162 syf.
8/10 puan verdi
·
11 saatte okudu
Bukowski'nin her eserinde; gerek öykülerinde gerekse de romanlarında kendisidir anlattığı kişi. Bazen açıkca, gizlemeden belli eder kendini eserlerinde, bazen de Chinaski olur bir anda. Bu açıdan, Büyük Zen Düğünü'nü Bukowski'nin bizlere yine kendinden kesitler sunduğu bir öykü eseri olarak nitelendirebilirim. Düşündüm de... Aslında bahsini
Büyük Zen Düğünü
Büyük Zen DüğünüCharles Bukowski · Metis Yayıncılık · 1999447 okunma
Ne Kadar Dayak Gerekecek
Behlül Dîvâne bir gün Hârun Reşid'in dîvânına gelir. Bakar ki Hârun tahtında yok. Hemen Hârun'un yerine geçip pâdişâh gibi oturur. O anda hâcibler gelip Behlül'ü Halife'nin yerinde görürler: "Bre edepsiz deli!" diye bir iki vururlar. Behlül hemen çağlamaya ve gözyaşı döküp ağlamağa başlar. Tam o esnada Hârun çıka gelir. Behlül'ü ağlar bulur ve okşayarak yanına alır: "Niçin ağlıyorsun?" diyerek hâlini hatırını sorar ve yanındaki hâciblere: "Buna n'oldu?" der. Hâcibler: "Ey mü'minlerin emîri, onu sizin yerinize geçmiş oturur gördük. Edeblenmesi için öfkelenip bir iki vurduk. Ondan ötürü ağlar." derler Behlül ileri atılır: "Hayır, ben onların döğmelerine ağlamam. Senin için ağlarım ve sana acıyıp ciğerimi dağlarım. Çünkü ben ömrümde bir kez bu makama oturduğum için bu kadar dayak yedim. Sen ki, her gün oturuyorsun acaba ne kadar dayak gerekecek?" der.
Sayfa 182
Reklam
Okültizm ve Majikal açılardan bakarsak Vudu Satanizm'le ilgili değildir fakat dinsel açılardan ve uygulamalarına bakarsak Vudu tam bir Satanizm'dir. Gene de burada Vudu'yu ele alıp, kitabımızın ölçülerine göre genişçe bir yer vermemin belli bir sebebi vardır. Vudu, Satanizm'in ve özellikle de yurdumuzdaki Satanizm'in sosyolojik
Yeryüzünün Lanetlileri Kitabına J.P.Sartre Yazdığı Önsöz
1961 TARİHLİ BASKIYA ÖNSÖZ Jean Paul Sartre Kısa bir süre öncesine dek yeryüzünün nüfusu iki milyardı: beş yüz milyon insan ve bir buçuk milyar “yerli”. Birinciler “Söz”e sahipti, ötekilerse bu sözü ödünç almışlardı. Bu ikisi arasında aracı olarak hizmet veren satılmış kralcıklar, derebeyler ve tepeden tırnağa sahte bir burjuvazi vardı.
Behlül Divane bir gün Harun Reşid'in divanına gelir. Bakar ki Harun tahtında yok. Hemen Harun Reşid'in yerine geçip, padişah gibi oturur. O anda saray muhafızları gelip Behlül'ü halifenin yerinde görünce, ?Bre edebsiz deli!? diye bir-iki vururlar. Behlül hemen sızlanmaya, gözyaşı döküp ağlamaya başlar. Tam bu sırada Harun Reşid çıkagelir. Behlül'ü bu halde görünce okşayarak yanına alır ve muhafızlarına ?Buna ne oldu?? diye sorar. Hizmetçiler: - Ey müminlerin emiri, sizin yerinize geçmiş oturur gördük. Edeplenmesi için bir-iki vurduk, ondan ötürü ağlar, derler. Behlül ileri atılır: - Hayır, ben onların dövmelerine ağlamam, der, ben senin için ağlarım. Çünkü ben ömrümde bir kez bu makama oturduğum için bu kadar dayak yedim. Sen ki her gün oturuyorsun, acaba ne kadar dayak yemen gerekecek?Ben sana ağlıyorum