224 syf.
10/10 puan verdi
Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım.
Her gönle nasip olmayan bir incelik ve hassasiyetle "Yağmur" adıyla taşıyor satırlara, Peygamberi; Yağmur'un ölü tabiatı yeniden dirilttiği gibi Muhammed'in (sav) de ölü kalpleri dirilteceği umudunu taşıyor dizelerinde...
Yağmur
Yağmur
'u yazmaya bir yolculuk sırasında başlıyordu
Nurullah Genç
Nurullah Genç
ve yıllar sonra şu sözlerle dile getiriyordu hâlini:
Yağmur
YağmurNurullah Genç · Timaş Yayınları · 20192,374 okunma
224 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Yalan Bu Dünya, Yalan...
Necip Fazıl'a neden Üstad denildiğini herhangi bir eserini okumakla bile anlayabiliriz. Kaleminin gücünü yazdığı iki satır cümle ile bile anlayabiliriz. Duruşunu, davası yolunda duruşunu yalnız eserden değil hayatından da anlayabiliriz. . Onu bir parça daha tanımak için yeni başlayan "Kalanlar" programının Necip Fazıl konulu videosunun
Aynadaki Yalan
Aynadaki YalanNecip Fazıl Kısakürek · Büyük Doğu Yayınları · 20175bin okunma
Reklam
160 syf.
10/10 puan verdi
Divân-ı Lügat'it-Türk, gerek Türk tarihi ve edebiyatı açısından gerekse Türk kültürü açısından önemli bir hazine niteliği taşır. Türkçemizin ilk sözlüğü, dilbilgisi kitabı, ansiklopedi ve şiir antolojisi özellikleri taşır. Divân-ı Lügat’it-Türk, ‘’Türk Dilleri Sözlüğü’’ anlamına gelmekte olup 11. yüzyılda Kaşgarlı Mahmud tarafından kaleme
Divanü Lügat-it-Türk'e Göre Türk Ahlakı
Divanü Lügat-it-Türk'e Göre Türk AhlakıOğuzhan Başaran · Alka Yayınevi · 019 okunma
80 syf.
9/10 puan verdi
·
10 saatte okudu
Hâl-i Pür Melâl'imiz!..
"Sakın çok aldatıcı (şeytan), Allah hakkında sizi aldatmasın." Fâtır | 35
İmam Gazali
İmam Gazali
'nin bugüne kadar yayımlanmamış bir eseri olan
Kendini Aldatan İnsan
Kendini Aldatan İnsan
kitabı, bizlerin bir nevi kendimizi nasıl kandırdığımızı anlatır. Kitapta anlatılan kendini aldatan insan hâllerini kategorize ederek, daha anlaşılır kılmış bizlere
İmam Gazali
İmam Gazali
. Bunlar; 1.
Kendini Aldatan İnsan
Kendini Aldatan İnsanİmam Gazali · Ketebe Yayınevi · 2022326 okunma
Biraz Uzun Ama Kesinlikle Okuyun.
Zamanında bir hocama telefon açtığımda, 'Selamun aleyküm, nasılsınız hocam?' demiştim. - Evlâdım, darılmazsan sana bir hususu belirtmek istiyorum. - Estağfirullah hocam, buyurun. - İstanbul kültür ve âdabında küçük büyüğe değil; büyük küçüğe hâl hatrını sorar, demişti. Eski bir İstanbul beyfendisi olan hocam daha sonra İstanbululların altta arz
İslâm İnancının Özellikleri
1) İslam akidesi her türlü noksan sıfatlardan münezzeh olan yüce Allah'a iman etmeye çağırır: ️Ey Resulüm, “Allah’ın nasıl bir varlık olduğunu bize açıkla” diyenlere) De ki: “O Allah, birdir. (Eşi, dengi, benzeri, şeriki, yardım edicisi, ihtiyaç hissettiği, öncesi, ölmesi, acizliği, eksikliği, bilgi yetersizliği ve beceriksizliği asla
Reklam
168 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Hay b. Yakzan
"Hay b. Yakzan'ın bizdeki etkilerinden söz etmek mümkün değil. Çünkü biz ne İbn Tufeyl'i, ne de eserini tanıyoruz." Hay b. Yakzan, utanmamız gereken bir konu ile başlamak istiyorum. Bu nadide eser, batıda 14. yüzyıldan başlayarak Avrupa dillerine çevrildi. Biz de ise 1923 yılında çevirisi yapıldı, bakın sadece çevirisi
Hay bin Yakzan
Hay bin Yakzanİbn-i Sina · Yapı Kredi Yayınları · 20214,640 okunma
Güçlü tutkularımız var...
