Sorun şu," dedi Clovis halasına, "her an, her yerde insanın karşısına dikilen bu anma günleri insan doğasının bir yanını didikleyip dururken başka bir yanını da tamamen görmezlikten geliyorlar; bu kadar zorlama birer görev haline gelmeleri de o yüzden. Adet olmuş bir kere; normal zamanlarda konuklardan birisi son anda yüzünü kızartıp da gelemeyeceğini bildirmedikçe evine yemeğe çağırmayacağın birtakım insanlara Noel'de ve yılbaşında en iyimser mutluluk dilekleriyle, en süfli sevgi sözcükleriyle dolu kartlar yollamaya teşvik ediliyorsun. Yılbaşı gecesi kazara bir lokantada yemek yiyecek olsan, önceden hiç görmediğin ve bir daha da katiyen görmek istemeyeceğin yedi kat yabancılarla el ele tutuşup şarkı söylemen şart oluyor, adeta bekleniyor. Ama öteki uca gitmeye izin yok."
"Öteki uca mı? Hangi öteki uca?" diye sordu Mrs. Thackenbury.
"Düpedüz nefret ettiğin insanlara beslediğin duyguları dışa vurmanın hiçbir yolu yok. Modern uygarlığın bu konudaki gereksinmesi ayyuka çıktı artık. Bir düşün, eski hesapları temizlemek, geçmişteki hınçları çıkarmak için belli bir gün ayrılsa ne eğlenceli olurdu kim bilir. İnsanın gözü gibi sakladığı bir 'ihmal edilmemesi gerekenler' listesindeki kişilerden son derece hoş intikamlar alabileceği bir gün ..."