Çocukken çok anlamsız gelirdi, nakış, dantel işleri, çünkü çok zahmetli ve gereksiz bir iş gibi görürdüm. Şimdi de anlamsız gelse bile, el işi nakışları görünce ister istemez nostalji yaşıyor insan. El emeği göz nuru nakışlar şimdi makinelerden çıkıyor ruhsuz ruhsuz. Halbuki insanlar duygularını işlerdi ilmek ilmek, umutlarını dokurdu, çeyizler
This text has been automatically translated from Turkish. Show Original
It's raining on İğdebeline, let it rain!
It's been raining for centuries, what does it matter?
But even just a hundred years later, Arab, neither you nor I nor the prosecutor nor the commissioner;
Just as the poet said:
Years will pass again and there will be no trace of me left behind.
Darkness and cold will surround my tired soul."
Ne farkeder
Bir sen eksik bir ben fazla
Alışmışız mutsuzluğa
Mutsuzluğa inanmaya
Günahı boynuma
Bir yalan eksik bir yalan fazla
Nasıl olsa döner dünya
İster inan ister inanma
Yalnızlığın çaresini bulmuşlar
Gripin
Suretin Ruha Tutkusu
Evrende şaşkın ve mahzun bir o kadar da duyguların pençesinde kıvranan insanın buhranı, sahip olamadığı şeyledir.
Sahip olamadığı yada sahip olmadığını düşündüğü şeyle olan ilişkisi İnsanı ruhundan uzaklaştırmıştır.
Peki nedir sahip olmak istediği şey ?
Bununla alakalı bir fikrinin olmadığıda açıktır çünkü uğruna çaresiz,