"Yedi canlı derler ya öyle... Güçlü tutkularımız var. Bir şeyi sevdik mi, ona kapılandık mı tamam. Bir zamanlar İslâm'a bir sarılmışız ki görenler dillerini ısırmışlar. O ne sadakat, o ne ısrar öyle. O ne hassasiyet. Çocuklarımıza Muhammed adını koymaya ar etmişiz, Mehmet diye çevirmişiz. Suudi Arabistan topraklarında, Hazreti Peygamber nerede bir iki dakika konaklamışsa oraya bir işaret koydurmuşuz, bütün ünlü savaşların, ahidlerin, konaklamaların, olayların geçtiği mahalleri, camilerle, mescidlerle, binbir sütunla işaretlemişiz. Öyle incelik ve hassasiyet göstermişiz ki görenler şaşırmış işitenler hayran olmuş. Ama tutkumuz, inadımız, ısrarımız sadece dinde, cihatta kalmamış, biri bize kötüyü sevdirebilmişse onda da tutkuların en dik âlâsını göstermişiz. Bâtıl mı, yanlış mı demeden, bir mübtezeli, bir sevimsizi, bir belayı bile sevmişiz, eğer büyük bildiğimiz birileri bir yolunu bulup hayrına veya şerrine bize onu sevdirmişse."
Sayfa 293Kitabı okudu
Ruh yangını…
Türk dili evvelâ müşahede altına alınamamış, ecdadımızın ne yapmak isteyip de tam beceremediği incelik noktaları görülememiş, aksine ve sadece İslâm nefretiyle ulvî mefhumların âziz eşyası süprüntülüğe atılmış, bunların yerine Frenklerin de güldüğü Frenk şapkalı barbar eşyası yığmak modası alıp yürümüş, bütün idrak melekelerini kavurucu bir ruh yangını mânevî vatanı silip süpürmüş ve neticede bugünkü kısırlaştırıcı, iğdiş edici, her türlü büyük kafa yetiştirmeye engel ve eser vermeye mâni felâket iklimi doğmuştur...
Sayfa 388 - 10 Hâl ve Manzara, Uydurma Dil Felâketi, 6.Baskı, Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
Said Nursi'nin her suale cevabı varmış(mış).
HER SUALE CEVAP VERMEK, HİÇ KİMSEYE SORU SORMAMAK Sormaz ki bilsin, sorsa bilirdi. Bilmez ki sorsun, bilse sorardı. Atasözü "Herhangi ilme sorulan suale bila-tereddüd derhal cevap verirdi."(1) "Sorulacak suallere cevap vermeye hazır bulunduğu gibi kimseye sual sormayacağını da beyan ederek bu kararda yirmi sene sebat
Sayfa 56 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
Reklam
Şeriat o füze rampasıdır ki, o rampa marifetiyle ve onun aletleriyle fezaya fırlatılmadan sonsuzluğa ermenin çaresi mevcut değildir. Tasavvufu tek başına dinin esası kabul edenler, tasavvufu dinin «mebna - temeli» bilenler, şeriatı reddedenlerdir. Küfürdür nasipleri bu adamların... Bu adamların yaptıkları hokkabazlıktır zaten... Sahte velilerin çoğu bunlardandır. Şeriatın tezviç etmediği, kabul etmediği hiçbir kıymet makbul değil; ve ölçülendirmediği, kucaklamadığı hiçbir hakikat mevcut değildir. Tasavvufa dinin esası diyenler Şeriate karşı gizlice omuz çevirenlerdir ki, en büyük yanılma içindedirler. Fakat «Şeriat öz tebliğleriyle esasdır, tasavvuf hiçbir şey değildir!» demek de Şeriatın lübbünü, ruhunu görmemek ve satıhta kalmak gibi bir hataya gider. Bakın, ne kadar ince!.. İslâm incelik işidir. Ruh ile beden arasındaki münasebeti sezenler, şeriat ve tasavvuf arası taallûku kestirirler... Şu halde tasavvufa dinin esası olmak bakımından esasın ruhu diyebiliriz. Dinin esası, ancak Resulün tebliğ ettiğidir. Ve Şeriattır. Onun içi, mahremi, ruhu, özü tasavvuf... Tebliğ mevzuu olmayan, yani bütün beşeriyete mecburi rejim ifade etmeyen hususi eriş noktası ise tasavvuftur. Dinin esasına bağlı tamamlayıcı nokta... İşte bu şekilde, tasavvuf, ne bakımdan dinin esası, ne bakımdan değil, izah etmiş oluyoruz.
