Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
268 syf.
·
Puan vermedi
‘Kürk Mantolu Madonna; Maria Puder’, ‘Üst Kattaki Terörist’in Alt Kattaki Komşusu; Nurettin ‘, ‘Yüzüncü Ad’ın Dul Kadını; Marta’, ‘Baltası Kadar Masum Katil; Raskolnikov’, ‘İsimle Ateş Arasında; Nihade’, ‘ 5 yaşında kocaman bir çocuk; Alper Kamu’, ‘Afili Filinta; Nuh Tufan’, ve dahası... Ben kimseyi Ömer kadar sevmedim. Öyle roman
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019172bin okunma
Odaya yaşı ve yüzü belirsiz bir adam girdi. Ne güzel, ne çirkin, ne büyük, ne küçük, ne sarışın, ne esmerdi bu adam.Tabiat ona ne iyi, ne kötü, göze çarpan hiçbir özellik vermemişti. Kimi ona İvan İvaniç derdi, kimi İvan Vasilyiç, kimi de İvan Mihayliç. Soyadı üzerinde de anlaşma yoktu: Bazıları için İvanov veya Andreyev, bazıları için de
Reklam
S.E.S Der ki... Derdimiz ne bizim sadece yenilmemek mi yoksa kazanmak mı? Hayatta hiç yenilmeyenler aslında hiç savaşmamış olanlardır. En büyük zafer yenilgilerin altından kalkıp zirveye ulaşmaktır. Kelimelerinize güveniyorsanız cümlelerinizin yenemeyeceği bir düşünce olabilir mi? Tecrübe kapılarını açmanız için elinizde olabildiğince çok hata anahtarınız olmalı ancak hangi hata anahtarını hangi tecrübe kapısında kullanacağını bilmeyenler için başlamadan biten bir savaş geçer alt yazıdan... Ben S.E.S kapı gıcırtısına benzettiler diye keman sesinin güzel tınılarına uzak kalan ruhumu kopyalanmışçasına aynılaşan bedenlerin çaldığı tıngırtı gitarlarla besledim. Bilmediklerimin değil ama öğrenmediklerimin suçlusu bu yüzden benim. Kabul ediyorum ben de başarabilirdim aslında kendimce güzel dediklerimin peşinden yürüyebilseydim. Yapışsa da üzerime yılmayan yılgınlıklar yorgun bedenimin kazandıklarından sonra acıtmazdı hayalimi kırgınlıklar.... Derdin ne senin gece gündüzü yenmek mi yoksa günde iki defa alacakaranlıkta sevdanızı haykırmak mı? devamı gelecekte gelecek.... S.E.S
Baba; anneme iyi bak olur mu? Benden sana evlat vasiyetidir Baba; anneme iyi bak! Akşam büyük bir heyecanla televizyon izlerken sen Şöyle gözünün ucuyla bir kez anneme bak Yaşanmışlıklarını göreceksin o çocuksu bakışlarında Yaşattıklarını yaşatamadıklarını Sana adanmış koskocaman bir ömrü göreceksin bakışlarında Akşamları geç geldiğinde boğazına
BİLDİN Mİ ÖRTMENİM Getirdiler okula, ‘’öğretmenin işte bu’’ dediler, Ama örtmen ne işe yarar onu söylemediler, Valla örtmenim ilkin senden çok korktuydum. İlk sınıfa geldiğinde de pustum kaldıydım. Ama misafir şekeri gibi sözlerin varmış , Hiç bitmeyen bir sabrın ve sevgin varmış, Bizi içine alacak kocaman bir kalbin varmış, Anladım ki,senin
En son ne zaman bir kadını sevdin? Ama öyle öptün, sarıldın, uyudun falan değil; En son ne zaman bir kadını gerçekten sevdin? Kaybetmekten korkarak, yanındayken bile özleyerek, deli gibi kıskanarak, koruyup kollayarak... Delikanlı adam korkmaz diye bir şey yok. Korkacaksın! Sevdiğin kadını kaybetmekten korkacaksın, kıskanacaksın da... Sokakta elinden tutacaksın, tanıdığın herkesle onu tanıştıracaksın. "İşte benim hayatım bu!" der gibi tanıştıracaksın. Güzel bir kadın sevmek istiyorsan onu gülümseteceksin. Çünkü dünyanın en güzel kadını mutlu bir kadındır. Bu yüzden kirpiklerini sev bir kadının, Avuç içlerini, Makyajsız yüzünü, Uyku sersemliğini... Saçlarını kesen bir kadının çektiği acıyı anlayabilecek kadar sev bir kadını. Ve asla bir kadının saçlarını kesmesine sebep olma... Nejat İşler
Reklam
İnsan doğabilmek mi, insan kalabilmek mi? Oysa insan sayılabilmek için insan doğabilmek yetmez ki. İnsan olabilmek merhameti, vefayı, adaleti içinde barındırabilmekle mümkün. Kime sorsan herkes adil, herkes merhametli, herkes vefalı, herkes insan. Ta ki gerçekten adaletini, vefasını, merhametini göstereceği bir olay vuku bulana kadar. Sonra?
