DÜLGER BALIĞININ ÖLÜMÜ Hepsinin gözleri güzeldir. Hepsinin canlıyken pulları kadın elbiselerine, kadın kulaklarına, kadın göğüslerine takılmağa değer. Nedir o elmaslar, yakutlar, akikler, zümrütler, şunlar bunlar?.. Mümkün olsaydı da balolara canlı balık sırtlarının yanar döner renkleriyle gidebilselerdi bayanlar; balıkçılar milyon, balıklar
üzerinde 19 vardır-MÜDDESSİR SURESİ
ben onu “Sekar”a sokacağım. Sekar’ın ne olduğunu sen ne bileceksin? Geride bir şey koymaz, bırakmaz. Derileri kavurur. Üzerinde on dokuz vardır. Biz, cehennemin görevlilerini ancak meleklerden kıldık. Onların sayısını inkar edenler için bir imtihan vesilesi yaptık ki kendilerine kitap verilenler kesin olarak bilsinler, iman edenlerin imanı
Reklam
İKİNCİ, VE YA BİLMEM KAÇINCI HAYAT.
"Bir yazar; aşkın ikinci bir hayat olduğunu ne kadar da doğru söylemiş."
Sayfa 30 - Olimpos
Aşkın ikinci bir bahar olduğunu yazan kişi, ne kadar da doğru söylemiş..
Ali Emmi bunu Binbaşı itiraza kalkışırken sormuştu. "Seni ne kadar sevdiğimizi bilemedin. Bu bir, ikincisi de içinde bulunduğumuz hâli hiç anlamıyorsun. Dahası da var ya, ne ise..." Ali Emmi yakasını bırakmadı: "Beni severseniz ben de sevinirim oğlum. Ama o başka iş. Sen bana şu 'Dahası' ne anlatsan pek iyi eden. Neymiş o dahası bakalım?" Binbaşı biraz durakladıktan sonra döküldü: "Sana güvenirim Ali Emmi. Hiçbir şey saklamayacağım. Dediğin doğru; biz Meclis'te şimdilik eyvallah deyip susacak dostların mümkün olduğu kadar çok olmasını istiyoruz. Gürültü patırtı ile, çekişip çene çalmakla kaybedecek zaman değil. Oldu mu? Rahat ettin mi? Reis Bey'e gelince; onu biz senden önce düşündük. Amma Reis Bey, şu Müftü'nün asılacağı gün Kel Hacı'ya birşeyler söylemiş. Hatırladın mı, sen de oradaymışsın." Ali Emmi iyice hatırlamıştı. "Bildim," dedi. "Hah işte, Reis Bey bildiğinden şaşmayan biri, bir kitap adamı. Halbuki biz ölüm kalım kavgasına tutuşmuşuz. Sırası geliyor bilmediğimizi de, kitaba uymayanı da yapıyoruz. Yapacağız da. Çünkü daha ortada ne devlet, ne de kitap var. Kitap da, bilgi de bu harple birlikte ağır ağır ortaya çıkacak. Bunu böyle bellemedin mi yarı yolda kaldın gitti demektir. Reis Bey bizim hep kalbimizde. Ama her şeyin yeri var, sırası var. Gece baskınında top kullanıldığını gördün mü sen hiç?" Ali Emmi şahane bir soğukkanlılıkla: "Görmedim," dedi ve sordu: "Az evvel bir 'Şimdilik' lafı ettindi. Ne demek şimdilik?"
Sayfa 288Kitabı okudu
"Son kez çok hızlı gitmiştik. Şimdi bunun tadını çıkarmak istiyorum." Son sevişmemiz, hızlı ve endişe içinde bir tartışmanın ortasın- da Gökyüzü Kulübünün müdür odasındaki yeni divanda olmuş, tüm şikayetlerimi alıp, götürmüştü. Ama aynı zamanda tadını çıkarmak da kulağa kahrolası bir biçimde harika geliyordu. Islak öpüşlerin ardından,
Sayfa 13
Reklam
Bir zamanlar ben de başka türlü düşünüyordum; her şeyi aklımla halletmeye kalkıyordum. Fakat artık dünyada bir tek şeye inanıyorum: O da tecrübe. Sana söylediğim şeyleri otuz seneye yaklaşan bir hayat bana öğretti. Sen de yavaş yavaş yola gelirsin. Benim şurada üç günlük ömrüm kaldı; aklında bulunsun diye bunları söylüyorum. Hayattan fazla şeyler
Sayfa 151 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
"İnsanların düşünmenin stresinden kaçıp kurtulmak için kendine iş yaratmak zorunda olduğunu söyleyen ne kadar da doğru söylemiş."
