Vatanina Aşık bir adam... Ama bi o kadar inatçı ve kararlı. Ufukta ayrılık görülmesine rağmen vaz gecmeyen, hayal perest.
Eminim kağıda aktarılanlardan çok daha fazlası yaşandı. Ama aktarilan bile yeteri kadar üzücü, sinir bozucu ve can sıkıcı.
Neden! Değer miydi sevgili'den ayrı kalmaya, değer miydi onca hasretlige? Bu kadar inat ve gözü karalığa gerek var miydi?
Okurken çoğu yerde içten içe kızdım kitabin kahramanina. Ne inatçi adam dedim.
Ne saçma hayaller peşinde koşan biri dedim. hayat dolu hayallerinin içine bile eden, düşüncesiz, acımasız bencil dedim.
Evet dedim. Belki de en çok eşine, çocuklarina üzüldüm. Onca acıyı yaşamak zorunda kalışlarına. Onca çileye ve gurbete, hasrete goğüs germek zorunda oluşlarına...
Bilmiyorum! Ama cok kızdım. O dönemde siyasetin bu denli önemli gelmesini aklım almadı belki de. Sonu olmayan bir siyaset düşüncesinin bir insanin hatta bir ailenin hayatını mahvetmesini kabulenemedim herhalde. Hele de en başta vatanindan, yurdundan, ailesinden, dostlarından uzak kalmaya değecek kadar ne vaadedebilmis olabilir ki bu siyaset insana!
Yazık çok yazık...
Herkesin en azindan ismen tanidıği, bir döneme damgasini vurmus bir şahsiyetin hayat hikayesi... daha dogrusu hayatınin bir parçasının anlatildiği bir kitap...Neden ismen Yavuz ve Nilufer denmis? Orasını anlayamadim. Kendisi oyle yazdığı için mi? Yoksa o dönem yasaklı idi de onun korkusuna mi? Okuyanin bariz anladiği aşikar ama...