Kendimden çok özür dileyerek bitirmediğim bu kitabı read olarak isaretliyorum çünkü haftalardır kendisini okuyamıyorum, kendisi yüzünden başka bir kitap da okuyamıyorum. Zamanımı çaldı. Rüyamda bile gördüm. Gerçekten okumaya çalıştım ama olmuyor. İyi ki para vermemiş de pdf indirmişim. Allah belasını versin. Zamanımı çaldığı ve sinirlerimi
Tanrı Adem'le Havva'yı yaratalı birkaç saat olmuştu ve ikisi üzerindeki son rötuşları yapıyordu. elinde sadece monte edilecek 2 parça daha kalmıştı. bunları hangisine takacağı konusunda kararsızdı.
Sonunda onlara sormaya karar verdi.
-"Elimde 2 parça daha var." dedi..
"Bunları da sizlere monte edeceğim.Bunlardan biri ayakta işemeye imkân veriyor. Diğeri.."
Havva daha ses çıkaramadan, Âdem büyük bir coşkuyla hemen atıldı:
-"Ben, ben! Bana ver onu. Çok eğlenceli olacak. Onunla ayakta işeyebileceğim. Ne olur bana ver onu."
Adem'in ısrarları ve çocuklar gibi zıplayıp durmasına fazla dayanamayan Tanrı, o parçayı Adem'e monte etti.
Adem sevinçten çılgına dönmüştü. hemen etrafta koşturup her yere işemeye başladı. Bir kayayı ıslattı, zig zaglar çizdi, kuma adını yazdı, sonra da ilerideki bir taşı vurmaya çalıştı yeni oyuncağıyla.
Durumu gören Havva üzgün ve süzgün;
-"Tanrım bana takacağın parça nedir ?..." diye sordu.
Tanrı Adem'e bakıp iç geçirerek cevap verdi:
-"Beyin kızım! Beyin..."
YouTube kitap kanalımda Oblomov kitabını detaylı olarak yorumladım: ytbe.one/b7vPSs9d6fY
Bu hayatta bir Oblomov bile olamıyorsak, yaşamanın ne anlamı var ki?
İncelemeye yorum yazan her okura Oblomov gibi harika ve akıcı kitaplardan önerdim. Yeni kitap önerisi alabilmek için yorum kısmına bakabilirsiniz.
Telegram’daki kitap okuma
Kütüphanede gezinirken gözüme çarpan kitabın ön yüzündeki açıklama bende çok merak uyandırdı.İyiki de almışım diyorum, çünkü ilk sayfadan itibaren neler oluyor,nasıl olur,nereye gittiler,öldüler mi hayattalar mı, 25 yıl sonra nasıl çözülebilir ki diye kafamı kemiren düşüncelerden kurtulamadım.Her satırında, her sayfasında ayrı bir heyecan, ayrı
Atatürk'e Din Şemsiyesi Giydirerek Aldatmak Yolda
İlim ve din karıştırılır. İlim, bilim demek değildir. Bilimi dünyada isteyen her insan öğrenebilir. İlim bilim demek değilse nedir?
Mustafa Kemal Atatürk; ' hayatta en hakiki mürşit ilimdir diyerek ne demek istemiştir?
Atatürk'ün bilim kelimesini bilmediğini kimse iddia edemez.
Oğuz Atay’ın diğer nefis kitaplarıyla karşılaştırınca, ki eğer Tehlikeli Oyunlar’ı, Korkuyu Beklerken’i okuduysanız karşılaştırmadan okuyamıyorsunuz, epeyce eksiklik hissettiren bir kitap bu. Atay içeri bakmayı, bir karakterin kendi dünyasını ve iç sesini yakalamayı seviyor, sevdiği için de mükemmel yazıyor. Ama bu dışarı bakan, başkalarının fikir
Bu saf feminen yazın arayışında yanlış olan bir şey var. Dil, mevcut haliyle, eril bir toplumdan miras kalmıştır ve içinde eril önyargıları barındırır. Dili tüm bunlardan kurtarmamız gerekiyor. Yine de, dil yapay olarak yaratılan bir şey değildir; proleterya, her ne kadar farklı biçimde kullansa, kimi zaman yeni bir şey, teknik bir kelime ve hatta çok zengin ve güzel de olabilen bir işçi argosu dahi yaratsa, yine de bu işi burjuvanın kullandığından farklı bir dil kullanamaz. Kadınlar da bunu yapabilir, dillerini zenginleştirebilir, onu temizleyebilirler.