“Biz dev bir ağacın, ufacık bir yaprağı üzerindeki küçük küçük kurtçuklarız Zorba. Bu küçücük yaprak bizim yeryuvarlağımızdır; ötekiler de gecenin içinde sallandıklarını gördüğün yıldızlar. Biz küçücük yaprağımızın üstünde sürünüyor ve onu hırsla araştırıyoruz. Kokluyoruz; bize güzel kokuyor ya da kötü kokuyor. Tadına bakıyoruz; yenilebilir buluyoruz. Vuruyoruz, sanki canlı bir şeymiş gibi çığlıklar atıyor. En korkusuz olan insanlar yaprağın ucuna kadar varıyorlar, bu uçtan gözlerimizle kulaklarımız açık olduğu halde kaosa eğiliyoruz. Ürperiyoruz. Altımızdaki korkunç uçurumu görüyor, dev ağacın öteki yapraklarının çıkardığı gürültüyü uzaktan uzağa duyuyor, özsuyun köklerinden yükselip kalbimizi kabarttığını kavrıyoruz. Böyle, uçuruma eğilmiş bir halde de, bütün bedenimiz ve bütün ruhumuzla, korkunun içimizi kapladığını anlıyoruz. O andan sonra artık şey başlar...” Durdum. Demek istiyordum ki: O andan sonra artık şiir başlar. Ama Zorba anlamayacaktı, sustum. O hırsla sordu: “Ne başlar? Neden sustun?” “...büyük tehlike başlar Zorba. Bazılarının başı dönüp sayıklar, bazıları korkup yüreklerini sağlamlaştıracak bir karşılık bulmak için çırpınır ve buna Tanrı derler. Bazıları da yaprağın kenarından uçuruma sakin sakin, korkusuzca şöyle der: ‘Hoşuma gidiyor!’”
Hayat bir sevdadır… Onu yaşa! Hayat bir hediyedir… Onu al! Hayat bir bilmecedir… Onu çöz! Hayat bir fırsattır… Onu yakala! Hayat bir şarkıdır… Ona eşlik et! Hayat bir bahçedir… Onu der! Hayat bir iyiliktir… Ona karşılık ver! … Kendine bir iyilik yap.. Herkese Gülümse… Çünkü… Samimi bir sevginin yerini başka ne tutabilir bu hayatta… Birine karşılıksız iyilik etmenin hazzını başka hangi şey yaşatabilir insana… Hangi intikam daha güçlüdür kötülüğe iyilikle cevap vermekten… İnsan yaşadıkça zaten, vazgeçemeyiz ki sevmekten… Biliyorsun, küçücük bir tebessümle değişebilir bütün dünya bir anda… Biliyorsun, insanlığımız büyüdükçe büyür iyiliğin sıcacık kucağında… İyilik üzerine yazılar, hikâyeler, şiirler, öneriler, güzel sözler ve daha neler neler… Hadi, kendine bir iyilik yap. Herkese Gülümse…
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.