"Devletin kurtarılması" meselesinde Tanzimatçılar her alanda ıslahat ile, Rus tehdidine karşı Avrupa güç dengesi içinde emniyetli bir konum edinme politikalarını izlediler. Osmanlı'nın Avrupa devletlerarası sisteminin bir parçası haline gelmesinin fiyatı, Avrupalı güçlerin imparatorluğun Hıristiyan tebasının hamisi rolünü kazanarak Osmanlı Devletinin içişlerine müdahaleyi süreklileştirmeleridir.
(Osmanlı toplumunda) Etnik kimlikler asla politize değildi ve bu yüzden verili bir insanlık durumunun ifadeleri olarak değerlendirilmekteydi. Türk, Rum, Frank gibi görünüşte etnik gibi görünen tüm tabirler, gerçekte dini çağrışımlara sahipti: Hristiyan Avrupa kullanımında Türk "kafir" anlamına gelmekteydi. Rum, Yunan Ortodoks Hıristiyanlara işaret ederken, Frank, Lıtin ya da Batı Avrupalı Hıristiyanları anlatmaktaydı.
Reklam
Atatürk'ün İnönü'den sonraki Başbakanı Celal Bayar'ın "yalnızca zihinden zihine aktarılabilecek bir devlet sırrı" olarak nitelediği Kemalizmin Kürtlere dönük politikaları, Şark ıslahat raporları örneğinde olduğu gibi, en üst düzeyde resmi gizlilik vasfına sahip kılınmıştır.
Sayfa 245Kitabı okudu
Eğer bir ulusa mensup olma şartı, ulusal ülküyü ve bu ülküyle aynileşmiş siyasi alternatifleri sahiplenmekse, o takdirde bu "ülkü"yü paylaşmayanlar doğrudan "vatan haini" konumuna düşmekte ve vatandaşlık haklarından yoksun kalmaktadırlar; çünkü temel hak ve hürriyetlerin kullanımı, muayyen bir siyasi ülküye ve o ülküyü vazedene sadakat duyulması şartına bağlıdır. Ulusal kimliğin sınırları ne kadar esnek çizilirse çizilsin, ülküye ve lidere sadakati şüpheli herkes son tahlilde, potansiyel "vatan hainliği" suçlamasına maruz kalabilmektedir.
Sayfa 148Kitabı okudu
Kemalist ulusçu söylem "Kürt meselesi" diye bir problem tanımaz. "Dirlik ve birliği" sağlamada karşılaşılan problemler güvenlik ve asayiş konusu olarak tanımlanır. Ülkede yalnızca Türk etnik varlığı söz konusu olduğu/olabileceği için herhangi bir etnik problemden de bahsedilemez.
Sayfa 242Kitabı okudu
Kanunlardaki Irki-Etnisit eğilimler
24 Ocak 1924 tarihinde çıkarılan Eczaneler ve Eczacılar Hakkında Kanun'un 1. maddesi, eczane açma şartları arasında "Türk olmayıda" zikretmekte, böylece azınlıkların eczane açma hakları da kaldırılmış olmaktaydı. Aynı şekilde 11Nisan1928 tarihli Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarz-ı icrasına Dair Kanun'un 1. maddesi de Türkiye'de doktorluk yapabilmeyi Türk olma şartına bağlamaktaydı.
Sayfa 234Kitabı okudu
Reklam
Atatürk der ki:
"Ben diktatör değilim. Benim kuvvetim olduğunu söylüyorlar: evet doğrudur. Benim arzu edip de yapamayacağım hiçbir şey yoktur. Çünkü, ben zoraki ve insafsızca hareket etmek bilmem. Bence diktatör, diğerlerini iradesine boyun eğdirendir. Ben, kalpleri kırarak değil, kalpleri kazanarak hükmetmek isterim."
Sayfa 205Kitabı okudu
"Türkiye Cumhuriyeti, ruh itibariyle dinamik ve totaliter bir rejimdir" [Y. K. Karaosmanoğlu]
Sayfa 205Kitabı okudu
Eğer Kemalist inkılabın bir ikinci adamı varsa, üçüncüsü hiç şüphesiz Peker'dir.
Sayfa 200Kitabı okudu
Savaş sonrasının emperyalist nitelikli ulusçuluklarına karşın, Kemalist ulusçuluk antiemperyalist bir ulusçuluk olarak gelişmiştir. Diğer burjuva ulusçu rejimlerinden farklı olarak, Kemalist ulusçuluk, her türlü toplumsal farklılaşmayı reddeden bir halkçılığı temel almaktaydı. Yeniyetme burjuvazi, devlet desteğinde, fakat onun gözetimindeydi. Paramiliter bir örgütlenmeye gitmeyişi, belki de buna ihtiyaç duymaması, diğer bir ayrım noktasıdır. İktidardaki partinin devlet tarafından kontrol edilmesi (devlet partisi modeli), Kemalist rejimi, parti devleti modeline dayanan rejimlerden, özellikle de Nazizmden farklı kılmıştır.
Sayfa 196Kitabı okudu
250 öğeden 161 ile 170 arasındakiler gösteriliyor.