Hiç de estetik olmayan görsellerle karşınızdayım. Taşınıyoruz.
İlk kitaplardan başladım. Zaman içinde bir hayli kitap toplamışız evimize. Elime aldığım her kitap bir milisaniyeliğine de olsa beni başka bir ana götürüyor.
Annemin genç kızlığında İsmet Özel’e, Rasim Özdenören’e imzalattığı neredeyse o her yeri çizili kitaplar. Annemin ben 10
Bu güzel şiir kitabının şairi Mahmud Derviş Filistinli .Savaşın ardında kalan sonsuz acıları şiirlerine aksettirmiş.Kim bilir şu lanet olasıca insanlar kaç aşkın kaç ailenin kaç hayalin kaç umudun katili... Ortadoğu'nun yaşamış olduğu ve halihazırda da maalesef ki bu savaş girdabından çıkamadığı sonsuz acıyı şiir aracılığıyla bize ulaştırmış şair .Ben şairin kalemini çok beğendim ne yazık ki yaşanılan acılara da tanıklık ettim şiiri zevk almak için okurum ben .Bu sefer ziyadesiyle hüzünlendim . Okumayanına tavsiye ederim.
Ellerin vardı, sıcak ve masum.
Ellerin, hayal gibi, düş gibi...
O zaman talihime yardı ellerin.
Beyaz bir gecede, iki kuş gibi,
Omzuma nasıl da konardı ellerin? ..
Hangi rüzgarlarda şimdi kimbilir?
O değirmen altı, o zümrüt koru,
İlk dörtlü yoncayı bulduğumuz yer,
Ya o çapkın çapkın kestanecikler! ...
Hani bir yerleri çimdiklenir hafifçe,
Kanardı
Edebiyatımızın "anne" kokulu şairlerinden olan Didem Madak, 80 darbesi döneminin, erken yaşta anne kaybının, amansız hastalıkların ve yaşamın getirdiği hüzünleri Grapon Kağıtlar'a işlemiş.
Sıcacık bir üslupla yazdığı bu birbirinden güzel şiirlerle, 41 yıllık ömrüne dair tüm kıymetleri kitabına yansıtmıştır.
"Sarhoşum kaderlerde biriken tozla
Çekil diyorum kağıda, çekil,
İçer ve zehirlenir
Ne zaman gözlerimden mürekkep damlasa.
Kalbime dokunuyorum bir kelebeğe dokunur gibi
Yetmez mi acaba bu dökülen pullar aşka?
Yoksa şu sızıyı
Sobası tüten evin şiirinde mi saklasam?
Şu sardunyanın kırmızı çiçek açışına
Yetmez mi acaba ah kör olmuş bir Türk filminde ağlasam?
Ne zaman sorsam,
Anlıyorum kediler bile meğer alışmış zamana."
güz gibi olsaydım keşke... güz gibi olsaydım keşke
keşke güz gibi suskun ve hüzün verici olsaydım
arzularımın yaprakları sararırdı birer birer
gözlerimin güneşi soğurdu
acıyla dolardı göğsümün gökkubbesi
ansızın pençesini indirirdi canıma, bir hüzün tufanı
gözyaşlarım yağmur misali
eteklerimi boyardı
âh... ne güzel olurdu güz gibi olsaydım
vahşi, heyecanlı, rengarenk olurdum
gözlerimde bir şair göksel bir şiir okurdu
yanıbaşımda yalazlanırdı âşığın kalbi
ateşin kıvılcımlarında gizli bir dert.
benim ezgim...
kırık dökük, rüzgâr sesi gibi
keder kokusu dõkerdi yorgun gönüllere.
önümde:
genç bir kışın acı çehresi
ardımda:
yazı birbirine katan zamansız bir aşk
göğsüm:
hüznün, acının, evhamın mahalli
güz gibi olsaydım keşke
GÜZELLEME
Evinizin önünde dolaşsam
Seni bulamazdım,
Sen gözlerinde bahçeler olan
Şimdi evimdeki karım.
Senin kadar güzel olsun çocuklarım.
Gökyüzü bugün ne kadar da çok
Yıldızlarla dolu avuçların!
Saçların böyle daha güzel
Sen daha güzelsin
Gelecek mutlu günlerin ışığında
Her şey daha güzel
Ne var ki ayrılığın adı kötüye çıkmış
Yoksa bin yıl daha yaşamak isterdim
Ve seni bin yıl daha
Ayrılıklar içinde sevmek isterdim
ne güzel parıldıyor yıldızlar
esintili sıcacık bu akşamlarda
ne güzel gülümsüyor insanlar
sevdiklerine, kederlerine, düşlerine
mevsim bahar
istesem de duramam yerimde
ıslık çalarak yürüyorum sokaklarda
bir buse düştü gözlerime
ben böyle havalarda aşık oldum
mevsim bahar