Mevlânâ diyordu ki:
Geçmişi unut
Koy bir kenara
Kurtar benliğini dünden
Bugünün bilgeliği ve gülümseyişiyle geçliğin
Şu anı hiç terk etme ne olur
Sonsuza uzanan şu günü, terk etme.
Emre Timur’un kendisinin eserlerini okuyanda bırakmak istediği his şudur; rahatsızlık. Eğer, okuduklarınız rahatsız etmiyorsa, sizi düşünmeye sevk etmiyorsa veya sorgulamanıza neden olmuyorsa okumayın. Yazarın amacı bu çünkü. Ve şunu söyleyebilirim ki, beni rahatsız etmeyen ya da yazdıklarına katılmadığım bir kısım yok. Kendisi zaten varoluşçu
Nietzsche'den yaklaşık altı yüzyıl önce Mevlana diyordu ki:
Geçmişi unut
Koy bir kenara
Yeni bir sayfa aç
Kurtar benliğini dünden
Bugünün çocuğu ol
Bütün bilgeliği ve gülümseyişiyle gençliğin şu anı hiç terk etme ne olur
Sonsuza uzanan şu günü, terk etme.
Mevlânâ diyordu ki: Geçmişi unut
Koy bir kenara
Yeni bir sayfa aç
Kurtar benliğini dünden
Bugünün çocuğu ol
Bütün bilgeliği ve gülümseyişiyle gençliğin
Şu anı hiç terk etme ne olur
Sonsuza uzanan şu günü, terk etme.
Cüneyd Cemşid anlatıyor: Sahåbe, ulemá ve sålih zatlar Allah'ı tanıdılar. Onların kalplerinde Allah'a karşı hem derin bir sevgi hem de korku vardı. Çok şey yaptılar: ancak kendilerini daima bir hiç olarak gördüler. Allah dostlarında benim gördüğum şey buydu. Kendimi onlara yakın hissetmemi sağlayan şeydi bunlar. Şarkıcılık yaptığım
Geçmişi unut
Koy bir kenara
Yeni bir sayfa aç
Kurtar benliğini dünden
Bugünün çocuğu ol
Bütün bilgeliği ve gülümseyişi ile gençliğin
Şu anı hiç terk etme ne olur
Sonsuza uzanan şu günü, terk etme.
"Ya Mevlânâ? O ne diyordu olanlara?"
"Hüdavendigar mı? Onun meşrebi başkaydı. Onun toprağı yumuşak yerden alınmıştı, suyu göllerin en tatlısından, soluğu rüzgarların en uysalından; onda umut vardı, kuşku yoktu, onda hoşgörü vardı, öfke yoktu, onda sevgi vardı, düşmanlık yoktu. Gönlümde kendi görüntüsünü görünce aklı başından gitmişti. Yıllardır sandıkta beklemiş Bir isyan bayrağı gibi rüzgârı görür görmez dalgalanmaya başlamıştı bu eski şehrin taş sokaklarında. Ne sarayı umursar olmuştu, ne ulemaları, ne de halkı. Aklını mantığını bir kutuya gizleyerek, savurup atmıştı uçurumların en derinine. Sadece gönülden oluşmuş bir adama dönüşmüştü. Bu yüzden her sözü şiirdi, her adımı güzellik, her dokunuşu keramet."
“Nietzsche’den yaklaşık altı yüzyıl önce Mevlânâ diyordu ki: Geçmişi unut
Koy bir kenara
Yeni bir sayfa aç
Kurtar benliğini dünden
Bugünün çocuğu ol
Bütün bilgeliği ve gülümseyişiyle gençliğin, Şu anı hiç terk etme ne olur
Sonsuza uzanan şu günü, terk etme.
Denemenin bitişinde vardığım sonuç tatsızdı doğrusu: Çünkü Nietzsche de, Mirabeau da yeni bir şey söylememişti, İslam mutasavvıfları onlardan yüzlerce yıl önce bulmuşlardı gerçeği”
...Mevlânâ diyordu ki:
Geçmişi unut
Koy bir kenara
Yeni bir sayfa aç
Kurtar benliğini dünden
Bugünün çocuğu ol
Bütün bilgeliği ve gülümseyişiyle gençliğin
Şu anı hiç terk etme ne olur
Sonsuza uzanan şu günü, terk etme.
"Nebiler Sultanı'nın güzel vasıflarını, hiç durmadan devamlı olarak şerh etsem, yüzlerce kıyamet geçer de yine bitmez." Mevlâna Kuddise Sirrûh
Sevgili Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem hiç günahı olmadığı halde, gündüzleri; devlet, millet ve din işlerini yürütüyor, geceleri mübarek ayakları şişinceye kadar namaz kılmakla
Nietszsche'den yaklaşık altı yüzyıl önce Mevlânâ diyordu ki:
Geçmişi unut.
Koy bir kenara.
Yeni bir sayfa aç.
Kurtar benliğini dünden!
Bugünün çocuğu ol.
Bütün bilgeliği ve gülümseyişiyle gençliğin.
Şu anı hiç terk etme ne olur.
Sonsuza uzanan şu günü, terk etme.