Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hani okuduğun kitap? Aşkı ne güzel tarif etmişti. Bak aşk dünyanın her belasını unutturacak bir lezzet değil miymiş?
Bazı kitapları okuyunca sanki artık ne aklım ne ruhum ne de bedenim eskisi gibi.Artik kitaplardaki kahramanlar gibi düşünüyor, onlar gibi konuşuyor, onlar gibi yaşıyorum.Ve bu his tarif edilemeyecek kadar güzel ....
Reklam
Bazen hayatı sadece sevdadan ibaret zannederiz. Büyük hatadır çünkü kadınların cazibesi de, aşkın tesiri de geçicidir. Ama hep kalacağını düşünürüz. Çünkü tarif edilmeyecek bir haz verir bize. O derin sızıyla lezzetlenmiş bir haz. Ama geçer; ne kadar güçlü, ne kadar yakıcı olursa olsun Bütün aşklar biter. Bu meselede kesin olan bir kanun varsa işte bu geçicilik durumudur. Kaderlerini aşkın üzerine kuranlar, elinde sonunda bedbaht olurlar.
Sayfa 244Kitabı okudu
163 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Yaklaşık 6-7 yıl önce ortaokul son sınıfta öğretmenimizin tüm sınıfa aldırıp okuttuğu bir kitaptı. O zamanlar kitap okumayı pek sevmezdim ama buna rağmen Sabahattin Ali ilgimi çekmiş ve bundan sonra eğer biri sevdiğin bir yazar var mı diye sorduğunda vereceğim cevabı bulmuştum. Kürk Mantolu Madonna'yı tekrar okuma kararı vermemi sağlayan çok değer
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021315,7bin okunma
Ne tek başına güzel ses ne de güzel söz.. Tarif edilemeyen güzellikler bir araya gelenlerdir.. Şu anki ruh halim..😌🎶 Nasıl hüzünlenmesin bu kalp, nasıl yaşarmasın bu gözler..🥀🥀 youtu.be/LuUrxvX4xC8
İslâm'ın Anlaşılması Üzerine
Adamın birisine dedim ki: - Falan kişiyi tanıyor musun? Benim bir arkadaşım onunla tanışmak ve yakınlaşmak istiyor, belki de büyük çapta ticari bir ortaklık yapmayı teklif ediyor. Adam dedi ki: -Gayet tabi onu çok iyi tanıyorum. Orta yaşlı, kısa boylu, esmer yüzlü birisidir. -Başka ne özelliklerini biliyorsun? dedim. -Güzel kravat bağlar,
Sayfa 55-56
Reklam
Şimdi hiç bilmediğim bir şehrin ortasındayım. Tüm hayatım,hayallerim, hedeflerim gözlerimin önünde.Ne yapacağımı bilemez haldeyim.Sadece çok yorulduğumu biliyorum. Yeni insanlar,yeni şehir yeni bir hayat. Sanki şimdi birdenbire her şey mahvolacak gibi. Sanki aniden yok olacak tüm doğrularım.Bir daha dönemeyeceğim eskiye İçimde tarif edemediğim hisler, aniden gelen duygu değişimleri, sıkıntılarım, üzüntülerim, sevinçlerim ve heyecanlarım var. Bir yanım şarkı söylemek istiyor. Bir yanım denize ağlamak. Bir yanım kalabalıklarda kaybolmak istiyor, bir yanım tenhada gökyüzünü izlemek. Eskiden mucizelere inanırdım. Sanki bir anda her şey değişebilecekmiş gibi hayal kurardım. Umutluydum. Sonra ne oldu bilmiyorum. Umudumu nasıl kaybettim, hangi saçma gerçek beni kurduğum inanılmaz hayallerden alıkoydu merak ediyorum. Gidilmez yollarda, çıkılmaz dağlarda gezerdim orda. Sonsuz bir umut vardı içimde. Sanki dünya güzel bir yer olabilirmiş gibi gelirdi. Şimdi ise sonsuz bir telaş ve gerçeğin soğuk yüzü var karşımda. İnanmak zorunda kalmışım gibi bir his. Geçmiyor. Bir yanım hâlâ iyi şeyler olabileceğine inanmamı istiyor. Bir yanım tamamen karanlık. Eskiden olsa bu şehirle savaşırdım. Şimdi ise anlaşmaya çalışıyorum. Eskiden olsa kazanırdım, şimdi ise beni yenmesinden korkuyorum. Bana ne oldu bilmiyorum. Kayboluyorum hayat düzeni içinde. Her şey çok gereksiz, her şey çok yorucu. Heyecanlıyım bir yandan, belki diyorum. Belki düzelir. Çoğu şeyin dönüşü var, bunun mu olmayacak... Düzelsin. Lütfen...
Herkes gerçek aşkı aradığını söylüyordu ancak henüz bulan birine rastlamamıştı. Acaba gerçek aşk diye bir şey var mıydı gerçekten? Hem zaten ne diye başına "gerçek" sıfatı eklenmişti ki? Sadece aşk demek kâfi gelmiyor muydu? Demek ki o kadar çok aşk olmayan aşk vardı ki günümüzde, kelimenin başına "gerçek" sıfatını eklemeye gerek duymuşlardı. Eğer gerçek aşk bu kadar bulunmayan bir şey ise, bunca evlenen insan nasıl evlenmişti peki bu durumda? Gerçi annesinin bir lafı vardı, evlilikte önemli olan tek şey saygıdır derdi, aşk çok da gerekli değil. Nerde okuduğunu tam olarak hatırlamıyordu ama bir zamanlar aşkın çok güzel bir tarifini görmüştü bir yerlerde. "Alaka-i şedit kalbi" demekti aşk, yani kalpten duyulan şiddetli alaka. Ne güzel tarif etmişlerdi aşkı aslında.
Sayfa 52
-Muhabbet sana ne türlü haller getiriyor? -Ne türlü haller mi getiriyor? Zamanı zamanına benzemez... Gün olur, yanıma gelsen uzuvlarımın her biri ayrı ayrı yanmaya başlar. Sanki vücuduma alevden bir gömlek giydirirler. Yanımdan gitsen canım vücudumdan çekilir. Çekildiğini her zerrem ayrı ayrı hisseder. Her tarafıma hafif bir titremek gelir. Gönlüm yerinden kopacak da arkandan koşacak gibi olur. Gün olur, zihnimde, yoluna ölüp de seni başucumda ağlar görmekten büyük bir mutluluk bulamam. Sonra ağlayacağını düşünürüm, sana acıdığımdan kendime de acımaya başlarım. Dünyada ne kadar güzel şey görsem, elbette seni bir yerine benzetirim. Sonra gördüğüm şeyin her tarafında bir kusur bulurum. O da gözümden düşer, yine yalnız sen kalırsın. Uykuya rüyada seni görmek ümidiyle yatarım. Uykudan hayalini kaybetmek korkusuyla kalkarım. Her halim tarif olunmaz ki, nasıl söyleyeyim!..
okuma açlığı.. güzel tarif.
Nedeni her ne olursa olsun, o kitabı okuma açlığı on yaşındaki bir çocuğun hissedebileceği kadar yoğundu.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.