Artık farklı duyulara sahip, farklı şeylere duyarlı ve daha güçlü bir bilince sahip başka bir insan olduğumu iddia etmeye cüretim yok. Ama ben yalnızca daha mutlu biri olduğumu biliyorum, çünkü o hissiz hayatım için yeni bir anlan buldum, bu öyle bir anlam ki, yaşam sözcüğünün kendisinden başka bunu açıklayacak bir söz bulamıyorum. O günden beri
Sayfa 109
"Eskiden vücuttaki uzuvlardan pek çoğunun adını söylemek ayıpmış: Meme, karın, kalça, bacak, baldır, ayak gibi sözlerden birini ağza almadan evvel, bir "affedersiniz" deyip sesi alçaltmak lazımmış. Şimdi bacağını göstermek ve beğendirmek bile ayıp değil. Senin ipek çorabın içinde bir ruh varsa bunu benim avucum anlar. Onunla başka türlü bir temas ve muhabere vasıtası bilmiyorum. Belki diz kapağının da bir ruhu var. Ruh, ruh... Yürürken belin bir kıvrılışı... Oradan bir seyyale geçiyor şüphesiz... Fakat o bende aynı cinsten bir seyyale arıyor. Sen boyadığın ve süslediğin vücudunla ~bende hangi duyguya hitap ediyorsan ondan cevap alıyorsun.~ İskarpinin açık penceresi önünde oturan ve seyredilmekten hoşlanan topuğun benden merhamet mi istiyor? Kainatın sırlarına ait düşünceler mi istiyor? Milli heyecan mı istiyor? Ruh, ruh... Ne istiyor bu dekolte ayak benden? Bugün sokaklarda diz kapağına kadar açılan kadın bacakları hangi budalada Aristo'nun mantığına, Eflatun'un idelerine, Leibniz'in monadına dair fikirler uyandırır? Göğsünüzde zıp zıp sıçrattığınız yuvarlaklar Bach'ın Ave Maria'sını mı söylüyor, Süleyman Dede'nin mevlidini mi?"
Reklam
— Dostum, diye fısıldadı bana, zaman geçiyor ve hiç de lehime işlemiyor... Vicdanımda azaba yer yok, bu tür çekingenliklerden muafım, çok şükür!.. Bu dünyada zaten suçtan geçilmiyor... Saymakla bitmeyeceğini herkes anladı... Sorun devirdiğimiz çamlarda... Ve sanırım ben de onlardan bir tanesini devirdim... Hem de telafisi olmaz bir biçimde... —
Çünkü her ne olursa olsun, hayat bir şekilde, bir yerlerden devam ediyor; sen kayıp, o ayıp etmiş olsa da..
Ben aşık oldum, biliyorum insanların kınayışlarını. Hiçbir din yasaklamamış aşkı, hiçbir bilge yahut öğreti de. Ama biz kendimize yasaklamışız nedense. Hristiyanlık tarihi aşkın yüz karası ile çalkalandı asırlarca, aşık oldu diye engizisyonlarda yargıladı insanları, içlerindeki şeytandan arındırmak için ruhlarını yaktı. Müslümanlar da ayıp saydılar aşkı ve hala ayıplıyorlar aşıkları. Onlar için varsa yoksa mecazi aşk. İki kalbin, haydi diyelim ki iki bedenin birbirini sevmesinde ne kötülük olabilir sence?
Sayfa 133 - Kapı YayınlarıKitabı okuyor
Bu memlekette kızlar için ayıp olmayan ne var acaba?
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.