendi filmlerini yapım aşamaları, oyuncularla ilişkileri, çalışma disiplini, aile hayatı ve birçok konu hakkındaki düşünceleri var. Kitabı okurken filmlerini de izlemek filmlerine farklı açılardan bakmanıza ve daha önce dikkatinizi çekmeyen ayrıntıları yakalamanıza yardımcı oluyor. Sinema ile ilgilenen, Hitchcock filmlerini sevenler ve sinema severlerin okumasını tavsiye ediyorum. Hitchcock'un zekâsına ve hayal gücüne hayran kalmamak mümkün değil.
Alfred Hitchcock
Alfred HitchcockKolektif · Agora Kitaplığı · 201414 okunma
Reklam
Sıradan seyirci açısından dramatik etki başka nerede? Unutmamalısınız ki, Bisiklet Hırsızları İtalyan seyircisinin ilgisini çekmeyi başaramamıştı. Bu filmi örnek vermeniz komik oldu. Bisiklet Hırsızları’nın çekildiği dönemde Kaliforniya’nın kuzeyinde bir evimiz vardı ve yanımızda bir kelime bile İngilizce konuşamayan İtalyan bir anne ve kız çalışıyordu. Bir gün eşim ve ben ikisini San Francisco’ya götürdük. Eşim kıza bir şeyler almak istiyordu. Ben de Bayan Chiesa’yla tek başıma kalınca onu sinemaya, Bisiklet Hırsızları’nı seyretmeye götürdüm. Bir İtalyan filmi olduğundan ilgisini çeker diye düşünmüştüm. Salonda sadece yirmi kişi vardı. Film boyunca sadece bir kere, baba oğlunu tokatlayınca iç çekti. Film bitip dışarı çıktığımızda filmi beğenip beğenmediğini sordum. “Güzel, ama neden bir bisiklet ödünç almadı ki? dedi. Tabii bendeki her şeyi yıktı. Ben de, “Bayan Chiesa, nasıl filmlerden hoşlanırsınız?” diye sordum. “Ahh, Betty Grable müziklerini severim,” diye cevap verdi.
Sayfa 160Kitabı okudu
Alfred Hitchcock: Trendeki Yabancılar’da bir daha yapmayacağım bir şeyi yaptım. Atlıkarıncayı kapatmak için onun altında dolaşan yaşlı bir adam vardı. Atlıkarınca gerçekti ve eğer adamın kafası iki santimetre yukarı olsaydı ben kasıtsız adam öldürmeden hapishanedeydim. Aklıma geldiğinde bile ter basıyor. “ALFRED HITCHCOCK CİNAYETLE SUÇLANIYOR “
Sayfa 238Kitabı okudu
Film çekmeyi eğlenceli kılan en önemli ânlarınızı hangi filminizde yaşadığınızı düşünüyorsunuz? Arka Pencere bunu yaşadığım en önemli filmimdi diyebilirim. Kız katilin odasındadır ve yan pencerede de katili görürüz. Katil koridordan geçerek kızın bulunduğu odaya gelir. Bu seyiriciyi sıkılmaktan kurtarıyor. Daha önceden edinilen bilgilere dayanan bir duygusal gerilim söz konusu. Sapık’taki duygusal gerilimse evin etrafından bıçaklı bir kadının olduğunu bilmemizdi. Bu eve giren birine belki saldırılabilinirdi. Tabii bu sadece bir evham ama ilk cinayet olmasaydı bu hissi yakalayamazdınız.
Sayfa 204Kitabı okudu
27 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.