Esrarengiz Adayı okudum. Orada da hayran olduğum mühendis Cyrus Smith vardı. Kitapta Amerikan İç Savaşı esnasında bir grup Kuzeyli, Güney'e esir olurlar. Bir balonla kaçarlar fakat büyük bir fırtına onları Pasifik'in ortasına atar ve ıssız bir adaya düşerler. Üzerlerinde köpeklerinin çelik tasması ve ceplerindeki saatlerden başka bir şey yoktur. Bu adamlar adadan ayrılırken adada iner kalkar köprüler, telgraf ve cam gibi birçok şeyi arkalarında bırakırlar, yani bunların hepsini üretirler. Bunları Cyrus Smith'in mühendislik bilgisi sayesinde üretebilirler. Adam önce "Bir kıtada mıyız yoksa ada- da mıyız, bunu tespit edelim," der. Peki nasıl tespit edeceksin? Önce bulunduğun enlemi bulman gerekir. Cyrus Smith, bir direk diker ve onun gölgesinin uzunluğundan enlemi hesap eder. Fakat saatlerinin kronometresi durduğu için boylamı hesap edemez. Yine de biz herhalde Pasifik'te bir yerdeyiz diye tahmin yürütür. Ekiple birlikte yüksek bir tepeye çıkarlar ve oradan bakıp adada olduklarını anlarlar. Sonra yiyecek bir şey aramaya karar verirler ama Cyrus Smith düşmenin etkisiyle hafif yaralı olduğu için Gideon Spilett isimli muhabir, "Ne olur ne olmaz ben mühendisle kalayım," der. Böylece yemek aramaya diğerleri gider. Döndüklerinde, mühendis ve gazetecinin ateş yakıp ısındıklarını görürler. "Nasıl yaktınız?" diye sorarlar ve mühendis, "Çok kolay," der, "Cep saatlerimizin camlarını çıkardık, aralarını suyla doldurduk ve mercek olarak kullandık."