Latife Hanım-Mustafa Kemal evliliğinin gergin anlarından biri...
Sinirini yelpazesini avucuna vurarak gidermeye çalışan Latife Hanım, elini kanatır. Atatürk, tokat atmaya yeltenir.
Fakat Latife Hanım kendini müdafaa için elini siper etmeye kalkınca kanlı parmaklar Atatürk’ün yüzüne isabet eder...
Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatına giren
Kardeşimin Hikayesi , nev-i şahsına münhasır bir adam olan ve kendisini kitaplarının dünyasına bırakan Ahmet isimli karakterin, İstanbul'un kaosundan kaçtığı Karadeniz'in kıyısında yer alan bir kasaba olan Podima'da yaşanan bir cinayet ile başlamaktadır. Romanın bir cinayetle başlıyor olması bizde polisiye roman beklentisi oluşturuyor ve bu
“Hikaye elbet son bulur, mühim olan ne anlattığınızdır.”
.
.
Osmanlı da matbaanın yasak olduğu zamanlarda geçen hikayemiz büyük bir depremde yerle bir olan İstanbul da deprem anında dünyaya gelen gizemli bebek Leyla nın etrafında şekilleniyor hikayemiz. Leyla yı doğurtan ve bir dede gibi sahiplenen saray hekimbaşısı Abidin Efendi nin naklettiği salgın pençesindeki saray erkamı ve halkın yaşadıkları yaşattıkları konu alınıyor. Salgının en kuvvetli belirtilerinin sanrı, vesvese ve suizan olması da dönemin iç işleri hakkında manidar bilgiler veriyor.
Hikaye olay örgüsü, kurgusu açısından sizi içine çeken ve sürükleyici bir eser, yazarın diliyse konu aldığı döneme uygun hatta Leyla nın doğumu gibi efsunlu diyebiliriz. Sadece bir kaç yerde cümle yapıları biraz rahatsız ediciydi Ancak öyle bir yerde sonlandı ki burada bitmemeliydi daha neler olacak merakıyla hayretler içinde bıraktı diyebilirim. Karz ve Leyla nın yaşadıkları hep bir merak konusu olarak kalacak..
Akif Dut, Bendine Dolan Irmak isimli deneme türündeki eserinin ön sözünde “Kalemim taşrarın yalnızlığını kuşanınca sesim sana ulaşmaz sandım” dese de sesinin bütün dünyaya ulaştığı kanaatindeyim.
Kitabın geneline kendi tabiriyle şiirsel bir dil hâkimdir. Siz bakmayın kitabın deneme türünde oluşuna, uzun cümleleri uygun yerde bir alt dizeye
Bugün kitap hakkında konuşmayacağım. Çünkü kitap hakkında konuşmaktan utanırım. O kadar güzel bir kitap yani. Eleştiri desen var, mizah desen var, dram desen var. Fakat kitap içerisindeki şu iki cümle beni iki gündür düşündürüyor. Aynen şu cümleler:
"Gerçekten bir İrlandalıysak, kültürümüzü diriltmenin yollarını ve İrlandalı olmak nedir
Gösteri Peygamberi Kitap İncelemesi, Spoiler İçerir
Kitabı özetlemek değil, kitaptan çıkardıklarımı anlatmak istiyorum ama bazı noktalarda spoiler ve kitaptan bazı alıntılar veriyor olacağım. İlk defa bir kitabı derinlemesine inceleyecek bu bunu paylaşacak olduğum için nereden ve nasıl başlayacağımı bilemiyorum, uzun bir inceleme olacak
Annelerin klişeleri, hafif huysuz ama sevimli.
Ve hiç kızmayan yok, nesilden nesile geçişli...
Anne olduğunuzda siz de kendinizi bu laflardan birini söylerken bulabilirsiniz...
Kime çektin bilmem ki?.. (İstediği gibi davranılmayınca) Aynı baba tarafı... (Sinirlendiğinde) Aynı ben... (övüneceğinde) El âlemin çocukları ..... (Bir ömür el âlemin
Nuri Pakdil
Kalem suresi 1.ayeti kerime de mealen şöyle buyurulur:
" Kaleme ve satır satır yazdıklarına andolsun."
Kalbinin saatini Kudüs'e göre ayarlayıp Kudüs'e ayarlanmayan saatleri boşa geçirilmiş birer saat sayan edebiyatımızın köşe taşlarından Nuri Pakdil de kalemi ve onunla yazdıklarını birer kaleye benzetip,