Sayfa 20 - Altın KitaplarKitabı okudu
Güzel bir Nasihat
Geçen gün ceza reisi bir kitap verdi. Şöyle karıştırdım. Derin bir şey. İsmi Amak-ı Hayal, senin anlayacağın hayalin dibi. Orada yazıyor: Bir gün Allah peygamberleri çağırıp sormuş, saadet nedir? demiş. Her biri kendilerine göre cevap vermişler. Musa: Arzı Mev’uda gitmektir; İsa: Bir yanağına vurana ötekini uzatmaktır; Buda: hayatta hiçbir arzusu olmamaktır, yollu şeyler söylemiş. Sıra bizim Muhammed’e gelince: “saadet, hayatı olduğu gibi kabul etmektir…” demiş. Ne doğru söz! Hayatı olduğu gibi kabul etmeli ve ona ne bir şey ilave etmeli, ne de ondan bir şey eksiltmeli… Bazı şeyler vardır canımızı sıkar; “Bu neden böyle? Böyle şeyleri dünyadan kaldırmalı!” deriz. Bazı şeyler de mevcut değildir. İçimizden, bunların olmasını ister, hatta bu uğurda çalışırız. İkisi de saçma ve faydasızdır. İnsan dediğin mahluk hiçbir şeyi değiştiremez. Bunun için, gönlünün rahat olmasını istersen, gördüğün fenalıkların bile bir hikmeti olduğunu düşün ve yeryüzünde olmayan iyilikleri oraya getirmek sevdasına kapılma… Sonra en mühimi: kendini halinden şikayet etmeye alıştırma! Ömrünün sonuna kadar dövünsan bu hayatın cefası tükenmez; kendine etmiş olursun. İçkiye de şimdilik pek heves etme. Bazen insan avunmak için başka çare bulamıyor ama sen nefsine hakim ol. Biraz daha yaşlandıktan sonra nasıl olsa başlarsın. Hatta o zaman lazımdır da. Akşamdan akşama iki kadehin zararı yoktur. İnsana dünyayı unutturur. Eh, bu dünya da unutulacak dünya zaten…”
Sayfa 151
Abdullah Bin Mes'ud
Kalabalıklar içerisinde hemen fark edilecek bir insan değildi. Ne malı, ne iri yan bir cüssesi, ne de mevkii ve makamı vardı. İnsanlar içerisinde fakir, zayıf ve sıradan bir kişiydi. Fakat İslâm kendisine fakirliğin yerine, Kisra'nın hazinelerinden ve Kayser in definelerinden çok daha değerli ve kıymetli şeyler nasip etti. Bünyesi zayıftı; fakat İslâm kendisine tarihin akışını değiştirecek ve azgınları kahredecek güçlü bir irade kazandırmıştı. Belki mevki ve makam sahibi değildi, halk arasında fazla göze çarpmıyordu; ama İslâm kendisine tarihin önde gelen şahsiyetleri arasında anılmayı ve ilim ve şerefi ihsan etmişti. Hz. Peygamber onun hakkında "Sen eğitilebilir bir çocuksun." derken ne kadar da doğru söylemiş. Zira Rabbi'nin lütfu sayesinde Abdullah b. Mes'üd çok şey öğrenmiş, ümmetin fakihi olmuştu. Şöyle derdi: "Yetmiş süreyi bizzat Resûlullah'ın ağzından öğrendim. Bu konuda kimse benimle çekişemez."
Reklam
Bir yazar, aşkın ikinci bir hayat olduğunu ne kadar da doğru söylemiş.
Tüm dinler bizi ALLAH'a götürür mü?
Tüm dinlerin İslâm olduğu, eşit seviyede hakikate götürdükleri düşüncesi özellikle yakın zamanlarda Yahudilik, Hristiyanlık ve İslâm arasına diyalog çalışmaları yapan, bu üç dine de inanan kimselerin Cennet'e girebileceğini savunan kimseler tarafından gündemde tutulmuştur. Yakın zamanda bir felsefecinin de bu minvalde bir şeyler söylemiş
34 Michel Thomas, Hristiyan Tanrı Bilimine Giriş, Orhan Basımevi, İs- tanbul, s. 56. 35 Şinasi Gündüz, Hakan Olgun, Mahmut Salihoğlu, Elif TOKAY, Din- ler Tarihi, İstanbul Üniversitesi, s. 172.
"Size imreniyorum." "Hayır, hayır, bence bu hiç akıllıca değil. Her ne kadar kulağa hoş gelse de emin olun gerçek çok farklı." Poirot iç çekti. "İnsanların düşünmenin stresinden kaçıp kurtulmak için kendine iş yaratmak zorunda olduğunu söyleyen ne kadar da doğru söylemiş."
Sayfa 20
Resim