Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışmak... Ne tuhaf bir kelimeydi. Hele anlamı... İnsanın inanası gelmiyordu çoğu zaman. Hele ki mevzubahis acı olduğunda düşünüyorduk ister istemez, o denli can yakan bir duyguya insan nasıl alışabilirdi? Esasında anlamıştım geçen zaman içinde. Alışmak diye bir şey yoktu. Unutmak vardı, o da gerçekten sevenler için değil de bir acının kıyısında köşesinde gezenler içindi.
Canlı canlı çürümek
(...) günlük bit kontrolü sırasında kendi çıplak bedenlerimizi her akşam görüp şöyle düşünüyorduk: Benim bu bedenim şu anda bir ceset gibi. Bana ne oldu? İnsan etinden oluşan şu büyük kitlenin, dikenli teller ardında birkaç kerpiç barakaya tıkılmış ve artık cansız olduğu için her geçen gün bir parçası çürüyen şu kitlenin küçük bir parçasından başka bir şey değilim.
Sayfa 44 - 1.Kısım:Toplama kampı deneyimleri
Reklam
Dün 15° sıcaktı. Bugün ise 15 cm kar yağmış ve yağmaya devam ediyor. Kışa geri döndük. Ne güzel soba kaldırmayı düşünüyorduk şimdi ise odun takviyesi yaptık. Kulun planına kader gülermiş ya o mesele işte. Allahın planı her zaman ağır basar...
Biz orta mektebte anladık ki, bizim dilimiz "Türk dili"dir. "Şah bunu niye yasak etmiştir?" diye düşündüğümüzde anladık ki, bizim en büyük düşmanımız, budur. Bizim edebiyatımızın, kültürümüzün gelişmesine mâni olmuşlardı. Bunun sebeplerini ortadan kaldırmayı düşünüyorduk. Bunun için de gizli bir teşkilât kurduk. Bu teşkilatın adı "Ulduz" idi. Şah'a karşı mücadele edebilmek için askeri mekteblere girmek kararı aldık. Ne yazık ki, bizi bir "serheng" (çavuş, kawas) ele verdi. Çünki kendisi sosyalist düşünceliydi. Onlar da Şah'a karşı ayrı bir teşkilât kurmuşlardı. Bunlar da daha sonra yakalandılar, bizi yakalatan "serheng" de idam edildi.
Sayfa 68 - Hüseyin UlduzKitabı okudu
Klasik posta çağında insanlar yalnızca gerçekten söyleyecekleri önemli bir şey olduğunda mektup yazarlardı. Akıllarına gelen ilk şeyi yazmak yerine ne söylemek istediklerini ve bunu nasıl aktaracaklarını önceden dikkatli bir şekilde düşünürlerdi. Bunun sonucunda da, aynı şekilde düşünülmüş bir cevap almayı beklerlerdi. Zaten çoğu insan ayda birkaç mektuptan fazlasını yazmıyordu ve gelen mektuplara da hemen cevap vermek gibi bir zorunluluk duyulmuyordu. Bense bir gün içinde düzinelerce e-posta alıyorum ve bunların hepsini hızlıca cevaplandırmam gerekiyor. Bu icatları yaparken zaman kazanacağımızı düşünüyorduk, ancak aslında günlerimizi daha endişeli ve kaygılı geçirmemize sebep olacak şekilde hayatın hızını normalin on katına çıkartmış olduk.
·
Puan vermedi
Trendeki Yabancılar PATRICIA HIGHSMITH Seviye 4 Michael Nation tarafından yeniden anlatıldı Seri Editörleri: Andy Hopkins ve Jocelyn Potter Pearson Education Limited Edinburgh Gate, Harlow, Essex CM20 2JE, İngiltere ve dünya çapında Bağlı Şirketler. ISBN 0 582 41812 7 Trendeki Yabancılar telif hakkı 1950 Patricia Highsmith Bu uyarlama ilk olarak
The Stranger
The StrangerAlbert Camus · Bokp · 2012111,2bin okunma
Reklam
Çeyrek Asır Sonra Halkın Dostları Bir Arada (Düşler dergisi, sayı 10)
“Çeyrek Asır Sonra Halkın Dostları” birarada... ATAOL BEHRAMOĞLU - İSMET ÖZEL Yöneten: İrfan Çiftçi İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Daşkanlığı'nca Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezinde düzenlenen “Şiir Patikası” toplantısında İrfan Çiftçi'nin yönettiği “Çeyrek Asır Sonra Halkın Dostları “ konulu bir söyleşi
Sırlarımızı düşünüyorduk. Gerçek sırlar ve sahte olanlar. Sayılamayacak kadar çok. Şimdi, kim ne biliyordu, kim hiçbir şey bilmiyordu, kim her şeyi biliyordu, kim sahtekârdı, bunları ayırmaya kalktığımda başım dönüyor ve durup vazgeçmem gerekiyordu...
