Bugün bana iyi misin sorusundan sonra "Cidden iyi misin?" şeklinde bir soru daha aldım. Afalladım. Birkaç saniye telefonun bağlanmasını beklermiş gibi içimdeki bana ulaşmaya çalıştım. Cidden iyi olup olmadığımı bilemeyecek kadar sağır mıydım kendime diye durup bir düşündüm. Sonra gerçek dünyaya dönerek, silkelendim ve iyiyimdir ben ya
"Ne olabilirdi ki benim başarım, ben o koşullara boyun eğip, toplum içinde bana gösterilen yeri alsaydım? Bir ikiyüzlülük, bir sahtelik, bir aldatmaca olurdu bu ‘başarı’—-ben’im, ben olmadan, hatta benliğimi bir kenara atarak, kişiliğimi çiğneyerek elde ettiğim bir şey. Karşılığında kim olduğumu verdiğim bir ‘kimlik’… Bunu kabul etmedim—Şunu bilmeni istiyorum: Pişman değilim; hiç de pişman olmadım. Ama şunu da bil ki, öyle gururlu falan da değilim-olmadım. Kendimden hiç nefret etmedim; ama bir türlü beğenemedim de kendimi. Çok acı çektim ama başkalarına da çok acı çektirdim. Kendimi haklı görüyor değilim; ama kendimi savunuyor da değilim-hele yargılamayı hiç beceremiyorum, kendimi de dünyayı da… Dünya ne ise oydu, ben de ne isem o oldum-uyuşamadık. Hepsi bu…"
Oruç Aruoba
Oruç Aruoba
Reklam
Misbah ERATİLLA - Bediüzzaman ve Adilcevaz’lı Nevruz Çakan Yeni Asya Adilcevaz’ın Erikbağı (Koçeri) Köyü’nden Nevruz Çakan, Bekir Ağa namı diğer Abdulceliloğullarından Adilcevazlı Emrullah oğlu Bekir ile çarşıda karşılaşır. Nevruz Çakan, Bekir Ağa’ya: “Bekir Ağabey, ben bir tarikata girmek istiyorum. Bu konuda bana ne tavsiye edersiniz?” diye
Turgut Uyar
ACIYOR Mutsuzluktan söz etmek istiyorum Dikey ve yatay mutsuzluktan Mükemmel mutsuzluğundan insan soyunun Sevgim acıyor Biz giz dolu bir şey yaşadık
Babama...
Yine canım sıkkın bir şeylere, Yine boğazıma düğümlendi yokluğun. Evet Baba, her gülüşümü, her mutluluğumu, her sevincimi olduğu gibi hüzünlerimi de sana anlatmayı seviyorum ben galiba. Galiba en iyi sırdaşım sensin benim, şu hayatta. Gözyaşlarımı hiç düşünmeden dökebiliyorum ayak uçlarına, ağlarken hiç utanmıyorum varlığından. Evet
İnanç Pusulası: "Aldanmak Kaç Gram?"
Bana öyle geliyor ki; Yaratıcı, maddeyi başlangıçta katı, ayrışmaz ve hareketli olarak, muhtelif ebat ve şekilde, kâinattaki diğer maddelerle belirlediği nispetlerde, kendi takdir ettiği maksatlara uygun bir tarzda şekillendirdi. Opticks (1730), 344. “Güneş ve gezegenler, aralarında hiçbir şey yokken birbirlerini nasıl ve neye göre çekiyorlar?
Reklam
1,000 öğeden 801 ile 810 arasındakiler gösteriliyor.