İftira demekten beni alıkoyan tek amil aklın yetersiz oluşu olabilirdi lakin beni bundan da men eden bariz bir husus oldu ki, incelemeyi yapan şahıs sözleri ile istediği yere çekmeye çalışıp cımbızladığı yerlerden hemen bir önceki cümleyi almamış olması. Evet o bir önceki cümle çekmek istediği alanı tümüyle yıkan yerlerdi. 1) İlk cımbızlanan yer,
Kübra︎

Kübra︎

@enfaliki
·
27 Ocak 2022 00:17
Yazdıklarım beni yakından takip edenler dışında
Salih Mirzabeyoğlu
Salih Mirzabeyoğlu
'nun sevenlerinin hoşuna gitmeyecektir. Ama benim elimde değil, kitabı okumadan bende nasıl bir içerikle karşılaşacağımı bilmiyordum ve bana faydası olacağını umuyordum. "Şeriat'ın hükümleri dışında dine âit işler çoktur. Burada beşinci asıl İLHAM'dır. Hattâ denilebilir
508 syf.
·
Puan vermedi
·
124 günde okudu
İKİ ŞEHRİN HİKAYESİ ÜZERİNE ÖNCE ESERDEN ALINTILAR… * Öldüğümde çok sevdiğim şu kitabın sayfalarını artık ceviremez olacağım, bu yüzden de ölmeden önce hepsini okumuş olmaya dair nafile bir umut besliyorum. Bir an ışık vurduğunda yüzeyin altındaki hazinelerin ve batıkların hayal meyal göründüğü şu dipsiz suyun derinliklerine bakamayacagim. *
İki Şehrin Hikâyesi
İki Şehrin HikâyesiCharles Dickens · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202058,4bin okunma
Kitaplarla Otuz Yıl Mehmet Fatih Kaya’nın, Rıhle dergisinin Ekim-Aralık 2009 tarihli 7. sayısında yayınlanan “Kitaplarla Otuz Yıl” başlıklı bir yazısını alıntılıyoruz. Kendimi bildim bileli kitapları sevdim hep. Tabir caizse, fıtrî-ıztırarî bir sevgi bu; kesbî-ihtiyarî değil. Kitabın olduğu bir evde büyüdüm. Bu, şimdi anlıyorum, ne büyük
"Kadın, Cami, Cemaât ve Özgürlük..."
- İslâm, insanın dünyaya günahsız geldiğini kabul eder ve ona günah işlemeden nasıl yaşayabileceğinin yolunu gösterir. Fıtratındaki kodlara uygun olarak kadını kadın, erkeği de erkek olarak kalmaya davet eder. Kendi olabilen kadın ve erkek, sahip oldukları farklılıklar içerisinde daimi ve izafî görev alanlarında, varoluşlarının gereğini îfa ile
Sh. 94-113, Hüküm Kitap
Resim