İnsanlıktan uzaklaştık
Dünya üzerinde.. Yedi milyar insanız.. Ve yaklaşık.. Beş milyar yaşından.. Bir gezegende yaşıyoruz.. Bazen çok kalabalığız.. Bazense.. Bir ele..
Şimdiden yaşayamayacak kadar kalabalığız; böcek gibi değil ama insan gibi yaşayamayacak kadar kalabalığız; toprağı tüketip çölleri büyütüyoruz, ırmaklarımız birer batak, okyanuslar can çekişiyor, ama iman, ahlak, düzen ve maddi çıkar bizi ilkel topluluklar halinde yaşamaya mahkum etmek için el birliği ediyorlar: Diniere mürnin gerek, uluslara savunacak insan, sanayicilere tüketici; bu demektir ki herkese çocuk gerek, yetişkin olunca ne olacaklarının bir önemi yok. Felaket karşısında güç d urumdayız ve temellerimizi ancak ölüme giderken koruyabiliyoruz, bundan daha trajik bir paradoks hiç görülmedi, daha belirgin bir saçmalık hiç görülmedi, bu evrenin tesadüfi bir yaratı olduğunun, hayatın bir gölge-fenomen ve insanın da bir ilinek olduğunun kanıtı hiç bu kadar genel onay görmedi. Bizim hiçbir zaman Gökte Babamız olmadı, bizler öksüzüz, bunu anlaması gereken bizleriz, yetişkin olması gereken bizleriz, bizi yolumuzdan şaşırtanlara itaati reddetmemiz gerekir, bizi uçuruma mahkum edenleri kurban etmesi gerekenler bizleriz, çünkü eğer biz kendimizi kurtaramazsak hiçbir şey bizi kurtaramaz.
Sayfa 53
Reklam
Ne kadar kalabalığız hepimiz, ne kadar acıklıyız hepimiz; ne kadar caresiziz çoğumuz!
Sayfa 245Kitabı okudu
Bir süredir biz kendimle epey kalabalığız. İçime ne zaman baksam orada vıcır vıcır kurtçuklar gibi kaynaşan adamlarımı, kadınlarımı, hayvanlarımı, meleklerimi ve şeytanlarımı görüp hemen gözlerimi kaçırıyorum. Eskiden, parçalarımı ayrıştırıp önüme koyamayacak kadar yekpareyken, kendimi kolayca yok sayabiliyordum.
Ne kadar kalabalığız hepimiz, ne kadar acıklıyız hepimiz; ne kadar çaresiziz çoğumuz!
Eminönün'den ayrılıyoruz. Vapur dolu. Kaç kişiyiz bilmiyorum, sayısı belirsiz ve önemli olmayan bir kalabalığız işte. İnsan ve düşünce kalabalığı... Vapurun kıç kısmındayız ve yüzümüz Eminönü'ne dönük. Bir Yeni Camii'ye bakıyorum, bir Süleymaniye'ye. İkisi de devasa. İngilizce'de monumental diyorlar bu büyüklüğe... Maddi
Reklam
Ne kadar kalabalığız hepimiz, ne kadar acıklıyız hepimiz; ne kadar çaresiziz çoğumuz!
Sayfa 251
"Her birimiz oldukça kalabalığız. Yer, zaman, duygu ve koşullara göre çok farklı sıfatlar giyebilir, çok farklı davranışlar sergileyebiliriz. Hiçbirimizin tüm gerçekliğini kapsayan tek bir kelimeden bahsedemeyiz. Ne 'aptal' ne 'başarısız' ne 'iyi bir arkadaş' ne 'sabırlı' ne 'utangaç' ne 'özgüvensiz'. Tek bir şey değiliz çünkü biz, çok fazla şeyiz. Bir bedende kim bilir kaç kişiyiz... O yüzden hiçbir kimliği, hiçbir etiketi 'ben' yapacak kadar sahiplenmemek gerek."
Bir süredir biz kendimle epey kalabalığız. İçime ne zaman baksam orada vıcır vıcır kurtçuklar gibi kaynaşan adamlarımı, kadınlarımı, hayvanlarımı, meleklerimi ve şeytanlarımı görüp hemen gözlerimi kaçırıyorum. Eskiden, parçalarımı ayrıştırıp önüme koyamayacak kadar yekpareyken, kendimi kolayca yok sayabiliyordum. Fakat bu delik deşik halimin üstesinden gelmekte zorlanıyorum.
Sayfa 50 - Hep Kitap
Evet kalabalığız ve kuşkusuz çok hızlı çoğaldık . Buna karşın, 8 MİLYAR İNSANIZ Akdeniz’de boğulsaydık suyun düzeyi ne kadar artardı biliyor musunuz? Millimetrenin onda biri kadar evet kardeşlerim, evlatlarım, biz, altı kıtanın tüm kadın ve erkekleri, ince bir tabakadan başka bir şey değiliz, dünyanın yüzeyinde küçük bir et ve bilinç tabakası .
Reklam
Sessizlerin, anlatmayı bilmeyenlerin, kendini dinletemeyenlerin, önemli gözükmeyenlerin, dilsizlerin, o iyi cevabı hep olaydan sonra evde düşünenlerin, insanların hikayelerini merak etmediği o kişilerin yüzleri diğerlerinden daha anlamlı, daha dolu değil mi? Sanki anlatamadıkları hikayelerin harfleriyle kaynaşıyor o yüzler, sanki sessizliğin, ezikliğin, hatta yenilginin işaretleri var onlarda. Kendi yüzünüzü de düşünmüştünüz değil mi bu yüzlerin içinde? Ne kadar kalabalığız hepimiz; ne kadar çaresiziz çoğumuz! Ama sizleri gene kandırmak istemem: Ben sizlerden biri değilim. Eline kâğıt kalem alıp bir şeyler döktürebilen, bu döktürdüklerini de başkalarına iyi kötü okuyabilen kişi, biraz olsun kurtulmuş sayılır bu hastalıktan.
Sayfa 245Kitabı okudu
Şimdiden yaşayamayacak kadar kalabalığız: böcek gibi değil ama insan gibi yaşayamayacak kadar kalabalığız; toprağı tüketip çölleri büyütüyoruz, ırmaklarımız birer batak, okyanuslar can çekişiyor, ama iman, ahlak, düzen ve maddi çıkar bizi ilkel topluluklar halinde yaşamaya mahkum etmek için el birliği ediyorlar: dinlere mümin gerek, uluslara savunacak insan, sanayicilere tüketici; bu demektir ki herkese çocuk gerek, yetişkin olunca ne olacaklarının bir önemi yok.
Davranışsal anlamda sabit diye bir şey yoktur: Kimse hayatının her anında zeki, utangaç, sabırlı veya depresif değildir. Hepimizin içinde geniş bir davranış dizisi vardır. Bu durumu belki de en iyi, Sezen Aksu bir şarkısında, "Bir bedende kaç kişiyiz?" diyerek anlatmıştır. Her birimiz oldukça kalabalığız. Yer, zaman, duygu ve koşullara göre çok farklı sıfatlar giyebilir, çok farklı davranışlar sergileyebiliriz. Hiçbirimizin tüm gerçekliğini kapsayan tek bir kelimeden bahsedemeyiz. Ne" aptal" ne "başarısız" ne "iyi bir arkadaş" ne "sabırlı" be "utangaç" ne de "özgüvensiz". Tek bir şey değiliz çünkü biz, çok fazla şeyiz. Bir bedende kim bilir kaç kişiyiz... O yüzden hiçbir kimliği, hiçbir etiketi "ben" yapacak kadar sahiplenmemek gerekir.
Resim