Koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
—demeğe de dilim varmıyor ama—
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!
"— Paydos..."— diyecek bize bir gün tabiat anamız,—
"gülmek, ağlamak bitti çocuğum..."
Ve tekrar uçsuz bucaksız başlayacak :
görmeyen, konuşmayan, düşünmeyen hayat...
—Uyumak şimdi,
uyanmak yüz yıl sonra, sevgilim…
—Hayır,
kendi asrım beni korkutmuyor
ben kaçak değilim.
Asrım sefil,
asrım yüz kızartıcı,
asrım cesur,
büyük
ve kahraman
Dünyaya erken gelmişim diye kahretmedim hiçbir zaman.
Topraktan ateşten ve denizden
doğanların
en mükemmeli doğacak bizden…
…ve insanlar ellerini
korkmadan
düşünmeden
birbirlerinin ellerine bırakarak
yıldızlara bakarak:
– “Yaşamak ne güzel şey!”
diyecekler...