Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir gün bir taşralıyla konuşurken, yere ve göğe hükmeden bir Tanrı'nın, bir Evren Bilinci'nin gerçekten var olabileceğini ancak sırf bu nedenle her insan ruhunun geleneksel ve somut anlamda ölümsüz bir ruha sahip olmayacağı hipotezini ileri sürdüm. Bana cevap verdi: "Öyleyse, Tanrı ne için var?" İnsan olan Kant ile insan olan James de bilinçlerinin en tenha yerinde böyle cevap veriyorlardı. Ancak, profesör olarak hareket ettikleri zaman, bu denli mantıksız bir tutumu akla uygun bir şekilde ispat etmeleri gerekliydi. Amacım, pek tabii, bu tutumun akılsızca olduğunu söylemek değil. Hegel, "Her akli olan gerçektir, her gerçek olan aklidir" aforizmasını ünlendirdi; ancak Hegel tarafından ikna edilmeyenler olarak büyük bir çoğunluğu oluşturuyor ve gerçeğin, gerçekten gerçeğin, mantık dışı olduğuna ve mantığın akıl dışılıklar üzerine kurulduğuna inanmaya devam ediyoruz. Büyük ta- nımlama ustası olan Hegel, top silahı üretmek için, bir delik açıp üzerlerini demirle kaplamak gerektiğini söyleyen o çavuş gibi, evreni izahlarla yeniden inşa etmeye çalıştı.
Sayfa 11 - Ketebe, Çev:Beyza FıratKitabı okudu
hüzzam
... sevenler el koyar sevdiğine kısaca yok olmaktır sevdanda kendini kaybetmek sevdiğinde bulmaktır ne o gerçektir ne sen aşk büyük bir avunmaktır ne kadar görkemliyse o kadar hüsrana uğratır en iyisi bu belâya belki hiç tutulmamaktır o ağır yalnızlardır ki bu sayede kurtuldular
Reklam
Tao ne iyi ne kötüdür. Çünkü Tao gerçektir. Var olan sadece Tao'dur, geri kalan her şeyin ömrü müstakil bir varlığı olmayan ve bu sebepten ötürü hep aldatıp yanıltan asılsız karşıtların ve bağıntıların hayatıdır. O zaman her şeyden evvel ne iyi olmayı arzu et, ne de kendine kötü de. Eylemsiz. çekişmesiz, çabasız, zorlamasız olmalı, kendiliğinden harekete geçmelisin. Kötü değil, iyi değil; küçük değil, büyük değil, alçak değil, yüksek de değil. Ancak o zaman hakiki anlamda var olursun, yani olağan anlamda var olmadığında.
Sayfa 51
Çürümüş Bizans, Türk’ün canlı ruhunu bozdu, yumuşattı, nasıl derler, pelteleştirdi. Gerçek budur bence... Bu ne kadar gerçekse Türkler’in çekildikleri Anadolu’da, kendilerinin gerçek fikirlerini tanımamış bir dünyaya karşı çıkacakları, el ele, gönül gönüle verip direnecekleri de o kadar gerçektir. Uzun yıllar Anadolu insanlarının arasında yaşadım. Cevherinizi inceledim. Dayanışma geleneğiniz var. Zümreler arasındaki uçurumları er geç kapatacaksınız. Türkler sık sık, kolayca yer değiştiriyorlar. Tarihte bu böyle... Yeni yerlerine rahatça yerleşiyorlar. Orasını savunmaya hazırlanıyorlar. Ben bunu, özellikle Rumeli göçmenleriniz için söylüyorum. Sizin bir başka özelliğiniz de, karanlıktan çıkıp başınıza geçenlerin kimliğini aramamanız, onları hemen hemen hiç yadırgamamanızdır. Çok önemli bir milli özelliktir bu, pek büyük bir güçtür.
Her insanın bir diğeri için engin bir muamma oluşu, üzerine kafa yorulması gereken şaşırtıcı bir gerçektir. Gece vakti büyük bir şehre girdiğimde karanlıkta kümelenmiş bütün o evlerin her birinin içlerinde kendi sırlarını barındırdıklarını düşünürüm, her bir evin her bir odasında ayrı bir sır vardır ve bunların içlerinde çarpan her bir yürek de hemen yanı başındaki yüreğin bile bilmediği ayrı bir sır taşır içinde! En berbat şeyler, hatta ölüm bile böyledir. Sevdiğim şu kitabın sayfalarını daha fazla çeviremem artık, boş yere bir gün hepsini okumuş olmayı umarım. Bir zamanlar, üzerinde ışık parladıkça dibe çökmüş hazinenin ve diğer batıkların göründüğü suyun dipsiz derinliklerine bakamam artık. Tek bir hareketle kitabın sonsuza dek kapanmasına karar verilmişti çünkü, oysa yalnızca bir sayfasını okumuştum daha. Sonra ışıklar yüzeyde oynaşıp dururken, suyun sonsuza dek donmasına karar verildi ve ben ne yapacağımı bilemez halde öylece durdum kıyıda. Arkadaşım öldü, komşum öldü, sevgilim, ruhumun cananı öldü; sırlar aynı sarsılmazlıkla sürüp gitti ve ben kendi sırrımı hayatımın sonuna kadar kalbimde taşıdım. Bu şehrin içinden geçtiğim mezarlıklarından herhangi birinde, onlara kıyasla benden, bana kıyasla da onlardan daha gizemli biri var mıdır acaba?
Sayfa 23
160 syf.
10/10 puan verdi
Yaşadığımız coğrafyada kadın olmak nasıl bir kaderdir ki insan olmaktan önce acıyı, tecavüzü, cinayeti, istismarı, yarım kalmışlığı,  erken büyümeyi, çabuk yaşlanmayı, susmayı ve hiçliği çağrıştırmaktadır. Kocanıza itiraz etmeden itaat ettiğiniz,çocuk doğurduğunuz,  fikrinizi belirtemediğiniz ve hayal etmediğiniz sürece var olmanıza izin veren
Göğ Gözlü
Göğ GözlüM. Sude · Düş Kurguları Yayınevi · 20233 okunma
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.