"Öncelikle Tsi Sgili'nin Cheroke cadıları olduğunu bilmenizi istiyorum. Ancak 'cadı' ünvanı sizi yanıltmasın. Onlar Wicca'nın barıșçıl ve güzel yolundan gitmezller. Ayrıca sizin bildiğiniz rahibelerden değildirler ve Nyx'e hizmet edenlere saygı duymazlar. Tsi Sgili'ler kabileden dışlanmış olarak. Baștan ayağa kötüdürler. Öldürmekten zevk duyar, ölümle șenlik yaparlar. Kurbanlarının korku ve acısından kaynaklanan sihirli güçleri vardır. Ölümle beslenirler. İşkence edip ane li sgi'yle öldürebilirler." "Büyükanne, bu kelimenin ne anlama geldiğini bilmiyorum. "Çok güçlü medyumlardır ve zihin gücleriyle öldürebilirler." Afrodit bana döndü. Göz göze geldik, aynı şeyi düşünüyorduk: Neferet de güçlü bir medyumdu. Afrodit "Şiirde bahsedilen kraliçe kim?" diye sordu. "Ben hiçbir Tsi Sgili kraliçesi tanımıyorum. Tek başlarına yaşayan varlıklardır ve hiyerarșileri yoktur. Ama bu konuda otorite değilim." "Yani Kalona da Tsi Sgili'lerden biri mi?" diye sordum. "Hayır, Kalona daha kötüdür. Hem de çok daha kötü. Tsi Sgili'ler kötü ve tehlikelidirler ama insandırlar ve onlarla, tıpkı diğer insanlarla baș edilebildiği gibi baș edilebilir."
Sayfa 256 - PEGASUSKitabı okudu
“Ben seninle mutlu olmak istiyorum”
“Bir süredir eşimle ciddi boyutta tartışmalarımız oluyordu. Küçük küçük sorunların birikintisi üzerine büyük problemler de gelince tam bir çıkmaza girdik. Sürekli eşimden beni anlamasını bekler olmuştum. Çünkü sürekli kalbimi kırıyor; bir önceki hatasını telafi etmeden bir yenisini daha yapıyordu. Elbette benim de hatalarım vardı ancak o süreçte kendime yapılan yanlışlara bakmaktan özeleştiri noktasına gelemiyordum bile. Uzun bir küslüğün ardından eşimle bir akşam yeniden konuşmaya -aslında tartışmaya- başladık. Sonuç yine hüsran; ne o beni anlamaya çalışıyordu ne de ben onu. İkimiz de sustuk; atılacak adımın kalmadığını düşünüyorduk. Birbirimizi tüketmiştik. Sonra sırf Allah rızası için eşime son bir cümle söyledim: ‘Ben seninle mutlu olmak istiyorum.’ Bu cümle âdeta aramızda bir köprü oldu. Eşim bana, ‘Ben de mutlu olmak istiyorum. Fakat sürekli tartışıyoruz, birbirimizi dinlemiyoruz, en iyisi yaşananları bir süre unutalım’ dedi. Kabul ettim. O günden sonra sanki hiçbir şey olmamış gibi davrandık birbirimize. Evet, ikimiz de yaşadıklarımızı unutmamıştık, ama affetmeyi seçtik. Birbirimizi suçlamaktan vazgeçtiğimiz bu süreçte özeleştiri yaparak kendi hatalarımızı görebildik. ve biliyorum ki bu bizi yeni kırgınlıklardan da korudu. Zaman zaman hâlâ tartışıyoruz, hâlâ anlaşamıyoruz. Ama o gün büyük bir mesafe katettik evliliğimizde.”
Sayfa 134 - 2. Baskı, Haziran 2021
Reklam
Yaptığımız bütün tartışmalarda ve yürüttüğümüz bütün tahminlerde bilinçsiz bir şekilde kadınların ne olursa olsun genç olacağını düşünmüştük. Kanımca bütün erkekler böyle düşünür zaten. Soyut anlamda kadın, gençtir ve çekicidir diye düşünüyorduk. Yaşlandıkça genelde sahneye geçip kişisel mülkiyete yönelirler ya da sahneden tamamen inerlerdi. Ama bu karşımızdaki hanımefendilerin sahneden inmelik bir hali yoktu.
Emeksiz yemek olmaz
Ben ders çalışıyorum diye aylardır mutfakta oturuyorlardı. Ben de güya odamda test çözüyordum. Ama kafamı bir türlü sorulara veremiyordum. Kendimi bildim bileli ders çalışıyordum. Sınav zamanı yaklaşmıştı. Bütün arkadaşlarımla, Öğretmenlerimle, anne babamla neredeyse konuştuğumuz tek şey sınavdı. Hepimiz aynışeyleri düşünüyorduk: Gelecekte ne olacağız?
484 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.