İyi Bilimkurgu, İyi Edebiyattır sözüne karşılık diyeceğim şudur; DUNE, Bilimkurgunun “Edebiyatıdır.”
“Ya kahraman olarak ölürsün, ya da kötüye dönüşmeni izleyecek kadar uzun yaşarsın.”
Bu repliği “Batman” severler Nolan’ın yönettiği Kara Şövalye filminden hatırlayacaktır. Bu hayatta herkesin bir amacı vardır, en amaçsız insanın bile
Ayfer Tunç, edebi diline bayıldığım bir kalem oldu. 3 4 kitabını daha listeye bu vesile ile ekledim. Kendisi aynı zamanda senaristlik de yapmış ve editörlük tecrübesi de olan bir kalem. 2023 yılı itibari hayatta ve çağdaş Türk edebiyatının en iyi temsicilinden diyebiliriz. Yunus Nadi Öykü ödülü ve Yapıkredi yayınları yayın yönetmenliği gibi
Üç beş beylik laf edeceğim. Üniversitede bir felsefe hocam vardı. Derste benim bir fikrim var, dediğimiz vakit hep şunu söylerdi: "Kaç kitap, kaç makale, kaç tez, kaç bildiri okudunuz da fikriniz var? Fikir oluşumu için zihninizde ne birikiminiz var?" Okumayı hiç sevmeyen beni yola sokan olaylardan biri olmuştur, bu cümleler. Kitap da
BİZ BU ÇAĞIN FİYAKALI KAYBEDENLERİYİZ.
Bir okurun kütüphanesinde yıllar yılı bulundurupta okumadığı olağanüstü kitaplar vardır. Her seferinde başına gidip onları okşar ve yerine bırakır. Sonra o yıllara ihanet edip gidip başka kitaplara sarılır. Bu durumun yaşanma ihtimali 1 de 1.
Sevdiğiniz biriyle yanlış mezarlara gömülüp birbirinizi kaybetme
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
KAHRAMAN ORDUMUZA
👉1-Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
İstiklal Marşımız "korkma" diye başlar. Biliyorsun ki bu, Resûl-i Ekrem'in Sevr mağarasında Ebû Bekir'e söylediğidir. Bunlar tesadüf değil." (İsmet ÖZEL)
İstiklâl Marşı'nın ilk kelimesi KORKMAdır. Buradaki korku ne can
“Beyaz Geceler” Dostoyevski’nin, 1948 yılında, henüz 27 yaşında iken, bir gazetede yayınlanmak üzere tasarlayarak kaleme aldığı, saf, sade, sıcacık ve fazlasıyla melodramatik bir uzun öyküsüdür.
Öykünün konusu, Dostoyevski’nin hayalperest diye tanımladığı ve kendisine bir isim vermeyi dahi fazla bulduğu 26 yaşındaki sefil bir adam ile 17
Günümüzde de pek çok örneğine rastladığımız ''Erki ele geçirme arzusu'' kendinden olmayanı sapkınlıkla yaftalar. Dışlanmışlık hissi vererek karşıdakinin fikrini doğru ya da yanlış köreltmek ister. Taraftarlarından eyyam, veryansın, karalama kampanyaları sipariş edilir ve tarih boyunca hiç şaşmayan döngü de şudur ki: Taraftarlar, taraflardan önce
Cemal Süreya
Senin çelme taktığın yerden başlıyorum hayata. Varsın yara içinde kalsın dizlerim; yüreğim kadar acımaz nasıl olsa.
Şems-i Tebrizi
Düzenim bozulur,
Hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme.
“Ne olurdu insanlar beş katlı bir yapıda altıncı katın da olabileceğine inansalardı, ne olurdu sanki.”
“Beş Katlı Evin Altıncı Katı”, tiyatroda izlediğim en güzel oyundu. Aradan yıllar geçmesine rağmen birçok repliği ve şarkısı dün gibi hatırımdadır. Site sayesinde bir kitabı olduğunu öğrendim. İki farklı zamanda okudum kitabı. Şimdilik…
Üç
Yeşilçam filmlerini aratmayacak bir Dostoyevski öyküsü.
Çağımız aşklarını gölgede bırakacak denli hızlı yaşanan bir aşk hikayesi yazmış Dostoyevski. Tanışma, kaynaşma, aşık olma, ayrılma hepsi 4 gecede gelişen olaylar sonucu böyle bir öykü çıkmış meydana.
Buradan sonrası biraz SPOILER olabilir.
Yeşilçam filmlerini aratmaz dedim ya hani,
Herkesin belirli dönemleri olur. Gerçekten dibi gördüm dediği, umudu kestiği. İşte o anlarda gerçek olan her şeyi buluyoruz bence. Gerçek dost, gerçek sevgi kimse üzüntüden ölmüyor belki ama o eşikte hayatından çıkardığın insanlar senin yeniden doğuşun oluyor sanki.Bazı hislerin anlatılır yanı yoktur. İnsanın içinde yaşayarak ayağa kalkmayı
Besmele-Hamdele-Salvele..
Merhum Şeyh Galib Hazretlerini Rahmetle yâd edelim. Hamd ile salvele getirip evvala; Hazretin ruhuna bir Fatiha armağan edelim.
***
Ey şair! Şimdi çağın icbarına ses ver.. Komşun duvarında istinad olmuş gibi komşundur şu hayat. Hapsetsen kendini söyle ne çıkar? Bir bardak yetişir de sana ihtarını infaz eder; "daya