ŞEHVANİ NEFSİN HAKİMİYETİ ALTINDA OLAN KİMSENİN DURUMU Bu özelliğe sahip olan kimsenin utanması az, yalan söylemesi çok olur. Faziletli kimselerden kaçar, tenhalara, kuytulara meyleder. Toplu yerlerde bulun-mamaya dikkat eder. İlim adamlarından nefret eder, takva ve ibadet ehline buğzeder. Günahkarları sever, fuhuş ve hayasızlıktan hoşlanır. Günahı çokça anar. Günaha dair sözler dinlemekten lezzet alır. Sefihlerle oturup kalkmaktan zevk alır. Sürekli şaka eder, çok eğlenir ve bu hali onu birçok günaha kadar sürükler.. Çirkin hayasızlıklar işlemeye başlar. Yasakları çiğner. Nihayet lezzet düşkünlüğü onu en çirkin, en rezil yoldan mal kazanmaya sevkeder.. Derken onu başkalarının malını gasp etmeye, hırsızlık yapmaya, ihanete zorlar. Nihayet... Hakkı olmayan şeyi alır. Çünkü.. Zevk duygusunun ne mal ile ne de eşya ile tatmin olması mümkündür. İşte bu sebeble zevk düşkünü kimsenin, malı normal yollardan kazanması zorlaşınca, şehevi arzuları onu normal dışı yol ardan mal edinmeye teşvik eder. Bir kimseyi şehevi arzuları bu noktaya kadar sürüklemişse o, insanlar içinde durumu en kötü olanıdır. Şerli bir kimsedir. Böyle kimselerin pisliğinden korkulur. Onlardan kaçılır. Onlardan uzak kalındıkça huzur bulunur.
Akşam Hasan, İbni Tahir'i yanına çağırdı. "İmanın sağlam mı artık?" "Evet , Seyduna ." "İstediğim vakit cennet kapılarını açabileceğime inanıyor musun?" "Evet , Seyduna ." Odada yalnızdılar . Hasan, İbni Tahir'i tepeden tırnağa süzdü. Onu bahçelere gönderdiğinden bu yana ne tür değişiklikler olmiştu ? Biraz zayıflamış , yanakları solmuş , avurtları çökmüş . Gözleri kederle parıldıyor. Mekanizması korkutucu bir güvenirlilikle işliyordu. " Ebedi mutluluğu hak etmek ister misin ?" İbni Tahir titredi , Hasan'a yalvaran bakışlarla bakıyordu . "Ah... Seyduna !" Hasan başını eğdi . Bir anlığına içinde derin bir sızı hissetti. Öteden beri fedaileri işte bu sebeble yakından tanımak istememişti. " Cennet kapılarını sana boş yere açmadım . Güçlü bir imana sahip olmanı arzu ettim. Vazifelerini başarıyla yerine getirdiğinde seni bekleyen mükâfatları gör istedim. El -Gâzali 'nin kim olduğunu bilir misin ?" "Sufi'yi kastediyorsun değil mi , Seyduna ?" " Evet , Tehafütü'l Felasife adlı eserinde öğretimize en sert biçimde saldıran adam . Bir yıl kadar önce Başvezir onu Bağdat'taki bir medresenin müderrisliğine atadı. Vazifen gidip onun talebesi olmak.Ey ,Oğul ! Çok kalın değil . Sen zeki bir gençsin. Bir gecede okuyup özümsersin bunu. Yarın seni bekleyeceğim . Artık doğrudan benim emrimdesin .
Sayfa 369 - Koridor YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
''İkra Üzerine...''
İkra, arabçada Oku, Söyle, Anlat vs. gibi yan anlamları olan bir kelimedir. Alıp başını mağaraya giden Hz.Muhammed(sav) düşünüp durmakta ve bir türlü yol bulamamaktadır. İçinde yaşadığı toplumun hali kendisine sıkıntı vermektedir. Bütün haklılık güçten kaynaklanmakta ve bu sebeble de herkes gücü elde etmeye bakmaktadır. O'nun
Sayfa 12 - III.Cilt, 1999, Anlam YayınlarıKitabı okudu
Ne sebeble olursa olsun hatanızın üzerinde kara kara düşünmeyin.Temizlenmenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir.
O sana söz verirken Allah orada değil miydi, ona ne şüphe, ona ne şüphe, elbette oradaydı! Amacı her neyse, onu elde edebilmek için Allah'ı da aldattı yani o şahıs. Bu sebeble sen onu Allah'a havale et! En münasip zamanda, en isabetli silleyi Allah'tan başka kim vurabilir?
Ne sebeble olursa olsun hatanızın üzerine kara kara düşünmeyin. Temizlenmenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir.
Reklam
147 öğeden 121 ile 130 arasındakiler gösteriliyor.