Sene 2009… Üniversite hayatımın ilk yılları… “Topluma Hizmet Dersi” kapsamında körler okuluna gideceğimiz söylendi. Tam adıyla “Gaziantep GAP Görme Engelliler Ortaokulu”. İlk duyduğum anda gitmek istemedim çünkü dersine gireceğimiz sınıf, görme engellilerden oluşan bir sınıftı. İsteksiz olma sebebim o hüzün dolu duygu dolu atmosferi bünyemin
Uzunca bir süre ekrana bakakaldım,beni bu kadar etkileyen bu kitap hakkında ne yazabilirim diye. Etkilendim çünkü içinde hepimizden en az bir parça var. Evet benden de senden de en az bir parça var içinde. Yüreğine yüreğine dokunan sıcacık bir aşka duyulan özlem,şiddetli esen bir annenin kaybının acısı,yağmurda ıslatan bir kaçış hikayesi... Libby ve Isabella 100 yıl arayla yaşayan iki güçlü kadın. Biri kendisini mahveden evlilikten kaçarak akla hayale gelmeyecek olaylar yaşarken diğeri yasak aşkın kollarından acı bir sonla küs olduğu memlekete savrulan iki güçlü kadın. Bir de geçmişe tutuklu yaşayan Juliet. Sizi hikayelerinin içine çekiyor,sayfalar umarsızca dönüyor derken son sayfalarda kitap bitmesin diye okumak istemiyorsunuz. Normalde kolay ağlayan biri değilim ama bu kitabın çoğu bölümünde gözlerim dolu dolu oldu. Ah Daniel,ah...
Bu kitabı okurken "bazı hazinelerin değeri parayla ölçülemez" , "hayat tek bir andır o da bu an. Geçmiş geçti gelecek ise gelir mi bilinmez. Ama şuan elinde. Kıymetini bilerek yaşa." , "yaptıklarını unut,yapabileceklerine odaklan" ve daha bir sürü şey aklınızdan geçerken aileniz için şükrediyorsunuz. Dili çok akıcı ve anlaşılır. Yazım hatası yok. Yayınevine özeninden dolayı ayrıca teşekkürler. Ben severek okudum. Umarım sizler de en az benim kadar seversiniz. Kitapla kalın.
Deniz Feneri KoyuKimberley Freeman · Arkadya Yayınları · 20151,613 okunma