Hep anlatıyorlardı, ne kadar şair, yazar varsa onları yanına alıyormuş, uzun uzun konuşuyormuş. Cephede bile kitap okuyormuş. Öğretmenleri de çok seviyormuş. Savaşın ortasında öğretmenleri bir araya getirip onlarla toplantı bile yapmış. Ben evde ne istesem annem "Hele savaş bitsin," diyordu. Ben de yapacağım her şey için "Hele savaş bitsin," diyordum. Ama Mustafa Kemal öyle değildi, yapacakları için hiçbir zaman savaşın bitmesini beklemiyordu.
Abdullah Çatlı O'ndan gelen ve O'na dönen her fani gibi ölüme yürüdü. Ardından çok şey söylendi. Ruhunu muazzep, ailesi ve dostlarını müteessir kılacak çok şeyler yazıldı.
Bilmeye çalıştı, herkes O'nu... Öğrenmeye çalıştı... Lakin kimse anlamaya gayret etmedi.
Abdullah Çatlı kırk yaşındaydı. Turan ülkesi kadar büyük bir akrep ısırmıştı beynini. Ümmet coğrafyası kadar geniş bir kor düşmüştü yüreğine. Ülküleri için yaşadı. Ülkesi için öldü. O sadece Gökçenimizin ve Selcenimizin babasıydı.
"Mafya" dedikleri çirkefe ne tenezzül gösterdi, ne de bu meş'um unvan kavramı bir lahza olsun telaffuz etti. Yıllar var ki, ülkemiz örtülü bir savaş içinde. Abdullah Çatlı bu savaşta yan tuttu. Yan tutmakla kalmadı, risk aldı, bedel verdi.
"Kimileri deniz gibi köpürür,
Kimileri dalga dalga secdede,
Kimileri kılıç gibi savaşıyor,
Kimileri kanımız içmede." diyordu ya, hani şair. Abdullah Çatlı kılıç gibi savaştı, onurlu bir ömür sürdü. Hakk'a yürüdü. Mevla rahmet eylesin.
Arkadaşları.
Ahhh, dostların çokluğu ile yalnızlığın mevcudiyeti arasında hiçbir alaka olmadığını zamanla anlayacaksınız. Ne diyordu şair, ne zaman bir dosta gitsem evde yoklar...
Knut Hamsun'ın doğum adı Knut Pedersen'dir ve 1920'de Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldıktan sonra adını Knut Hamsun olarak değiştirmiştir.
Açlık romanını 1890’da
31 yaşında yazmış
Yazar, şair, oyun yazarı
Doğum: 1859
Vefat: 1952