Ama seen çok güzel bir kitapsıın!
Hiç sıkmadan hayat dersi veren bir kitap. Daha ne olsun?
Kişisel gelişim kitaplarını bence içinde geçen bazı sözlerle anlatmak daha kolay olur.Meselaaa;
"Ne gülüyorsun deli gibi" deriz ya aslında psikolojik problemi olanların %90'ı somurtur. Aklınızda hiçbir şey yoksa gülümseyin, herkes "Ne düşünüyorsunuz" diye merak eder. Gülümsemek zeka belirtisidir.
Yavru deve annesine sormuş:Anne bizim niye hörgücümüz var?
"Yavrum" demiş anne "çöl sıcağında susuzluğa dayanalım diye ."
"Peki anne" demiş "bizim toynaklarımız niye bu kadr geniş?"
"Yavum" demiş "çölde ayaklarımız kuma batmasın diye" Anne bizim
boynumuz niye bu kadar uzun? "Yavrum" demiş "çölde uzaktan gelen tehlikeleri görebilelim diye" "Peki anne Allah aşkına bizim Atatürk Orman Çiftliğinde ne işimiz var?
"Bedava peynir sadece fare kapanında var."
Kelimeleri seçerken bile olumluyu seçme şansınız var. Ne kadar az "ama", "fakat" kullanırsanız o kadar iyi. Fark ettiğim ilginç bir şey var. Biz şehitlerimizin arkasından ne deriz? Veya şehitliklere ne yazarız? "Sizi Asla Unutmayacağız!" Batı'da "Sizi Daima Hatırlayacağız!" diyorlar. "Daima hatırlamak", "Asla unutmamak"tan daha iyi değil mi?
"Tüm bildiklerimiz başkalarından öğrendiklerimizdir."
"İnsan öğrenmeyi bıraktığı gün yaşlanır."
Elza Kungayeva ve Salman Raduyev'in şehit edilmeleri
En ünlü Federal dava, Rus Savunma Bakanlığının 160. Tank Alayının komutanı olan Albay Budanovun davasıydı. Budanov, Putinin Devlet Başkanı seçildiği gün olan 26 Mart 2000 tarihinde, anne ve babasıyla, eteklerinde Budanovun alayının geçici olarak konuşlanmış olduğu Tangi-Çu köyünde yaşayan, on sekiz yaşında bir Çeçen kızı olan Elza Kungayevayı
Ve gün oldu günler oldu asra bedel
Beni alıp bozkırın sonuzsluklarına götürdü ve yedigeyle birlikte karanarin üzerinde soğuk yolculuklar yaptım . Bir şeyleri düşünmek istemiyorsaniz kitaplar en güzel kaçamak, bu romanda benim için böyle bir kaçamak oldu güzel yolculuklar yaptım uzaya kadar çıktım! Orman göğüslülerle tanıştım ve savaşa girdim çalıştım çocuklarla kardan adamda yaptım, şenliklerde türkü dinlemeye de gittim ve çok güzel hikayeler öğrendim. Çok şey anladım .
Okuyan herkesin anlaması gereken bir şey aslında bu hepimiz birer "mankurt" a dönüşüyoruz. Ne zaman duracağız peki?. Bu romanı okurken öğrendim devamı da varmış ( Cengizhan a küsen bulut) onu da en kısa zamanda alıp okumak isterim. Okuyun, okutun!
Yolunu el yordamıyla bul ey ruh, yanılgılara düşsen de alacakaranlık zevklerin suçsuzluğunun o zengin, ılık suyuna gözün kapalı dal. Seni tanıyorum ürkek ruh; çıkıp geldiğin o yerlere dönmen ne denli gerekliyse, yiyecek, içecek ve uyku da senin için o denli gerekli. Çevrende dalgalar kabarıyor ve sen de bir dalgasın. Orman hışırdıyor ve sen de bir ormansın. İç ve dış diye bir ayrım yok artık. Uçarken kuşsun, yüzerken balıksın, ışığı çekiyorsan ışıksın, karanlığı tadıyorsan karanlıksın. Dolaşıyoruz ey ruh, yüzüyoruz, uçuyoruz, gülümsüyorum ve narin hayalet gibi parmaklarımızla kopuk iplikleri onarıyoruz ve sönmeye yüz tutmuş közleri sevecenlikle canlandırıyoruz. Tanrı'yı aramıyoruz artık. Tanrı biziz. Dünya biziz. Başkalarıyla birlikte öldürüyor, başkalarıyla birlikte ölüyoruz. Yaratıyoruz ve düşüncelerimizle yeniden diriliyoruz. En güzel düşümüz gökyüzü, en güzel düşümüz deniz, en güzel düşümüz yıldızlı gece, bir balık, mutluluk saçan parlak bir ışık ve mutluluk veren ışıltılı bir ses -hepsi düşümüz- her biri en güzel düşümüz. Az önce öldük ve toprağa karıştık. Az önce gülmeyi öğrendik ve az önce gökyüzündeki bir burcun yıldızlarını biz dizdik.