Bitti.
Ben de bittim. BENİ DE BİTİRDİNİZ!!
Birçok duyguyu aynı anda yaşıyorum şu an. Bir sürü şey yazmak istiyorum ama toparlayabilir miyim bilmiyorum... :')
İlk kitaba göre çok daha tempolu ve akıcıydı. Bu kitapla daha derine indik, inmekle kalmadık yaraları iyice deştik ve bunların üstesinden gelmeye çalıştık (ben gelemedim.)
Kitabın
Çirkin görünüş deyince aklınıza ne gelir? Belki sivilceler, belki çok kilolu olmak, belki de fazla zayıf olmak... Genelde toplum hangi özelliklerin çirkin olduğu konusunda uzlaşır. Bu da bazı insanların kimse tarafından beğenilmemesine neden olur. Elbette beğenilmek insanın doğal bir arzusu, her ne kadar başkalarının gözüne hoş gözükmek gibi bir
Nihayet bu mecrada adından epey söz ettirmiş Oğuz Aktürk'ün yazdığı kitabı okuyabildim. Kitaba geçmeden önce biraz kendisinden bahsetmek isterim. Oğuz Aktürk, bu mecrada binlerce insana gerek yazdıkları ile, gerek verdiği kitap tavsiyeleri ile, çizdiği yollar ile yol göstermiş ve bu işe gönül vermiş bir kişiliktir, buna kimsenin itirazı
Mevsimlerden yaz, tarih 1980'lerin başı, lokasyon Kuzey İtalya. Tribünler tıklım tıklım, zemin romantizme son derece müsait. Adınla Çağır Beni, yaz döneminde Oliver adlı genç ve umut vaadeden bir akademisyenin, Pearlman ailesinin evinde geçirdiği altı haftayı ve bu altı hafta içinde Pearlman ailesinin oğlu olan Elio ile arasında filizlenen
Bu kötülüklere, alçaklıklara, ahlaksızlıklara, hâla sizin gibi kızıp, bağıran, çağıran, üzülen, dertlenen insanlar var da çok şükür, Ne zaman ki alışırız, artık bunlardan konuşmayız hiç, bunlar bize de olağan gelmeye başlar, işte o zaman batarız.
Nah KalkınırızAziz Nesin · Adam Yayınları · 19991,515 okunma
Ovanın sonuna doğru bir yerlerde yakıt depoları görülüyordu. Yol boyunca da bazı sanayi ürünlerinin reklam tabelalarıyla karşılaşıyorlardı. Bunlardan iki kez karşılaştıkları biri Yuri'nin dikkatini çekmişti Moreau ve Vetchinkin. Her türlü tarım aletleri satan bir şirketin reklamıydı bu.
+ Sağlam bir şirketti o, dedi. Samdevyatov. «ürettikleri araç- lar çok sağlamdı. Babam da ortaktı oraya.
--Anlayamadım ne dediğinizi.
+ Çok iyi bir şirket olduğunu babamın da ortaklarından biri olduğunu söyledim.
-- Ama babanızın han işlettiğini söylemiştiniz.
+ Han işletmek herhangi bir şirkete ortak olmayı engellemez ki. Hem benim babamın başka yerlerde de ortaklıkları vardı. Örneğin Büyük Sinema. Kafası çalışan bir insandı babam.
--Bununla övünüyor gibisiniz.
+Babamın gözüaçıklığıyla mı? Elbette övünürüm.
--Bolşevikliğinize ne oluyor o zaman?
+ Ne ilgisi var şimdi bunun onunla. Bir insan Marxizmi benimsedi diye aç mı gezmesi gerekir. Marxizm gerçek bir teori,mantığa dayalı bir felsefedir. Pozitif bir bilimdir
Oz Büyücüsü Bence her insanın belli vakitlerde masallara ihtiyacı vardır
Belli hayat temposunda kendimizi yaşadıklarımızı hayallerimizi var olan gücümüzü aslında masallarda bi nevi bunları yüzümüze çarparak ve yorgunluğumun atarak kendimize gelmemizi sağlıyor işte OZ BUYUCUSU de bunlardan biri.
Uzun zamandır masal okumadığımı fark ettim