Okuduğum ilginç kitaplar listesine girebilecek bir kitap. Ben kitabı kendi içinde üç aşamada değerlendirdim: "Kitabın içeriği", "dili" ve "Yazar-kitap ilişkisi". "İçerik" kısmında sıradışılık söz konusu. Olaylar gerçekleşirken içinizde merak hissi doğmaya başlıyor, sonra bir anda şaşırıp kalıyorsunuz ne oluyor diye. "Dil kısmına" gelecek olursak yazarın sağlam akıcı bir dili var. Bunu özellikle,olayları anlatırken kullandığı bakış açılarında fark ediyorsunuz. Örneğin; Adam karakteri içinde bulunduğu tutku dolu ilişkiyi anlatırken sanki siz yaşıyorsunuz onları. Adam gibi utanç yaşıyorsunuz ama bir yandan da önüne geçilemez bir tutkunun tesirinde gibi hissediyorsunuz. Gelelim "yazar-kitap" ilişkine. Burada yazar kitabı okuyucuya emanet etmiş gibi. Kitabını, olayları yazıyor ama her bölümde ucu açık kalıyor. Okuyucuya sanki; "sen tamamla, nasıl olmasını istersin. Sana bir çok seçenek sunuyorum, bunlar aslında gerçek mi yoksa tamamen delilik mi?" Diyor. Sanki Yazar kitabıyla tek gecelik ve unutulmaz bir ilişki yaşamış gibiydi. Her karakteri yazıyor, sevişiyor ve ertesi gün gidiyor. Bir diğer karakteri anlatınca yine aynısını yapıyor. Bu benzetme özellikle kitabın geneli ve sonu içinde geçerli. Büyük bir istekle başlayan yakınlaşma ve devamında da beklenildiği gibi harika ilerleyen, ama sonunda ucu açık kalmış ve bir daha yaşanmayacak bir birleşme.