Ne diyordu şair;
Yıkıldı yolunu bekleyen şehir Artık gelsende bir gelmesende bir.
Bir insanın size verebileceği en kıymetli şey, "çabası"dır. Sizi mutlu etme çabası, Üzmeme çabası, Kırdıysa tamir etme çabası, Size ulaşma çabası veyahut Aranızdaki bağları güçlendirme çabası. Ne diyordu şair; "Telafi edilemeyecek şeyler yaşamadık, Ben senin çabasızlığına kırgınım..."
Reklam
Ne diyordu şair; İnsan insanı; Ya tamamlayamadı, Ya tam anlayamadı...
Ne diyordu şair: “Ne kadar uzağa gidersen git, kaçmak istediğin her şey içinde.”
Bir kitapta okudum şöyle diyordu Ne demiş şair diye devam ediyorsun. Sen bırak kitapta okuduğunla şairin dediğini, Sen ne diyorsun ne yapıyorsun ona bakalım iyi misin değil misin onu söyle...!!! Hesiro
Köylüleri öldürmeli mi veyahut onlardan mı olmalı ?
Şükrü Erbaş’ın “Köylüleri Niçin Öldürmeliyiz?”diye bir şiiri var bilen bilir. Üzerinde çokça düşündürten, okudukça değil tecrübe ettikçe anlam kazanan bir şiirdir. Yıllar önce üniversitede arkadaşlarla bir masa etrafında toplandığımızda biri ortaya atmıştı bu şiiri. Bende de oldukça fazla ilgi uyandırmıştı. Ama ilk başta anlamadım şairi de şiiri de, anlayamamışım yani… şimdi şimdi kavrıyorum bunu da. Şaire oldukça serzenişte bulunduğumu hatırlıyorum hatta; “insan bu kadar da aşağılanmaz ki, köylü dediğin gariban, sabahtan akşama ekmeğinin peşinde dünyadan bir haber bir parça insan bunca yüklenecek ne var” demiştim. Meğer bildiğimiz anlamda köylüye sövmek değilmiş amaç. Şiirde geçen “köylü” bir düşünce biçiminin temsili. Bildiğimiz metafor yani. Çok yerinde tespitler barındırıyor şiir; okumalı ve okutmalı. Köylü kafalı insanlar gerçek maalesef ve her yerdeler. Tek düşünceleri komşusunun kaç ineği var, hangi tarlaya kim ne ekti, sütçüye en çok sütü kim sattı… Medet umdukları tek şey mavi gökten toprağa fazladan akacak birkaç damla yağmur… Çocuklarının halinden, eşlerinin ahvalinden bir haberdirler. Dünya döner durur da bir gram oynamaz akılları yerinden. Güya hal hatır sorduktan sonra tek konuştukları hayvanlardır bir de komşusu… Demem o ki köylülerden olmayalım. Bu ne bize ne insanlığa bir şey katmaz. O zaman yıllarca yerinde sayan bir taştan, yol kenarında biten bir ottan farkımız kalmaz. Ne diyordu şair; “Bu dünyada yediğimiz ekmekler içtiğimiz sular dizlerimizdeki bu güç derimizdeki tad karşı koymak içindir kaçmak için değil...”
Reklam
Ne diyordu şair; “İnsan insanı; Ya tamamlayamadı Ya tam anlayamadı.”🍃
Dünyada hâlâ yaşanmaya değer şeyler var.
Bu dünyada hayatta kalmayı hak eden şeyler var, diyordu Filistinli şair: Nisan ayının tereddüdü, seher vakti ekmeğin kokusu, bir kadının erkekler hakkındaki görüşleri, aşkın başlangıcı, bir taşı sarmalayan çim, savaşçıların anılarından korkması ve de eylülün sonu, diyerek sıralıyordu kendi tahayyülündeki hayatı. O, uzun seneler boyu mezalime uğrayan bir milletin ferdiydi. Lakin hayatta güzel olan şeylerin farkındaydı. En büyük ızdırapların bile arasında, yaşamaya değer şeyler var, diyor bu şiir bana. Çoğumuz bunca şaşanın içinde göremiyoruz güzellikleri. Kıymetini kaybetmeden anladığımız şeyler ne kadar az. Bu dünyada hayatta kalmayı hak eden şeyler var ve biz bu hak eden şeyleri tanımak zorundayız. Farkına varmak ve kıymetini bilmek zorundayız. Bir nimet ancak kıymeti bilindiği ölçüde bütünleşir insanla. Kıymeti bilinmeyen meta zayidir.
Ne diyordu şair?
Ne zaman imkansızı seversen, işte o zaman gerçek seversin... Özdemir Asaf
Reklam
"Ne diyordu şair; İnsan insanı; Ya tamamlayamadı, Ya tam anlayamadı."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.