Ama gerçek,acıma duygusundan üstündür.Kaldı ki,ben burada kendimi değil,sıradan Rus insanının o gün bugündür yaşamakta olsuğu boğucu, kahredici, ürpertici, çevreden edindiğim izlenimleri anlatıyorum. [syf.15] ...... -Merhaba,dürüst dünya, sonsuza dek hep böyle kal!-derdi.-Canım Lekseyim,minik kuşum benim,sonunda sakin bir yaşama kavuştuk.Her
Yabancılaşmak, Batı insanının ruhunda taşıdığı korkunç hastalıktır. Batı insanı kendisini, kendi kişisel dramına kolayca hapseder. Kendi çizdiği tebeşir çizgisine mahkumdur. Bunu anlatan Batı romanında insan dramı bu temele dayanır. Oysa Türk insanı, toplumun gerçekten ayrılmaz parçasıdır. Deli olmadıkça, kendisini, yakın çevresinden kesinlikle ayıramaz. Ne kadar derin ve büyük yalnızlık duyarsa duysun, çevresindeki insanların ilgisinden uzak olamaz. Bu hal o kadar olağan, o kadar alışılmıştır ki, ciğerlerine hava alıp boşaltması kadar doğaldır. Kendisini toplumun dışında duymayan insan güçlü olur. Bu yalnız kalamayan insanın da dramı vardır ama, bu dram Batılı insanın yalnızlıktan gelen insan dışı müthiş dramına benzemez. Bir başka dramdır. Türk romancısı derinliğine inceleyip açıklamakla bütün Doğulu insanların dramını işlemiş ve dünya insanlık dramına çok önemli bir parçayı, öteki yarım parçayı eklemiş olacaktır. Buradaki eklenti o kadar büyüktür ki artık burada, katkıdan bile söz edilemez. Buradaki olay, kayıp yarı parçanın bulunup yerine koyulmasıdır.
Sayfa 185 - Emre Yayınları, 1995, 2. Baskı, Kemal Tahir'den Notlar, *98-99-100Kitabı okudu
Reklam
Dünyadaki buhranların biricik çözüm yolu, dünya liderliğini ve hayat rotasını iğrenç emellere alet eden günahkâr ellerden alıp, temiz ve becerikli ellere teslim etmektedir. Liderliğin İngiltere'den, Amerika'ya veya büsbütün Rusya'ya geçmesi, dünyaya hiçbir şey getirmeyeceği gibi hiçbir meseleyi de halletmiş olmaz. Bu değişiklik, sağ el yorulunca, sol ele; sol el yorulunca, sağ ele geçen sandal küreğinden başka bir şeye benzemez. Kürek aynı kürek olduktan sonra sola geçmiş, sağa geçmiş ne fark eder ki? Gerek Amerika ve gerekse Rusya, hayat rotasını ortaklaşa yürüten, gemiyi bir hat üzerinde tek bir yöne götüren bir adamin iki elinden farksızdır.. Köklü ve gerçek değişme ancak liderliğin materyalizmin ve cahiliyetin kumandasında hareket eden Avrupa'dan veya daha geniş anlamıyla İngiltere, Amerika, Rusya ve bunların peşinden giden diğer Doğu Asya milletlerinden, Efendimiz Hz. Muhammed'in (s.a.) ebedî risaleti ve gerçek diniyle idare ettiği İslâm âlemine geçmesiyle mümkündür. İşte tarihin çehresini ve hadiselerin akışını değiştirecek ve dünyayı tehdidi altında bulunduğu korkunç saatten kurtaracak köklü değişme budur.
Sayfa 334Kitabı okudu
Hepsi geçti. Etim zehir gibi gene. Kemiklerim hâlâ çocuk. Saçlarıma tek tek aklar dadandı! Hoşuma gidiyor. Ustalaşıyor, daha bir acı, daha bir erkek oluyorum gitgide. "Her şey kalakaldı suskun - Bir canı tüketirsin - Bir can gözlersin" devam et Leylim. Sarhoş ettin, çarptın beni. Kıskanıyorum bu mısrâlarım. Sana her vakit demeli miyim, büyük şâirsin? Çabuk tamamla gönder bana. Hergelelik etme, bekletme. Bu kadarcığı bile korkunç. Ne var ki bir iki dörtlük daha döşenirsen s..tik anasını dünya edebiyatının, göreyim seni. Biraz da takılayım sana! Kim bu gözlediğin can? Vay anam vay! Yandın Ahmed Arif. Yandın gâvur a...ı gibi!
Ünlü bir benzetme vardır: Bir zamanlar bir adam seyahat ediyordu; yanlışlıkla cennete girdi. Hint cennet kavramında, orada dilekleri yerine getiren ağaçlar vardır, kalpatarus. Sadece onların altında oturuyorsunuz, herhangi bir şeyi arzuluyorsunuz ve hemen yerine getiriliyor – arzu ile onun gerçekleşmesi arasında hiçbir boşluk yok. Bir düşünce ile
“İnsanların hırsları denizde kum gibi sayısızdır, üstelik biri diğerine benzemez, en aşağılığı da en güzeli de ilk başlarda insana boyun eğer, fakat zamanla onun korkunç efendisine dönüşür. Tutkuların en yücesini seçenin payına düşer mutluluk; her saat ve dakika büyür, ona katlanır hudutsuz saadeti, kendi ruhunun derin cennetine düşmüştür. Ne var ki insan bütün tutkularını kendi seçmez. Kimileri de onunla birlikte doğmuştur, kurtulmak gelmez elinden. Ömür boyu uslanmak bilmez, tekrar tekrar çağırır insanı tutkusu. Yeryüzünde büyük bir şeye hizmet eder bu dürtüler ya çok karanlık bir kisveye bürünür ya da insanlık için hayırlı, apaydınlık bir surette çıkar ortaya; yani her halükârda insan için meçhul bir fayda sağlar.”
Sayfa 383 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
173 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.